Seri kitapları okumaktan uzun yıllardır kaçınıyorum, çünkü beğenmesem de kitapları yarım bırakmama gibi bir alışkanlığım var. O yüzden hiç riske girip başlamıyordum. Ta ki Dördüncü Kanat’ı görene kadar. Kapağında "Son on yılda okuduğum en sürükleyici fantastik kitap!" diye yazıyor olması ben de merak uyandırdı ve bir şans vermek istedim.
Çok uzun zamandır bir kitabı bu kadar heyecanla okuduğumu hatırlamıyorum. Bitmesin diye özellikle yavaş yavaş okumaya çalıştım, o kadar güzeldi ki…
İşten geldiğim zaman akşamları zihin yorgunluğumu atmak için kendisine sarıldım. Lise yıllarında Hush Hush serisini okuduğum zamanlara gittim. Okuldan gelir gelmez onu da büyük bir heyecanla okurdum, bana aynı hissi verdi.
Kitapta benim en sevdiğin unsurlardan biri tahmin edilemiyor olmasıydı. Sayfaları acaba şimdi ne olacak diye merakla çevirdim. Özellikle ejderhaların binicilerini seçtikleri bölümler aşırı heyecanlıydı. Violet’in ve Tairn’in atışmalarına çok güldüm. Ahh canım Andarnam, seni de inanılmaz sevdim. Xaden’e gelince kitaplarda nefretten aşka dönüşen ilişkileri okumak beni çok eğlendiriyor. Violet ve arasındaki çekimi yazar gerçekten güzel yansıtmış. Xaden’in diyaloglarını ve sürekli ejderhasıyla bölüm sonlarında bir yerden çıkıp gelmesini gözlerimden kalpler çıkarak okudum.
Umarım serinin diğer dört kitabı da ilk kitabı kadar güzel bir kurguya sahip olur. Mayıs ayında çıkacak ikinci kitabı sabırsızlıkla bekliyorum.
Dördüncü KanatRebecca Yarros · Olimpos Yayınları · 20232,097 okunma
Biz böyle olacak adam değildik Ahmet abi
Bu değildi hayattan beklediğimiz
Ne hayallerimiz vardı seninle
Gel gör ki beş para etmedi ümitlerimiz
Yıldırımlar düştü güvendiğimiz dağlara
Hep boş çıktı sarıldığımız eller
Hep taş çıktı inandığımız kalpler
Kaç kez sırtından vuruldu hayallerimiz
Kaç kez yıkılıp kaldık köşe başlarında
Kaç kez delik deşik
Sevgili @humeyraao 'nın öyle bir kalemi var ki, okuyanlar bilir, ne kadar çok aynı cümleleri okursanız okuyun yine aynı duyguyla aynı şekilde okuyabilmeniz ve bundan keyif almanızdır..
Her okuduğum da aynı duygularla savaşıyorum. Beni kendisine bağlayan büyülü kelimeleri her zaman cebinde saklı yazarın.
Bugün de Lahza serisinin ikinci kitabı
Biz kadınlar kendi kendimizin düşmanı değil miyiz?
Bir çok zaman kolay kendi hayatımızı kendimiz baltalıyor, fakat bunu çok geç olana kadar fark edemiyoruz.
Bunu fark edip bir ayaklanabilsek, tüm dünyayı ayaklarımızın altına alabilir miyiz?
Ben tüm dünyayı topuklarımın altına alabilir miydim? Yoksa dünya denilen o aynadaki yansımamı göremeden,
Ah bu kitap ahh
Yıl biterkene hem yüreğimi paramparça etti hemde gözlerimden kalpler çıkarttı. Hatta sonlara doğru"hayır bunu bize yapamazsın" yakarışıyla panik bile oldum
Kitap İrlandanın bağımsızlık mücadelesiyle ve #outlander ın etkisiyle harmanlanılmış.Hüzünlü ama bir o kadar da çarpıcıydı, beni gerçekten çok çok etkiledi.Hele o sonu yok mu, hiçbir bir kelimeyi gözden kaçırmamak için tekrar tekrar okudum. Tüm karakterleri çok sevdim ama Thomas Smith e hayran kaldım
Amy Harmon ın tüm kitaplarının (ki hepsini tabiki de okudum.Bu son kalan kurşunumdu ama oda bitti) akıcılığına, naifliğine, yürekleri titretirken sıcacık yapabilmesine hayranım
#seviyorummerkez
Mehmet Erkan Merhaba sevgili kitap kurtları bugün sizlere yaralarınızı kanatacak, okurken sizi derinden etkileyecek bir kitapla geldim
Daha önce #Ölümsezen kitabı ile yazarın kalemiyle tanışmıştım. Şimdi ise kaleminden okuduğum ikinci kitapla sizlerleyim.
Faruk bir şirkette çalışır ve konuşma yapan Celal'de hüzün görür. İş çıkışı onun peşine düşer ve farklı kıyafetlere büründüğünü görür. Celal'i takiplerinin ardından onun hikayesini, gittiği pansiyonu öğrenir. Sonraları Celal ile arkadaş olur ve artık kendi hikayesini anlatma zamanı gelmiştir Kırık Kalpler Pansiyonuna...
Celal, Faruk, Mürsel... Hepsinin farklı hikayesi, farklı acısı var. Ahhh gündeme öyle güzel değinmiş ki yazarımız. Çocuk tacizlerinden, her gün haberlerde duyduğumuz olaylara kadar. İnsanda nasıl bir travma yapıyor onu göstermiş. En çok Faruk ve Mürsel'in hikayesine üzüldüm, ciğerimi dağladı resmen. Ahh çocukluk.
Çocuk çocuktur, onu cinsel obje olarak göremezsiniz cinsiyeti ne olursa olsun! Sonra kimseye hiçbir şey anlatamayan, şefkate muhtaç ama bunu hissettirmeyen insanlar bırakıyorsunuz arkanızda. Biraz edep, biraz hâyâ.
Bu sefer sonu işaretleri bırakmadan bitiriyorum yorumu. Biliyorum ki bu tarz içerikler dikkatinizi çekiyor ve okuyorsunuz. Okumalısınız da, bazı şeylerin farkına varmak/vardırmak için okumalı/okutmalısınız. Tavsiye ediyorum, mutlaka okuyunuz.
Yazarımızın kalemine sağlık
Birgün daha eksilirken ömür hanemden nerede son bulacağı belli olmayan hayatımızın, en nâdide anları.Bir Ramazan vaktine daha ulaştırıldık hamdolsun...
Ahh cânlar.. ! İnsan , fazlasıyla duygusal, fazlasıyla yüzeysel ve alelacele yaşanmayacak bir hayatın var olduğunun farkında mı ? Farkında mıyız yaşamın, geleceğin,her anın kudsiyyetinin…? Hele ki