Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur
NEZÂKET ve AHLÂK...
- "Hiçbir nezâket emaresi yoktur ki, derin ahlâkî bir temeli olmasın. Hakiki terbiye, hem bu emareleri hem de onların köklerini birlikte öğretendir. [...] Kalb nezâketi diye bir şey vardır; sevgiyle akrabadır. Zahirî davranışlarımızın en rahat nezâketi ondan neşet eder..."
Sayfa 387 - (Wahlverwandtschaften, II, 5) -Karakter- Kültür ve Turizm Bakanlığı yayınları: 534Kitabı okudu
++ Hume / Duygularımız
Etik ve ahlak konularında da Hume Rasyonalizme karşı çıkmıştır. Rasyonalistler haklı ile haksızı ayırt etmenin insan aklına özgü bir şey olduğunu düşünüyordu. Bu doğal hukuk anlayışına Sokrates'ten Locke'a kadar pek çok filozofta rastladık. Ama Hume ne yapıp ne söylediğimizi aklın belirlediğine inanmıyordu." "Ne belirliyordu peki?" "Duygularımız. Muhtaç birine yardım etmeye karar veriyorsan, seni buna zorlayan duygularındır, aklın değil." "Ya yardım etmek filan istemiyorsam?" "O zaman da belirleyici olan duygularındır yine. Muhtaç birine yardım etmemek akla ne uygundur ne de aykırı, ama belki bayağı bir davranıştır." "Ama bir yerde bir sınır olmalı mutlaka. Başka bir insanı öldürmenin doğru olmadığını herkes bilir." "Hume'a göre her insanda başkalarının ne hissettiğine dair bir duygu vardır -hali iyi mi, yoksa acı mı çekiyor. Yani duygudaşlık gibi bir yeteneğimiz var. Ama bunun akılla hiçbir ilişkisi bulunmaz."
Sayfa 317 - Pan
Reklam
Ahlak sadece bizim ne yapmamız gerektiğiyle ilgili değildir, aynı zamanda başkalarının ne yapmasını beklediğimizle de ilgilidir.
Eski tanrı, eskiden yapabildiği hiçbir şeyi yapamıyordu artık. Aslında onu başlarından atmaları gerekirdi. Ama onlar ne yaptı? Tanrı kavramını değiştirdiler -ve doğallıktan uzaklaştırdılar: ödedikleri bu bedel sayesinde de ona tutunmaya devam ettiler. -Javeh, "adaletin" tanrısı - o artık İsrail'le bir bütün ve halkın kendine olan güveninin ifadesi değildi: o artık sadece belli şartlar altında tanrı sayılıyordu... Tanrı kavramı, her mutluluğu ödül olarak, her talihsizliği ise tanrıya karşı itaatsizliğin cezası ve "günah" olarak yorumlayan ve papazlardan oluşan politik kışkır- tıcıların eline düştü: onların sözde "namuslu dünya düzenine" sahip bu en yalancı yorum-tarzları, "neden" ve "sonuç" doğa kavramlarını kesin olarak tepetaklak etmiştir. Doğal neden- sellik, ödül ve ceza ile yok edilmişse bir kere, tabiata aykırı bir nedenselliğe ihtiyaç duyulur: geri kalan ve doğal olmayan her şey bunu takip edecektir. Yani yardımcı olan, akıl veren ve cesaret ile özgüvenin her talihli ilhamının temel kavramı olan tanrı yerine -taleplerde bulunan bir tanrı... Ahlak artık bir halkın yaşam ve gelişim şartı ile yaşamın en alt içgüdüsü olmaktan çıkmış soyut bir hale gelmiştir. O, yaşama karşı tezatlık, düşgücünün temel kötüleştirilmesi ile her şey için "kem göz" şeklini almıştır.
Bu kadar ahlâk-ı hasene ve kemalâtla beraber, bu kadar mu'cizat-ı bahiresi bulunan bir zât (A.S.M.) elbette en doğru sözlüdür. Ahlâksızların işi olan hileye, yalana, yanlışa tenezzül etmesi kabil değil.
Sayfa 66 - Envâr NeşriyatKitabı okudu
Evvelce fazilet diye baktığı şeylerin b irer merasim ve gösterişten ibaret olduğunu ve asıl iyiliğe yalnız ahlak münakaşalarında veya akıllı nasihatlarda rastbildiğini, namuslu olabilmek için başkalarının namusuna dil uzatmanın, kirlenmeden yükselebilmek için temiz alınlara basarak çıkmanı yeter olduğunu ve daha buna benzer bir çok şeyleri gördükçe şaşkınlığı büsbütün artıyordu.
Reklam
"Insan güzel ahlâki sayesinde çok ibâdet eden biri olmasa da, cennetin ulvi mertebelerine ulaşır. Buna mukabil çok ibâdet eden biri de kötü ahlâk sebebiyle cehennemin en altina yuvarlanabilir."
Gerçekte batılılar, insanlık değeri açısından değil fakat teknoloji ve makineleşme açısından ilerlemişlerdir. Grafiklere bakıldığında, makineleşme ve teknolojinin batılılarda yüksek seviyelerde olduğu görülebilir. Onlar çok çeşitli makineler icat etmektedirler. Fakat insanlık, davranış, ahlâk ve toplumsal yaşantılarını düzeltip sağlamlaştırdığı zaman, makineleşmiş batılıların çöküşünü görebilir. Onların ilerleyişi teknoloji açısından olup insanı değerler açısından her hangi bir ilerleme sağlayamamışlardır. Dinimize bağlı olursak, insani değerlerimizi de geliştirebiliriz. Teknoloji ve makineleri de Allah yolunda kullanmak için onlardan alabiliriz.
