319 syf.
9/10 puan verdi
Basit bir güç savaşından daha fazlası...
Mikail Bayram, bu eserinde bizlere, bir tarafta Anadolu'daki fikir hareketlerinden birisinin öncülerinden ve tasavvufi düşünceleri ile bir döneme damga vurmuş Mevlana ile bir tarafta tarihimizde Ahi Teşkilatı'nın kurucusu olarak yer etmiş Ahi Evren arasındaki siyasi, dini, sosyal mücadeleyi ele alıyor. Tabularınızın yıkılmasına hazır
Sosyal ve Siyasi Boyutlarıyla Ahi Evren - Mevlana Mücadelesi
Sosyal ve Siyasi Boyutlarıyla Ahi Evren - Mevlana MücadelesiMikail Bayram · Nüve Kültür Merkezi Yayınları · 201272 okunma
Dışarıdan bakınca kadına yazılmış gibi duruyor değil mi?
Mevlana Şems-i Tebrizi'nin tekrar Konya'ya gelişinden dolayı duyduğu sevincini ifade eden "Amed" (Geldi) redifli birkaç tane şiir yazmıştır. Bu şiirlerden birisinin birkaç beytinin tercümesi şöyledir: "Ayım, güneşim geldi. Gözüm kulağım geldi. O saf gümüşüm geldi. Altın yatağım geldi. Beni sarhoş edenim geldi. Gözümün nuru geldi. Başka neler istersem. O başka şeyim geldi. Ölümden niye korkayım ki, hayat-suyu kaynağım geldi. Kınayıcılardan korkmam artık. Çünkü siperim geldi."
Sayfa 177 - Nüve Kültür Merkezi
Reklam
Timur candır can!
Emir Timur, Mevlana'ya ve onun dini ve siyasi zihniyetine şiddetle muhalif bir şahsiyettir.
Sayfa 270 - Nüve Kültür Merkezi
Diyanet başkanı neredesin? Gör bunları gör!!!
Eflaki anlatıyor: Bir defasında Mevlana -eğitim ve öğretimi için- oğlu Sultan Veled'i Şems'in hizmetine teslim ederken Şems'e: "Sultan Veled çok temizdir. Bugüne kadar hiç kimse ona livata fi'ilinde (oğlancılık-gulamparelik) bulunmadı." demiştir. Livata fiilini işlemesi ile tanınan Şam'daki Şeyh Ali Hariri'nin de Mevlevi çevrelerde ulu bir kişi olarak vasfedilmesi bu ahlaki çöküntünün bu çevrelerde kabul gördüğünü göstermektedir.
Sayfa 179 - Nüve Kültür Merkezi
Son peygamber Hz Muhammed değil mi ya!
Mevlana kendisini Nuh Peygambere benzetmekte ve "Nuh dokuz yüz yıl hakka davet etti fakat gene kavmi inkara devam etti. Ay, nur saçtı, köpekler ise, yaradılışları icabı havlayıp durdu. Ama köpeklerin havlaması kervanı yolundan alıkoyamaz" diyerek kendisinin ay olduğunu, nur saçmaya devam ettiğini söylemektedir.
Sayfa 107 - Nüve Kültür Merkezi
Reklam
Şems-i Tebrizi, Konya'ya geldikten sonra Mevlana Celalüddin Rumi ile halvete çekilir ve medreseyi terk ederler.
Sayfa 32 - Nüve Kültür Merkezi
320 syf.
·
Puan vermedi
·
5 günde okudu
Prof. Dr. Mikail Bayram Kitabında Ahi Evren Hace Nas!rü'd-din Mahmud (Nasrettin Hoca) nın sadece nüktedan olmadığı, Anadolu Selçukluları devrinin, büyük bir ilim ve fikir adamı olduğunu belgeleri ile ortaya koymaktadır. Kendisine ait takribi 25 civarında eserinin bulunduğu belirtilmektedir. Ayrıca Ahi Evren ile Mevlana arasındaki sürtüşmenin
Sosyal ve Siyasi Boyutlarıyla Ahi Evren - Mevlana Mücadelesi
Sosyal ve Siyasi Boyutlarıyla Ahi Evren - Mevlana MücadelesiMikail Bayram · Nüve Kültür Merkezi Yayınları · 201272 okunma
Mevlana'nın kadın düşmanlığı!
Mevlana da "Mesnevi" sinde kadın cinsini konu alan onlarca hikaye anlatmakta ve bütün bu hikayelerde kadınları tezyif ve tahkir etmektedir. Kadın tabiatında aşağı ve kötü eğilimler bulunduğunu savunmakta ve bu kötü ve aşağılık eğilimleri şairane ve mübalağalı bir üslubla anlatmaya çalışmaktadır.
Sayfa 236 - Nüve Kültür Merkezi
Mevlana tarafından yapılan bir aşağılama daha!
Mevlana, Hace Nasirüddin'e "Cuha" diyerek onunla mücadele ederken Cuha'nın karısını da sık sık söz konusu etmekte ve onu da alaya almakta, aleyhinde bulunmaktadır. Cuha'nın karısı ise yukarıda ifade edildiği üzere Ahi Evren Hace Nasirüddin'in eşi Fatma Bacı olup aynı zamanda Anadolu Bacıları Teşkilatı'nın lideridir. Mevlana'nın bu Fatma Hatun'a muhalefeti sadece Ahi Evren'in karısı olmasından kaynaklanmamaktadır. Onun Türkmen şeyh Evhadüddin Kirmani'nin kızı olmasının da bunda rolü bulunmaktadır. Çünkü Mevlana'nın en şiddetli muhalif olduğu kişilerden biri de Kirmani'dir. Hacı Bektaş'a "Bacısı Kahpe" derken bu Fatma Bacı'yı kastetmektedir. Çünkü Ahi Evren'in ölümünden sonra kimsesiz kalan Fatma Hatun, Hacı Bektaş'a sığınmış, Hacı Bektaş da onu kendine bacı edinerek himayesine almıştır.
