Akış
Ara
Keşfet
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Alışveriş
Keşfet
Kitaplar
Yazarlar
Okurlar
Kitap Türleri
Dergiler
Çevirmenler
İncelemeler
Alıntılar
İletiler
1000Kitap Android UygulamasıÜCRETSİZ – Google Play'den indirin
1000Kitap iOS UygulamasıÜCRETSİZ – App Store'dan alın
ŞartlarGizlilikTopluluk KurallarıHakkımızdaReklam VerinİletişimKütüphanecilerDizinlerÇerez Politikası
©2024 · 1000Kitap Web Uygulaması · 2.38.15
Ah Brandon Sanderson. Fırtınalar aşkına dostum! Bilen bilir bu adamın nasıl manyak,fantastik,harikulade bir zekaya sahip olduğunu. Ve şimdi bahsedeceğim seri(Fırtınaısığı Arşivi) bana kalırsa bu adamın ustalık eseridir. Nereden başlasam bilemiyorum hayranlığımı anlatmaya. O nasıl bir hayal gücü, nasıl bir deha! Karakterlerin harika
9 veriyorum çünkü ... söyleyemiyorum okuyanlar anlar, okuyacak olanlarda daha sonra beni anlar. Ah Nemecsek ahh... Nasıl da dağıttın gittin. Aslında yaşadığımız kocaman kocaman karmaşık, adaletsiz hayatların sadece iki sokak iki -apartmanlardan zor soluk alan- arsa arasında ne güzel anlatmış Ferenc Molnar. Evet okurken biraz sıkıldım sıkılmadım değil ama savaş başlayana kadar daha sonra baktım ki elim her fırsatta kitaba gidiyor: otobüs, kütüphane, okul... Fazla kitabın içeriğine girmeyeceğim çünkü istemeden spoiler vermek istemiyorum. ben bu kitabı kardeşimin kitaplığından geri vermemek üzere aldım (çaldım diyemedi :D) ve hep gördüğüm ama çocukken de okuyamadığım bir kitaptı. Bir çırpıda okumaya çalıştım.
Masallarımıza baktığımız ya da çocuk hikayelerine 7-14 yaş aralığında olamasına rağmen masallarda kafa kesen padişahlar, prensesi zindana kapatan üvey anneler, yalan söyleyen tahta bebekler ve daha bir sürü olaylar varken bugüne kadar okuduğum kendi çocukluğumdaki kitaplarla beraber yaş aralığına gerçekten uygun en masum kitaptı ... 18'ine gelmeden okunması gereken bir kitapmış... Neyse geç oldu da güç olmadı :)) Kardeşlerinize, çocuklarınıza, kuzenlerinize okuyun okutun efendim. İyi okumalar :)))
Birisi örnek öğrenci, diğeri baş belası. Birbirlerinin Rİ'si mi olur?
İtiraf etmeliyim derecelendirme yaparken çok kararsız kaldım.
Küçük, sevimli Londra gezisi ile birlikte bir kızın Rİ'sini kafasına takmasını anlatan hoş bir hikayeden bir yerden sonra ahh bu Jason'ın kızı aşağılamalarından gına geldi direk kafasını koparıp rahatlasam durumuna geçtim. Ah tabi Julia'nın da Mark takıntısının sinirimi bozmasını da es geçmemek lazım..
Heralde kitap ile ilgili en çok sevdiğim şey olayların tamamen Londra'da geçmesi. Ve yazar haklı.. Bence de asıl Londra aşk şehri :) Paris'te neymiş ;)
Kitapla ilgili yaşadığım bir diğer sıkıntı ise kitabın üçte birlik kısmına geldiğinizde durumu çakmanız.. Yani sonlara doğru gideydi gizemi daha iyi olurdu.
Yazarın malum ilk kitabıymış o nedenle bu seferlik hoş görüyorum :D
Ama yani okumasanızda bir şey kaybetmezsiniz :)
Ah Sarh Jio ahhh...
Yine aynı şeyleri söyleyeceğim sanırım:(
İlk olarak yazarın bu kitabını diğer kitaplarından ayıran şeyi söylemek istiyorum. Kitabın en başında yazar, beni elimden tutup içine daldırdı kitabın.Gerçekten ilk sayfalarından itibaren kitabın içindeydim. Diğer kitaplarında bu kadar erken dahil olamamıştım. En muhteşem kitabıydı! Tüm kalbimle söylüyorum en iyisiydi..
Konusu sıradan gibi gözükse de yine bir çok mesaj vermeye çalışmış. Aile, arkadaşlık, dostluk ve tabiki de aşk..
Aşk öyle bir aşk ki..Ama işte hangi aşk..
Kitapta bana göre aşkı aşk yapan fedakârlıklar. Hayatımızı ortaya koyduklarımızdan hani..
Ama anlamıştım biraz kapağındaki sözden. “Gerçek aşka ve mutlu sonlara inanmıştık.” Ordaki -tık eki çok şey anlatıyormuş.. Zaten hiç sevmemiştim.. (Kitabın sonunda ağlamaktan helâk oldum da birazcıcık..)
Okumanızı şiddetle tavsiye ediyorum. Şimdiden keyifli okumalar.. :)
Ah Gogol..
Ah Ölü Canlar..
Ah Ahlarımın Ahı..
Bu kitabın bende yeri öyle ayrıdır ki hayatımın sonuna kadar unutmayacağım kadar değerlidir. Ölü Canım'ın bir göstergesidir bu kitap. Ruhumun ilacı, tek dayanağımdır. Hayatımın bir dönemine damgasını vurmuş kalanında da izini görebileceğim bir kitap.. Sizlerden belki bazılarınız, Merak ediyorsunuzdur,
Selanikli müslüman Şehsuvar Sami'nin mektuplarından oluşuyor bu kitap. Her bölümde büyük aşkı olan Ester'e yazdığı mektuplardan bir tanesini okuyor, hikayeye hakim oldukça kitabın bitmemesi için çaba harcıyorsunuz. Asıl konuyu ise Şehsuvar'ın büyük aşkı Ester ile vatanı arasında kalışı ve yaptığı seçimlerin sonucunda kendini sorgulayışı oluşturuyor. Her mektupta farklı olaylara, farklı mekanlara gidip sonunda yazmayı çok seven ve içini kağıtlara döken Şehsuvar'ın bulunduğu otel odasına geliyorsunuz. Seçimler, doğru veya yanlış hayatımızı büyük ölçüde etkiliyor. Birde duruma Şehsuvar Sami'nin gözünden bakmak lazım. Ahh, Şehsuvar ah.