Sayfa 20 - Müslümanlardaki Yenilgi PsikolojisiKitabı okudu
... insanî duygu ekonomik faktörden önce gelecektir.
Çocuklar için, yetişme yaşına kadar, sadece bilgice yetiştirilme değil, ahlâk ve iradece de güçlendirilme temel alınacaktır. Isparta veya Hint biçimi değil, islâm biçimi "çile" doldurulacaktır. Cimrilik değil, tutumluluk öğretilecektir onlara. Bu tutumlulukları, israftan onları koruyacak, fakat cömert olmalarına engel olmayacaktır. Özveri tutkusu aşılanacaktır onlara. Onlar hayırlı işlerde yarışanlar olacaklardır. Her işlerinde Tanrı rızasını gözeteceklerdir. Merhametli olacaklardır. Ama bu kalb yumuşaklığı, inkârcılar ve islâm ve insanlık düşmanlarıyla çarpışmalarında kaya gibi sert ve dayanıklı olmalarına engel olmayacaktır. Sadece insanlara değil, hayvanlara karşı da acıyıcı ve koruyucu olacaklardır. Ağaçlar ve bitkilere de. Bu tutumlarında da insanî duygu ekonomik faktörden önce gelecektir.
Sayfa 46 - Diriliş yayınları, 47. Baskı
Reklam
"Ahlak düzeni sağlam olmayan ve soyguncula­rıyla başa çıkamayan bir toplum, -ruhunda ar­takalmış barbarlık duygusunun da baskısıyla­- soyguncularına karşı hayranlık duyar." Andre Mauroıs lngiltere Tarihi
İntisab
Fatih Sultan Mehmed Han, Istanbul'un fethinden sonra Şeyh'e bağlanmak ve ondan tasavvuf ahkâmını öğrenmek için ricada bulundu. Lakin Şeyh, onun bu isteğini kabul etmedi. Sultan ne kadar ısrar ettiyse de Şeyh fikrini degiştimedi. Sultan, "Sıradan bir kimseyi tek bir sözüyle halvete alıyorsun. Lakin bütün israrlarıma rağmen beni niçin kabul etmiyorsun?" diye sordu. Şeyh, "Halvette bir lezzet vardır ki, onun tadını alan, dünya işlerinden ve saltanattan el çeker. Hâlbuki senin böyle yapman, memleketin perişan olmasına sebep olur.O zaman sen de, ben de günaha gimiş oluruz. Padişaha lazım olan, güzel ahlak ve adaleti temin etmektir" dedi.
Şüphesiz, görünüşte her şey gönül rızasıyla, yürekten tevekkülle, ahlak adına yapılıyordu oysa aslında, bazen hiç de içten değil, tam tersine yapmacıklı, ikiyüzlü davranılıyordu.
Sayfa 206 - Türkiye İş Bankası kültür yayınlarıKitabı okuyor
Bilirsin ki sigara gibi küçük bir âdeti, bir şeyi tiryakisinden ref'etmek pek zahmettir. Hattâ büyük bir hâkim, büyük bir azim ile küçük bir kavimde itiyad edilen bir hasleti kaldırmakta büyük müşkülata rast gelir. Halbuki bu zat-ı nurani; pek çok âdetleri, pek çok asabî, inatçı kavimlerden, cüz'î bir kuvvetle, kısa bir zamanda kaldırarak yerlerini yüksek, nezih ahlâk ve âdetler ile doldurmuştur. Evet, Hazret-i Ömer İbnü'l-Hattab radıyallahu teâlâ anhın İslâmiyet'ten evvel ve sonraki halleri bu meseleye güzel bir misaldir. Bunun gibi icraat-ı esasiyesinden binlerce hârikalar vardır. O zatın o zamandaki icraatına hârika diyoruz. Acaba bu zamanın yüzlerce feylesofları, o zamanda, o vahşet-âbâd cezireye gidip pek uzun zamanlarda o vahşileri ıslah için çalışsalar o zat-ı mürşidin bir senede muvaffak olduğu kadar, onlar elli senede muvaffak olabilirler mi? Hâşâ!
O sahralarda, o çöllerde, âdetlerini muhafazada çok mutaassıp ve asabiyetlerinde fevkalâde inatçı ve kasavet-i kalp ve merhametsizlikte emsalsiz ve hattâ diri diri kızlarını toprağa gömüp öldürürlerken müteessir bile olmayan pek çok vahşi kavimler oturmakta idiler. O zat-ı nurani, kısa bir zamanda o kavimlerin ahlâk-ı seyyielerini kaldırarak ahlâk-ı hasene ile tebdil ettirdi. Hattâ o zat-ı mürşidin (asm) telkin ettiği iman nuru sayesinde o vahşi insanlar, insan âleminde insanlara muallim oldular. Ve medeniyet dünyasında medenilere üstad oldular. O zatın (asm) şu kadar geniş ve azîm saltanatı, yalnız zahirî bir saltanat değildir. Daha geniş ve daha derin yerde saltanat-ı bâtıniyesi vardır ki bütün kalpleri ve akılları kendisine cezb ve celbetmiştir. Ve bütün ruhları ve nefisleri teshir etmiştir ki kalplere mahbub, akıllara muallim ve tenvir edici ve nefislere mürebbi ve ruhlara sultan olmuş ve olmaktadır.
1.500 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.