Sayfa 126 - Nüve Kültür Merkezi
Reklam
Mevlana kendisine muhalif olan bu yılancıyı yermekte ve onun sanatıyla alay etmekte ve çevresindekileri yani Ahileri cahillikle ve aldanmışlıkla itham etmektedir.
Sayfa 118 - Nüve Kültür Merkezi
Türk düşmanlığı'nın vücut bulmuş halleri resmen!
Gerek Mevlana'nın gerek Şems-i Tebrizi'nin sohbet meclislerinde Moğolların zulmünü ortaya atanlar olmuş, her defasında Mevlana ve hocası Şems-i Tebrizi Moğol aleytarlığı yapanlara öfkelenmişler, Moğol zulmünü haklı göstermeye çalışmışlardır.
Sayfa 238 - Nüve Kültür Merkezi
Ben şok! Yorum yapmıyorum.
Şems-i Tebrizi de kendisini Kimya Hatun'a kaptırmıştı, onsuz olamıyordu. Eflaki'nin anlattığına göre: Bir gün gene Kimya Hatun Şems'i terk etmişti. Şems'in canı sıkkındı. Mevlana Şems'i teselli etmek, can sıkıntısını gidermek amacıyla onun hücresine gider. Kapıyı aralayınca Şems ile Kimya Hatun'un sevişmekte olduğunu görür ve hemen kapıyı çeker, geri döner. Bir zaman geçdikten sonra tekrar Şems'in hücresine gider, içeri girince Şems'in yalnız oturduğunu görür ve Şems'e sorar: "Ustad az önce geldim, Kimya Hatun ile aşk-bazi (Aşk oyunu) halindeydiniz. Kimya Hatun nerede?" Diye sorar. Şems de ona: "O senin gördüğün Cenab-ı Allah idi. Cenab-ı Allah'ın ne kadar sevgili bir kuluyum ki, Kimya Hatun suretinde bana geldi. Onunla ask-bazi halindeydik" der Şems, Allah'ın Kimya Hatun suretinde kendisine geldiğini söylemekle Kimya Hatun'u onore etmeye çalıştığını düşünüyorum. Şems-i Tebrizi'nin bu sözleri onun Mecusi inanıştan kaynaklanan Hulûliye akidesine sahip bulunduğunu göstermektedir. O bu açıklaması ile Allah'ın Kimya Hatun'a hulül etmiş olduğunu ifade etmiştir. Onun bu Hulúliye akidesinin de Konya'da ona karşı bir tepki uyandırdığı muhakkaktır. O bu inancıyla Mevlânâ üzerinde derin bir etki yaratmıştır ve Mevlana'yı şiir dünyasına çekmiştir. Bilindiği gibi Hulüli düşünceler kişinin hayal ve his dünyasını zenginleştirir ve renklendirir. Bu duygu ve düşünceye sahip olan âşık sevgilisinin değişik görünümleri ile tanışır. İşte Şems, Mevlâna'yı böylesine renkli ve cazibeli bir dünya ile tanıştırmıştır.
Sayfa 178Kitabı okudu
Mevleviler'in Türk düşmanlıkları!
Eflaki'ye göre devlet adamlarının Türkmen ileri gelenlerine değer vermeleri Selçuklu Devleti'nin yıkılışını hazırlamıştır. Eflaki'nin bu tespiti şüphesiz doğrudur. Türkmen beylerinin bulundukları bölgelerde Türklük ülküsünü benimseyip desteklemeleri, kendilerini güçlü bulunca da istiklallerini ilan etmeleri Selçuklular'ın sonu olduğu gibi, Moğol emperyalizminin de çöküşünü hazırlamıştır. Eflaki'nin bu durumdan rahatsız olup üzüntüsünü ifade etmesi Mevlevi çevrelerinin zihniyetini ve siyasi tercihlerini yansıtmakta ve Türkmen çevrelere karşı menfi tutumlarını açık bir biçimde ortaya koymaktadır.
Sayfa 216 - Nüve Kültür Merkezi
Şems'in ölümünde Alaüddin Çelebi'nin yardımı
Eflaki şu bilgiyi de vermektedir: Bir gece Eflaki'nin tabiriyle yedi hayırsız kişi aralarında Alaüddin Çelebi olduğu halde Mevlana ile Şems'in birlikte oldukları ve sohbet ettikleri bir sırada medresenin dış kapısına gelirler. Bunlardan biri içeriye girip Şems'e dışarda kendisini bekleyenlerin bulunduğunu bildirir. Bu içeriye giren muhtemelen Alaüddin Çelebi'dir. Çünkü o, zaman zaman babasının yanına uğramaktadır. Bunun üzerine Şems-i Tebrizi dışarı çıkar. Tam dış kapının eşiğine gelince suikastçılar (sultanın adamları) Şems'i hançerleyerek öldürmüşler, cesedini de Ahi Bedrüddin Gühertaş'ın bahçesindeki kuyuya atmışlardır.
Sayfa 184 - Nüve Kültür Merkezi