Sana ah ediyorum, şuan duymasan da kalbin çoktan aldı ahımı. Yanına kalmayacak biliyorum çünkü ben o aha bütün hayatımı sığdırdım.
Reklam
Gerçek hayatta bana dokunması milyon kat daha iyiydi. Jake öpüşmeyi kesti. “Sana dokunmak istiyorum.” Nazikçe gömleğimin düğmelerinden birini açtı ve tereddüt edince benden izin ister gibi oldu. Evet der gibi başımı salladım ve bakışlarımı suratındaki o yoğun ifadeye diktim . Tüm o dikkati benim için sarf ediyor, tüm o ihtiyacı benim için
Sayfa 108
"Kahretsin, Ivy," diye mırıldandı. Başını başıma dayayarak, "Kollarını boynuma dola," dedi. Dediği gibi yaptığımda kendini yine içime gömdü; hissettiğim şey saf, ham ve enerji dolu bir zevkti. Daha önce hissettiğim duyguların ötesinde bir deneyim yaşayarak dudaklarıma yapıştı; onun da aynı şeyleri hissetti­ ğini umuyordum. Heyecandan adeta kalbim durdu, nefesim tıkandı; bu his beni tamamen etkisi altına almıştı. Bana ve kendine ait olan her şeyle bana sahip oluyordu. Vücudu aynı benimki gibi esnekti. Birlikte duşun altında biraz evvel yaşadığımız ve hâlâ da defalarca yaşamak istediğim o duygudan çıkıp kendimize gelmeye çalışıyorduk. Sendelem em ek için ona tutununca o da başını boynuma dayadı, sonra da çenemi tutup başımı kaldırdı. "D aha önce hiç böyle bir şey hissetmedim," dedi dudaklarını hafifçe havaya kaldırıp; kısık gözlerindeki bakışlardan beni ne kadar sevdiğini görebiliyordum. "Ben de," dedim kirli sakalının tenimi ısırmasından zevk alarak. Sırıtarak parm aklarını saçlarıma dolayıp ahenkle beni dudaklarım dan öptü. Parmaklarımı köprücükkemiğinin üzerinde gezdirip su üzerimize bir şelale gibi akarken kollarımı etrafına doladım. "Seni çok seviyorum." Tatminkâr bir şekilde bir iç çekip dudaklarıma kar­ şı, "Ben seni hep sevdim," diye fısıldadı; sözleri içimde Mutlulukla yankılanıyordu, çünkü beni hep sevdiğini biliyordum .
Sayfa 345
Köylü ile asker yol boyunca dertleştiler. Köylü, çocukluğundan beri gün yüzü görmediğini anlatıyordu. "Doğdum harp, aha öleceğim gene harp! Bu toprakların çilesi bitmez yavrum," dedi. "93 harbinde köye zabit geldi. Köyün erkeklerini topladı, hepimizi askere alıverdiler. Gün geldi asker olduk, gün geldi askerden döndük. Bu ömür böyle geçip gitti işte..." Asker onu hiç ses etmeden dinliyordu. "Ben cepheye giderken iki çocuğum vardı. Biri beşikteydi daha. Hepsini ardımda bırakıp Balkan yollarına düştüm. Anlayacağın köyümden bir defa çıktım, o da devlet istedi diye. Orada da Ruslarla savaştık, çok kıtlık gördük yine de ölmedik evelallah!" diyerek başını kaldırdı, yuvalarına gömülmüş gözlerini iyice kıstı ve önünde uzayan boz toprağa baktı. "Vatan vatan ama doğdum istiyor, aha öleceğim gene istiyor. Karacaoğlan'ın dediği gibi hal-i pûr melalimiz. 'Üryan geldim gene üryan giderim Ölmemeye elde fermanım mı var Azrail gelmiş de can talep eyler Benim can vermeye dermanım mı var?' 29
Sayfa 29 - Doğan KitapKitabı okudu
Sen benden kaçsan da ben seni bırahmam. Aha şu iki gözüm önüme ahsın bir gün bile aklımdan çıhmıyon.
Sayfa 32 - VaveylaKitabı okudu
Reklam
Bana Kitap Sevgisini Aşılayan Canım Hocamın Kitap Sevgisi
Rabbim benim neye muhtaç olduğumu biliyor. Muhammed Mustafa'yı (Sallallahu Aleyhi ve sellem) bir insan eğitmedi Cenabı Hak ona hocalık yaptı. Resulu Ekrem (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) bir numaralı peygamber oldu. Eh yani Rabbim neye kadir değil ki. Bana da bir sebep ile Mevlâ bu ilmi öğretir itikadı ile aha düştüm böyle yollara. İki aydan beri her gün kitapçıdayım Sultanahmet'de Arapça kitaplar geldi yedi yüz koli kitap geçti elimden. Gücümün yettiği yere kadar aldım. Dünya kadar kitap ne yapıcam yapıcam ben bu kitapları alıcam yani çare yok. Bir insan nasıl ki af edersin evlenirken ee beğendiği ve sevdiği bir insan için yapacağı masraf hiç gözüne gelmez ahırdaki ineğini dahi satar evleneceği kız için çeyiz hazırlar evini hazırlar bilmem neyi hazırlar vs. falan filan eee. Kitap afedersin bir kızdan aşağı mı gitti peki, bir evden aşağı mı gitti peki bi tuğla kadar bi kiremit kadar bi tahta kadar değeri yok mu? Dünya işine geldi mi orayı sat burayı sat bilmem ne sat vs. mesele Allah meselesi mesele Muhammed Mustafa (Sallallahü Aleyhi ve sellem) meselesi işin içinde bunlar olmasa bir insanın bu kadar masrafa girmesi deliliktir ama sevme sevdin mi dondurma gibi eriyeceksin tamam mı hiç ağlamaya ve şikayet etmeye hakkın yok. Ama aşkın da sana verdiği huzuru hiçbir şeyde bulamayacaksın bunu da böyle bilesin. Yani şu kitaba ve ilme rağbetimizin başka bir manası yoktur, yoktur, yoktur.
