Merhaba arkadaşlar bugün sizlere değişik ama güzel bir kitap yorumuyla geldim
Kitabın başında biraz sıkıntı çektim itiraf ediyorum. Hatta yarım bırakmayı bile düşündüm. Kim ne ? Neler oluyor? Yadigar kim? Vs. Ama sonra içine kitap beni öyle bir çekti ki şaşırdım Her sayfa da merak saldı beni. He şunu da itiraf ediyorum sonu bence böyle olmamaliydi. Ama ne yapalım. Yazarımız böyle uygun görmüş. Betimlemeleri çok güzeldi bu arada
Spoiler içerir
Raci Bey, 44 yıl sonra aşkını buluyor. Ahhhh. Raci Bey'le hayran kaldım. Nasıl sevmektir dedim. Böyle sevenler kitaplarda olur zaten değil mi?
Yıllar sonra Türkiye'ye dönen Fehim nelerin peşindeydi bu adam? Okurken beni delirtti resmen
Zeynep, kocası tarafından terk ediliyor ve oğlu Cem, ahhh Cem sonunda dedenin düştüğü aşk çıkmazına sen de düştün.
Suriyeli göçmen Fadi ve oğlu Halim de hayatta tutunma gayreti gösteriyorlar.
Nihan ise o da kızı Zeynep ile hayata tutunmaya çalışan bir kadın ve Raci Bey'in yanında çalışmaya başlıyor.
Zeynep'in kocası Güngör zaten ayrı bir dertti. Ya nasıl desem, öyle bir yazmış ki yazarımız hayal gerçek birbine girdi. Ve havada asılı kaldı bazı şeyler bende ya da bana ağır geldi bilemiyorum
Güzel miydi güzeldi kitap, ama ben daha sade anlatımı olan kitapları seviyorum ve daha çok o tarzda okuduğum için bana biraz değişik geldi.
Bu tarz sevenlere okumanızı öneririm
Polisiye Yazarının Ölümü
Çok fazla polisiye okuyamayan bir okurum… Ahmet Ümit’in seçili birkaç kitabı tercihim olmuştur. Sebebi de güzel tarihi dokuları harmanlamasıydı…
Yazarımız Armağan Tunaboylu ile tanışmam ise ddğer verdiğim bir arkadaşımın kitabını hediye etmesiyle oldu Cok güzel bi okuma serüveniydi
Baş karakterimiz Berkun İstanbullu hayalıyle tanışmak cok güzeldi. İzlediğim filmlerde , dizilerde ve okuduğumuz bir çok komiser karakterinden farklı olarak iç dünyasında ki o naifliğinden çok etkilendim Ahhhhh o kış bahçesi … orkidelerini sevişi , plakları , o güzel plak çaları , akşam gün yorgunluğunu atmak için açtığı bir parçayla elinde şarap kadehi ile şu an bile gözümün önünde zekası müthiş, ön görüleri hep yerli yerinde, hele titizliği, özenli giyinişi , olay yerlerine girdiğinde ki korkuluklrdan tutunmadan yürüme çabası … Ve iletişimde ki o pervasızlığı… Baş karakterimiz etkileyici …
Kitabın konusu için ise elbette ki okumaynlar için detay vermeyeceğim ama benim bile içimde hala cözümleyemediğim hak vermek ,onları anlamak ve cok net bi şekilde ‘öhayır ya bu bir istila’ düşünceleri arasında bogusurken kitabın suriyeliler konusunu işlemesi de bi güzellik oldu benim için… Asıl cinayet konumuz ise tam bir ters köşe ile sonuçlanıyor … inanılmaz bir olay örgüsü , yalın, tertemiz bir dil ile yazılmışCok beğendim
Berkun Komiserin devam romanını heyecanla bekliyor olacağım
Coronalı günlerde okumuş olmam psikolojimi biraz etkilemis olsa da ölüm diye bir gerçek var. Hiç ölmeyecek gibi yaşadığımız hayatımız elbet bir gün son bulacak. Önemli olan hayatı olduğu gibi kabul edip doğrusuyla yanlışıyla anın tadını çıkaŕa çıkara yaşayabilmek. Yaşarken de insanlığımızdan ödün vermemek, vicdansız, ahlaksız, hak yiyen, garibanı ezilmişi ezmemek, bu dünyadan göçüp gittiğimizde arkamızdan 'ohhhhh kurtulduk' dedirtmemek. Bu kitapta birçok ünlü, sanatçı, devlet adamı, diktatör, sahabe, iş adamı, şarkıcı, Müslümanı, Müslüman olmayanı, zalimi tarih sahnesinde rol almış çeşit çeşit insanların ölümleri anlatılmış. Zalimlerin, insanların anasından emdiği sütü burnundan getirenlerin nasıl rezilce can verdiği, üç günlük dünyada yanımızda sadece 3 metrelik bir kumaş parçası götürebidigimiz, malımız, mülkümüz, şan, şöhret,ünvan,rütbe bunların hiçbirinin kabre girmedigini açık açık anlatıyor. Silkelenip kendimize gelmeliyiz. ..
