Yazarımız zaten en büyük spoileri veriyor kitabın başında. Bu da gösteriyor ki sonuç değil süreç önemli. Satrançta sonuçtan ziyade süreç zevk verir insana.
Ah zavallı İvan İlyiç, bahtsız İvan İlyiç... Aslında insanoğlu sevgi ile beslenir farkında olmasak bile parayla satın alınamayacak bir gücü var sevginin. Bu sevgi öyle bişey ki yanlış kullanımda zengini mutlu etmez, doğru kullanımda fakirin dünyası zenginin dünyasından daha iyi olur, gel de parayla yer değiştir. Neyse...
Aslında ivan ilyiç senin, benim, onun gibi biri sıradan işte, işini doğru yapan, gerektiği gibi yaşayan sıradan bir memur... Arkadaşlarının makam-mevki sevgisi, para hırsı ana karakterimizin etrafında iyice harmanlanmış bir şekilde veriyor bize yazarımız.
Ama bir gerçek şu ki her ne kadar hırs ile bu dünyaya sarılırsak enin de sonunda bizde ölecez ivan İlyiç gibi. Ama gerçek şu ki ivan çok korkuyor ölümden, yok olmaktan...
Bir yerde şunu diyor "Ölüm, karanlık. Yok, yok.
Her şey ölümden daha iyidir"
Aslında ölüm güzel birşeydir çünkü sevdiklerimizin %99 u oradayken %1 i bu dünyada. Peki böyle dedim diye ölelim mi hayır tabiki de çünkü bu dünya bizim bir tarlamız, mahsuller yanmadan ziyan olmadan teslim etmeliyiz bu dünyayı...
Kitabın başka dikkatimi çeken bir noktasıysa şu oldu. Ailesi sevgi göstermedi ya İvan İlyiç'e içim çok acıdı, orda belki de sevgilerini esirgemeyip gösterselerdi İvan ölmeyebilirdi, en azından acılar ve feryatlar içinde ölmeyecekti. Sonlara doğru yaklaşırken ölme ivan dedim belki de karakterle çok bağdaştırdım kendimi ama ivan sevgisizlik ten öldü.
SEVGİ İYİLEŞTİR diyorum ve incelemeyi kapatıyorum. Herkese iyi okumalar