"Bana kalırsa, sen su içtiğin kuyuya tükürüyorsun," diyerek kalktı Fyodor. "İşimiz sende tiksinti uyandırıyor, ama gelirinden yararlanıyorsun." Laptev, öfkeyle kardeşine baktı, gülümseyerek: "Aha, baklayı ağzımızdan çıkardık!" dedi. "Evet, senin ünlü ailene mensup olmasaydım, minnacık da olsa iradem ve cesaretim olsaydı bu geliri çoktan fırlatıp atar, kendi ekmeğimi kazanmak için çekip giderdim. Ancak, siz benim kişiliğimi o ambarınızda çocukluktan itibaren ezip yok ettiniz. Ben sizden biriyim!"
Sayfa 127Kitabı okudu
- Cemal Paşa'nın ordusundaydım ben. Daha önce ordu bi bozulmuş Mısır'da, ben gitmezden evvel. Sonra ben varınca 1332 yazında bi daha saldırıvedik İngilizlere. Alaman bi kumandan varıdı başımızda. Mahvetti bizi deyyusun oğlu. El Ariş'te topladılar bizi, kampa götürdüler. İngiliz'in fişeği dirseğimi dağıtmış, duman etmiş. O halımlan günlerce yürüttüle. Yaram hep kurtlandı. Nice sonra küflenmiş peynir gibi kokmaya başladı da, kesip godular aha burdan aşağısını. Çok çektik orada da, çok. Gözüme bulut indi orada, hep yandı gözlerimiz. Sonra getirip atıvediler buraya. Te şordaki kabristanda bekçilik ediverin şimdi.
Sayfa 160 - KronikKitabı okudu
Aha da ben
Evin işlerini düzgünce idare eder, tek kapik ziyan etmez, tüm alışverişleri bizzat kendisi yapardı.
Reklam
Aha aha hayallerdeki koca :))
“Söylenmez ama, kitaplarımı yanımda isterim ben, evet. Kocam da öylesinden hoşlanır, garip ama aynı biçimde düşünüyoruz işte."
Sayfa 392Kitabı okudu
Aha aynı ben sjsjsb
Kız da aynı fikirdeydi. "O zaman borcu çalışarak ödeyeyim? Ne isterseniz yaparım- yemek yaparım, temizlik yaparım, bahçıvanlık yaparım. Size borcumu ödeyene kadar." "Tomurcuğum, sen kendi odanı bile zar zor temizliyorsun," dedi babası, onu ispiyonlayarak. Kız boynunu büktü. "Deneyebilirim?"
neşet ertaş babasının yapılan heykeline dair anısını anlatıyor;
Biliyorsunuz Efendim, Kırşehir'e babamın heykelini yaptılar (1984'te ölmüştür Muhar­rem Ertaş, heykel hemen sonrasında yapılmıştır ve kucağında saz vardır), aha ben buradan bir daha teşekkür ediyorum kendilerine. Bizim Kırşehirli heykelin karşısına geçmiş, bakmış, bakmış, ‘kurban olduğum, vatanı düşmandan kurtardın, bize evimizi ba­ğımızı bahçemizi geri verdin, bunları biliyordum da saz çaldığını bilmiyordum' demiş.
Bazı alıntılar kiremit gibi oturur içimize!
İnşaatın bittiği gün içeriye okuldan sıra taşıdıklarını gördüm. Koskoca Paşa ne yapacaktı okul sırasını? Mektebe yeniden başlayacak hâli yoktu ya! Ustalardan birinin kolunu tuttum. 'Hani' dedim, ' Kemal Paşa gelecekti, siz burayı okul diye mi yaptınız? Kandırıverdiniz mi siz beni? Bıktık okuldan, burası da mı okul olacak?' Güldü adam. 'Yok aslanım, kandırmadık. Bu sıralar Paşa'yla arkadaşları otursun diyeymiş. Valla ben de anlamadım ama başka eşya alacak para yok herhal. Okullarda sıra toplayın dediler. Çatıyı kapattık ya dün, kiremitleri de milletin evinin çatısından söküp getirmişler. Aha şimdi de gaz lambası toplamaya gidiyoruz, hayrolsun sonumuz,' dedi usta. Bizim evin çatısında sağlam kiremit olsa ben de getiriverirdim ama yoktu ki.
263 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.