Tabletlerin, akıllı telefonların olmadığı 90'lar...
Belki çocukların "çocuk "olduğu, "çocuk gibi"oynadığı son yıllar...Küçükçekmece'nin küçük bir mahallesinde kendisine idol olarak gördüğü "mahallenin reyisi"İsmet'in gözüne, dahası çetesine girmek için bin bir takla atan Selçuk'un, bu uğurda iki arkadaşıyla birlikte çete kurup mahallenin altını üstüne getirmesinin mizah dolu hikâyesi...
Okurken(ki gülmekten okumak zor oluyor) çok eğleneceksiniz cokkk 90'larda büyümüş biri olarak çok mu aptalmışız çok mu safmışız diye düşünmeden edemedim...
Kitap için 1/2 uyarım da var tabi lütfen 1. bulunduğunuz ortamda kimseler olmasın her patlattiginiz kahkahadan sonra ciddi bir şekilde deli muamelesi görüyorsunuz...Allah akıl fikir versin kendi kendine ne gülüyorsun o kadar söylemlerine maruz kalıyorsunuz.
Kitabın kapak tanıtımında "Hey gidi günler..." demek de,"Bak, bunu ben de hatırlıyorum, "demek de serbest, "Ayyy,bunu biz de yapmıştık!"demekte serbest notu düşülmüş demelisiniz çünkü yapmışız misal benim kurulması, olay çıkartması ve çöküşü toplamda 1 saat süren çeteye katılmışlığım var...
Kitapta geçen her halti yemiş her olaya dahil olmuşuz
Ahhhh Selçuk ahhhhh neler çekmişiz behhhh
2. Uyarım ise benim gibi bilmeyenler için Mahalleden arkadaşlar 1. Liseden Arkadaşlar 2. Sektörden Arkadaşlar ise 3. Kitap
Ben her zaman ki gibi serinin 2. Kitabından başlamıştım okumaya...
Siddetle tavsiyedir efenim hâlâ güldüğüm için daha fazla yorumlayamicim
#okudumbitti #kitapyorum
345 Sayfa
.
"İnsanoğlu ne zaman dara düşse saniyeler geçmek bilmez olur. Bolluk ve huzura kavuştuğunda ise doru bir at gibi dörtnala koşar zaman..."
.
Herkese Merhaba
.
Bugün sizlere geçmişle gelecek arasında kendine bir yer edinmeye çalışan ve yaşadığı anlarda birbirine sıkıca
Cengiz Aytmatov'un okuduğum her kitabı belleğimde,yüreğimde öyle izler bırakıyor ki yıllar geçse de, aklıma her geldiğinde ya da ismini her duyduğumda, okuduğumda, yüreğimde aynı hissi duyuyor, yeni okumuşcasina etkisini üzerimde hissediyorum..Ve her defasında bir ahhhh çekmekten kendimi alamıyorum...
Özlemi,hasreti,kızgınlığı, nefreti,sevgiyi,anneliği, babalığı, haksızlığı, yardımlaşmayı, kıymeti, zamanı,onuru,zulmü,hükmü, haksızlığı, affı, komünizmi,........insana dâir herşeyi......öyle müthiş anlatıyor ki etkilenmemek o duyguyu o an yaşamamak, hissetmemek mümkün değil....
Gerçekten kalemim el verse sayfalar dolusu yazarım bu kitap ve Cengiz Aytmatov'un diğer kitapları hakkında....
Kitabımıza gelince,dün gece sabaha karşı dört sularında kitap bittiğinde gözlerim ağlamaktan şiş, yüreğim parça parça yatağa zor attım kendimi...
Söylemek istediğim bu adamı mutlaka okuyun...saygılar..iyi okumalar...
