Pari yegak tzer kağakı,
Pari yegak tzer duni,
Hûn bi xer hatin mala xwe û bajara xwe,
Hoş geldiniz evinize ve şehrinize…
Evet, belki böyle de barış gelir, kim bilir …
“ Buradayım, hayatı umutsuz hâle getirip, büyüklerimize burası artık bize göre değil dedirtenin, illa ki buradaki insanların büyükbabaları olduğunu düşünmüyorum” der.
William Saroyan
"Güllerin bedeninden dikenlerini teker teker koparırsan Dikenleri kopardığın yerler teker teker kanar
Dikenleri kopardığın yerleri bir bahar filan sanırsan Kürdistan'da ve Mus-Tatvan yolunda bir yer kanar
El ele gittiğimiz bir yolda sen git gide büyürsen
Benim içimde çok beklemiş, çok eski bir yer kanar."
Kürtçe kalbin dilidir. Türkçe müziktir, şarap deresi gibi akar, yumuşak tatlı parlak. Bizim dilimiz Ermeniceye gelince acının dilidir. Çünkü ölümü tattık hep; dilimizde nefretin, acının yükü var.
İlkokula ilk gittiğim gün öğretmen yanımda bitti. Ve beni işaret ederek "Kalk" dedi. Bir anlam veremedim. Öğretmenin konuştuğu dili bilmiyor ve ilk kez duyuyordum. Sonra, bizim dilimiz Kürtçede "qax" meyve kurusu demekti. Öğretmen okulun ilk günü hem de benden ne diye "meyve kurusu" istiyordu ki! Bir daha tekrarlayıp tepki vermediğimi fark edince hiddetli bir tokatla "Sana kalk diyorum ulan!" dedi. İşte o gün okulda devletin resmi dili olan Türkçeyi konuşmamız ve öğrenmemiz gerektiğini öğretmenin sillesiyle öğrenmiştim.
Okula ilk gittiğim gün arkadaşımla ana dilimle, Kürtçe konuşuyordum. Öğretmen yanımda bitti ve şiddetli bir tokatla "Artık okulda Türkçe konuşacaksınız" dedi.
Mem nelere gark olmadı Zin'in ateşi için
Ferhat dağlar delmedi mi Şirin'in düşü için
Kusur ise her saniye her yerde seni anmak
Mecnun az mı yemin etti Leyla'nın başı için
Sesi yorgun gözlerinden uykusuzluk seçilir
Görkeminin zerresinden Ağrı Dağı küçülür
Gecelerin kollarında leblerinin bal suyu
Aydan dökülürcesine kana kana içilir