Bir şey içime oturmuş kalmıştı. Yok olmak. Toz olmak istiyordum. Varlığım orada olmamalıydı. Gelip beni alsalardı. Uzaydan ya da bir yerlerden gelselerdi. Sessiz sedasız kaybolsaydım. Yerime Kız Kulesi'ni bıraksalardı.
Ahh Müzeyyen ahh... Bu kitap bir çırpıda okunacak kadar kısa ama çok yoğun cümleler de yok değil. Karakterimiz çok fazla kendiyle konuşuyor hatta eşyalarla bile! Bu olay kitaba ayrı bir güzellik katmış. Nedense kitap bende konunun fazla dağınık olduğu hissiyatı uyandırdı. Ama onun dışında kitap çok hoş ve okunmaya değer :)
‘’ Ve o gün... o gün ben marketteyken... hazır çorbalara hayranlıkla bakarken... Hayriye hanım aradı. Ağlıyordu. “Baban,” dedi, “baban ölüyor.” (sayfa 40-41)
Hangimiz isteriz ki çalan telefonumuzda bu şekilde bir konuşma yapmayı? Babamızın ölecek durumda olduğunun haberini babanız ile hiçbir kan bağı olmayan birisinin vermesini ? Kız