Ah! siz kadınlar, kızlar, şu anlaşılması olanaksız kadın kalbi! Siz kadınlar, varlıkların en utangacı olmadığınızda en yüreklisi olursunuz! Akıl yanınıza uğramaz bile.
Antonius bakar kendini yenemeyerek.
Senin rastladığın bütün kadınlar, köşe başlarında, kırmızı fenerlerinin altında şarkı söyleyeninden tut tahtırevanına uzanıp güller yolan eşraf karısına kadar; aralıklardan görür gibi olduğun bütün biçimler, sevişme isteğinin bütün aklına getirdikleri, hepsini iste benden! Bir tek kadın değil, bir dünyayım ben! Giysilerim bir düşmeyegörsün üstümden, ardı ardına ne sırlara erersin bende!
Antonius’un dişleri birbirine vurur.
Omzuma parmağını bir dokunsan, damarlarında bir ateş dolanır gibi olur. Bedenimin en ufak bir yerini elde etmekle bir ülkeyi fethetmenin sevincinden daha ateşlisini duyarsın! Uzat dudaklarını! Yüreğinde eriyecek bir meyve tadı vardır öpüşlerimin! Ah! Nasıl yitirirsin kendini saçlarımın arasında, göğsümü koklar, her yanıma ayrı bir şaşkınlıkla bakarsın nasıl, yakar seni gözbebeklerim kollarımın arasında, su çevrimlerine kapılmış gibi…
Antonius haç çıkarır.
BEYAZ LÂLE
Hudutta bozulan ordu iki günden beri Serez’den geçiyordu. Hava serin ve güzeldi. Ilık bir sonbahar güneşi, boş, çimensiz tarlaları, üzerinde henüz taze ve korkak izler duran geniş yolları parlatıyordu. Bu gelenler, gidenlere hiç benzemiyorlardı. Bunlar adeta ürkütülmüş bir hayvan sürüsüydü. Hepsinin tıraşları uzamış, yüzleri pis ve
Birinci Ağıt
Kim duyar, ses etsem, beni melekler katından? Onlardan biri beni ansızın bassa bile bağrına, yiterim onun daha güçlü varlığında ben. Güzellik güç dayandığımız Ürkü'nün başlangıcından özge nedir ki; ona bizim böylesine tapınmamız, sessizce hor görüp bizi yok etmediğinden. Her melek ürkünçtür. Kendimi tutar bu yüzden, yutkunurum.
SUR KENTİ HİKAYELERİ
"Benim niyetim, Sur kentinde yaşanmış birbirinden bağımsız hikayeler yazmaktı.. Yazmaya başladım da. Ancak sıra Hikayeci Tahir'in hikasine geldiğimde iki kahraman çıkageldi. Tancalı Seyyah ve Dilber Makbule" diyerek anlatmaya başlıyor yazar...
Bu iki kahraman belli şartlar ileri sürerek yazarın hikayelerde
Kadınlar! Ah şu kadınlar! Kim anlayabilir ki onları! Gülümsemeleri bakışlarıyla çelişir, sözleri büyük umutlar verir, çeker seni, ama seslerinin tınısı iter...
Zehra "
Yazarın, yazdığı ve ilk defa 1894'te Servet-i Fünûn'da tefrika olarak yayımlanmış romandır.
Tanzimat Edebiyatının ikinci dönem ürünü olan Zehra, karakterlerinin çok yönlü işlenişi açısından kendinden öncekilerden ayrılan bir romandır. Bu
DORİAN GRAY’İN PORTRESİ •° OSCAR WİLDE °•
Bir Dilek tutun gerçek olsun! Hiç düşünmeden, hiç gerçekleşip sizi tam içine çekmesini aklınıza getirmeden ... Masum mu? Bilmeden! Ah Dorian Gray ne dilediğine hiç dikkat ettin mi? Dikkat edin bu kitap ruhunuzun karanlığını size hatırlatabilir. Evet herkesin içerisinde bir iyi ve bir kötü mutlaka