Ve bir çocuk öldüğü zaman, çadır kapısının önünde bir yığın para toplanıyor, ömründe bir şey görmedi, bari törenle gömülsün diye. İhtiyarlar basbayağı bir çukura gömülebilir, ama çocuklar gömülemez.
Orada birileri aşk gibi ölümün altında
Onlar eriyip tükenirken
birini sevmem ne işe yarayacak ?
Anlamıyor musun ,
kalbim kalmadı
Ahhh güzel çocuklar..., beddualı çocuklar
Bir bayram sabahı seyrediyorum
Mescid-i Aksayı
Pencere ardında sevinçten gözlerimden süzülen yaşlar ile
Kudüs sokaklarında sevinçle koşturan çocuklar arasında benim de çocuk kalbim
Ve güvercinlerin arasına dalınca biz
Hep beraber mavi gökyüzüne kanat çırpmaktalar
Minik yürekler de onların kanatlarına takılı halde
Yine bir bayram sabahı seyrediyorum
Mescid-i Aksayı
Pencere ardında , gözlerimin alabildiği en derin bakışla
Kubbetus Sahraya yansıyan güneş , yüzümü okşamakta
Aksa ahhh Aksam
Evladına hasret kalan anne misali
Bağrına basıyor, ona hasret gönülleri
Ve bu bayram sabahı seyrediyorum
Mescid-i Aksayı
Kurduğum en umutlu hayalimde
Belki de yazdığım en hüzünlü kelimelerde
Ey hüzüne boyanan Aksamm
Sen özgürlüğe hasret , ben ise o muştulu deme
Bugün Rabbimin lütfettiği bu bayram hasretinin muştusu olsun ..
İlk kitapta bizi iliklerimize kadar soğutan atmosferi yaşarken ikindi kitabımızda da yağmur çamur demeden yolumuza devam ettik. Serinin ikinci kitabını da aşırı sevdiğimi söylemem gerekiyor olaya dahil olan ikinci karakterler ile eski karakterlerin harmanlanlaşması bizi keyifli bir yolculuğa çıkarıyor. Yazarımız ilk kitapta olduğu gibi bu kitaplarda bize bir çok açık kapı bırakıyor sanırım son kitapta son vurgunu yapacak. Ayrıca ilk kitapta bol bol gördüğümüz sus barbatus bu kitapta biraz geri planda kalmış gibiydi.
•
İlk kitapta olduğu gibi konu bir kişi üzerinden eli alınmayıp bir yöredeki halkın yaşadıklarını 12 Eylül sonrası yaşananları asker ile devrimci çocuklar arasında geçen koşuşturma esnasında yerel halkın davranışlarını okuyoruz. Ahhh ahhh bir yanda dağlarda tuttukları davayı savunmaya devam eden gençler bir yandan emir kulu olduğu için onu yakalamaya çalışan askerler eh halk desen günün yaşantıları ile birlikte ayakta kalma çabası. Seriyi uzun uzun anlatmak istemiyorum çünkü her bir karakter kendine özgü birini anlatsam diğeri eksik kalırmış gibi geliyor her bir karekter kendine has ve size o yaşanılan duyguyu aktara biliyor demek o ki seriyi kesinlikle okumanızı öneriyorum. Son kitapta beni nelerin beklediğini de ayrıca merak ediyorum
Sus Barbatus! 2Faruk Duman · Yapı Kredi Yayınları · 2020348 okunma
Umay Umay gençliğini, sağlığını, hayallerini ve güzelliğini devrime adayan insanları anlatıyor. Tabii bir mahkum olan sevdiği esas adam üzerinden.
Umay Umay'ın sisteme kanalize olmayan; hayata karşı duruşunu bilsem de bu kitabın kapağını açarken, entellektüel bir kadının naif duygularını okuyacağımı zannediyordum... yanılmışım.
Bu kitabın her sayfası yaşama, benzerliklere, kravatlı azizlere ve kurulu düzene sağlam bir cevapmış.
Bu incecik kitabı okumaya doyamadım ve nerdeyse her sayfasından bir alıntı paylaştım.
Kitabın her sayfasında yeni bir yaşam başlayabilir. Ve her cümlesine insan yeniden aşık olabilir.
Bütün güzel çocukların bu hayatta şüpheli olduğunu; kötülüğün ise bu güzellikleri soldurduğunu dillendirirken; bir insanı sevmenin yolunu toplumu sevmekten geçtiği şiarını da yeniden bizlere hatırlatır.
"Oysa annem yalanın birisinin rüyası olduğunu söylerdi" diyen bir kitaptır bu. Ve Tanrı'ya son sözünü söyleyerek bitirir kitabını Umay Umay.
Ben de sözlerimi hapisanedeki olaylarda güzel yüzünü kaybeden bir kadın mahkumun sözleriyle tamamlıyorum: "Devrim yaptığımız zaman çok güzel olacak her şey, çünkü ben devrime güzelliğimi verdim."
"Şimdi bütün bu dualar
bu iç çekişler ne işe yarayacak
Orada birileri aşk gibi ölümün altında
Onlar eriyip tükenirken
Birini sevmem ne işe yarayacak?
Anlamıyor musun,
kalbim kalmadı
Ahhh güzel çocuklar... Beddualı çocuklar"