Binbir ocak yaktık yollarda
Binbir yatak serdik ovalara binbir çadır kurduk
binbir çocuk binbir hayvan
binbir açlık binbir ev hatırası
Ah evimizin sokak başında görünüşü
Daha kapıdan girerken ısınan sırtımız
Ve görüyorum ki yeni idraklerim yeni perdelerdir. Vardıkça hedefin uzaklığı büyüyor. - Şimdi geç kaldığımın telaşıyla ruhen çırpınıyorum. Her secdenin ele geçmez bir fırsat olduğunu anlıyor ve "secdede olmadan secdede olmak" larımı ah-vahile anıyorum. Utanç içerisindeyim.
Ah şimdi hatırlıyorum.
Güneşin doğuşunu, iki katlı ahşap evin üst katındaki tahta saçaklı ve korkuluklu balkonundan ağaçlıklara ve dağlara uzanan manzarasından güneşin doğuşunu. Doğmaya azmediyor doğuyor sonra doğduğunu unutarak batıyor sonra yeni başlıyormuş gibi yeniden azmediyor ve yine doğuyor. İnsanlığa ibadeti talim ediyor.
Hep şunu öğütleriz: İçinize dönün.
Çabucak, daha ilk adımlarda kaybolacağınız, tanımadığınız yerde ne işiniz var? O halde içinize dönmeyin.
...
Şöyle söyleyeyim: Hareketlerinize dönün. Onları gözleyin. Güzelleştirin ve göreceksiniz onlara içinizden biçeceğiniz değerler, dengeler sizin içinizle dışınızla birlikte güzelleştirecektir.
Ah diyorum güzelliğin güzelliği.
Şimdi açalım: Ne demek harekete dönmek?
Şu demek ki hareketin nesnesine çevirin bakışınızı. Hareketin kaslarına ve fiziğine.
Bunları güzelleştirmek demenin anlamı, içerdekilerle özdeşleşmeyen güzel bir dış değildir. Bu da yalan olur. Hemen yakalanır.
Döndürerek söyleyeyim bir de: Bile bile yapmadığınız şeylerin içinizdeki güzel karşılıkları neye yarar?
Sen beni öpersen belki de ben Fransız olurum
Şehre inerim bir sinema yağmura çalar
Otomobil icad olunur Zarifoğlu ölür
Dünyadaki tüm zenciler kırk yaşından büyüktür.
- Senegalliler dahil değil.
Yanıyor çölde çocuk, ah ecel
Koş anne
Yedi kez / Sayfadan Merveye
Ve bak çabuk çabuk ufuklara
Ne insan var ne cin ne de bir çizi
Korkma korkma korkma
Gel