Babamı, hiç bir zaman şefkatle karşılamamıştım. Bende yaratmış olduğu korku o kadar büyüktü ki, sevgi, saygı, samimiyet, hepsi birden yok olurdu. Sözü ağır, susması daha ağırdı. Çok az konuşurdu; ağzını açtığı zaman da, sözleri sayılı, iyice tartılmış olur, karşı bir söz söylemek için bir tutamak bulunamazdı. Kendisi daima haklıydı ve sanki onu yenilmez hâle sokan şey de buydu. Sık sık şöyle düşünürdüm. Ah, haklı olmasaydı, belki o zaman yüreğimi sıkar, onun söylediğinin tersini söylerdim. Ama o, hiç bir zaman böyle bir fırsatı vermez ve insan onun bu yönünü asla affedemezdi. Kalın gövdeli, sert yapraklı, acı; meyvesiz, çiçeksiz bir çınardı. Çevresindeki bütün kuvveti yer ve gölgesinde bütün başka ağaçlar cüceleşirdi. Ben de, aynı şekilde onun gölgesinde büzülüyor ve soluğunun altında yaşamak istemiyordum. Gençliğimde, içimde ümitsiz isyanlar patlak verirdi; tehlikeli serüvenlere atılmaya hazırdım. Ama babamı düşünürdüm ve yüreğim titrerdi. İşte bunun için de, eylem alanında büyük bir mücadeleci olacağım yerde, babamın korkusuyla yapmak istediğim şeyi yazmak zorunda kaldım... O, kanunu mürekkep hâline sokmuştu. (El Greco'ya Mektuplar, Nikos Kazancakis)
Geri128
282 öğeden 281 ile 282 arasındakiler gösteriliyor.