Bugün insanlık hep özlemi içerisinde olduğu huzur ve mutluluğa ulaşmak, çağın getirdiği sosyal sorunları çözmek, toplumsal barışı yeniden temin etmek istiyorsa; ahlak ilmine ve onun eğitimine gereken önemi vermek durumundadır. Ahlak ilmi ve eğitimi dediğimiz zaman da bunun temel inanç değerlerinden bağımsız olması düşünülemez.
5.cilt
1003. Abdullah İbni Amr İbni Âs radıyallâhu anhümâ’dan rivayet edildiğine göre, Nebî sallallâhu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu: “Her zaman Kur’ân okuyan kimseye şöyle denecektir: Oku ve yüksel, dünyada tertîl ile okuduğun gibi burada da tertîl ile oku. Şüphesiz senin merteben, okuduğun âyetin son noktasındadır.” Ebû Dâvûd, Vitr 20; Tirmizî,
Reklam
223 syf.
·
Puan vermedi
·
19 günde okudu
Sefaletimiz Korkunç.. Madde, kazanını patlatıp fışkıran kızgın ateşten bir mayi halinde alemde zaferini ilan etmekte; Fabrika bacasının sanki delmek ve yıkmak istediği göklerden rahmet bekleyen kalpler perişan, feryat etmekte; Hiçbir zaman doymayacak midelerden fışkıran ihtiraslar sefalete sefalet katmakta, yeni yeni
İslam ve İnsan - Mevlana ve Tasavvuf
İslam ve İnsan - Mevlana ve TasavvufNurettin Topçu · Dergah Yayınları · 2017521 okunma
Gazali'nin en büyük meziyeti hür akıl ve düşünceye değer vermeyip gökten indirilmiş hükümler ve emirler dışında bilim, ahlak ve gerçek tanımamasıdır. Bundan dolayıdır ki, İslamda içtihat kapılarının kapanmasına ve sosyal yaşamların donmasına yol açmıştır. Hür düşüncenin ve akıl rehberliğinin karşısına çıkmış ve halkın müspet eğitim görmesine engel olmuştur. Vahiy yoluyla elde edilen bilgilerin akıl yoluyla elde edilenlere üstünlük sağladığını ileri sürerek bu tür bilgilerin ve örneğin matematiği derinlemesine öğrenmenin toplumu ve kişileri dinden uzaklaştıracağını ve iman gücünden yoksun bırakacağını söylemiştir. Ona göre kim ki gerçekleri ve ilmi akıl yolu, deney usulleriyle, yani din kitapları dışında arar, o dinsizdir. Bundan dolayıdır ki, yine onun ölçülerine göre, başta Aristo olmak üzere onun yetiştirmesi sayılan Farabi'ler, İbni Sina'lar vs. hep, dinsiz kimselerdi. Sadece dinsiz değil, aynı zamanda bilgisizdiler.
Sayfa 219Kitabı okudu
Ahlâken tasvip veya red mevzubahis olunca, akıl hakikî mânâda hüküm veremez. Binaenaleyh; meselâ, insanları manevî bakımdan yeknasak kılmanın caiz olmadığı prensibi ahlâken herkese gayet tabiî gelmekle beraber, aklen ispat edilemez. Bir şeyin (ahlâk bakımından) “iyi olmayışı” ilmen ispat edilemez. Güzel ile güzel olmayan arasındaki münasebeti, ilmî olarak tespit etmenin mümkün olmadığı gibi..
Sayfa 169 - YarınKitabı okudu
Reklam
Yusuf bin El Huseyn: “Güzel ahlak ile ilmi anlarsınız. İlim ile amellerinizi düzeltirsiniz. Amelleriniz ile akla, irfana(anlayışa) ulaşırsınız. İrfan ile, zühdü idrak edersiniz ve o, size verilir. Zühd ile dünya hayatından yüz çevirirsiniz. Dünyayı terk etmek ile Ahireti arzularsınız. Ve Ahireti arzulamak ile Allah'ın rızasını kazanırsınız.”
İmam Gazâlî'ye göre tıb “beden sağlığı ilmi" olduğu gibi ahlâk da "ruh sağlığı ilmidir." Bu ilim sayesinde insan, ruhunu kötü huylardan, rezilet hastalığından kurtarmak ve ruhun sıhhati demek olan iyi huylar ve faziletlerle bezemek suretiyle ebedî olan âhiret hayatını kurtarma ve kazanma imkânını bulur.
Kulun üç işi var: Bilmek, kılmak, olmak. İlim bilmektir, amel kılmaktır, ahlak olmaktır. İlim her işte esastır. İlim, "bilmek" anlamındadır. İrfan ise "bilmek"ten öte "tanımak"demektir. Tanımak, bilmenin üstünde bir vukuf bildirir. Bir insanın ilmi de irfanı da ahlakı yani düzgün kişiliği ile ölçülür. Bizde ise ahlaklı kişi genellikle zayıf görülür. Zira o gücü, serveti, malı mülkü ve itibarı olmayandır. Hatta saldırgan, nobran, kaba olmadığı için böyle birini dışlar ve zayıf sayarız. Ahlaksızlık ile servet, şöhret, kudret kazanmış adamlara ise gıpta ile bakılır. Böyleleri için "adam işini biliyor arkadaş" denir. Nasıl, neyle, niçin kazandığına bakılmaz. İçinde bulunduğumuz acınası durumun temel sebebi işte budur: Yanlışı doğru, kötüyü iyi, çirkini güzel saymak... Yani doğru ile yanlışı, iyi ile kötüyü, güzel ile çirkini yanlış yere koymak... Arapçada "zulüm" tam da bu anlama gelir. "Adalet" ise her şeyi ait olduğu yere koymaktır. İçimizdeki ölçü karıştığı için dışımızdaki işler de karışıktır.
Sayfa 18 - Atilla Pamirli - MedeniyetKitabı okudu
(Atatürk)1925'te diyordu ki: "Medeniyim diyen Türkiye Cumhuriyeti halkı zihniyetiyle medeni olduğunu isbat ve izhâr etmek mecburiyetindedir... Âli hayatiyle, yaşayış tarziyle medeni olduğunu göstermek mecburiyetindedir.” 1927'de de, “Yaptığımız ve yapmakta olduğumuz inkılapların gayesi Türkiye Cumhuriyeti halkını tamamen asri ve
Reklam
Genel olarak Ümmet-i Muhammed'in hayatını gözden geçirdiğimizde, son dönemde ilmi, nazari ve ahlakı açıdan ciddi bir bozulma yaşandığına şahit oluyoruz. Elbette bu gözlemimizi öncelikle bizzat kendimiz ve hak yola davet eden dava arkadaşlarımız üzerinde yapıyor ve selefi salihinin yolundan gittikçe uzaklaştığımızı görüyoruz.
Sayfa 7 - Beka YayınlarıKitabı okuyor
Kesin olarak şunu anladım: Mutasavvıflar, yüce Allah'ın yolunu tutmuş kimselerin ta kendileridir. Onların tavırları en güzel tavır ve yolları en doğru yoldur. Ahlakları da en güzel ahlaktır. Bütün akıllıların aklı, bütün bilgelerin bilgeliği ve dinin sırlarına vakıf olan bütün âlimlerin ilmi bir araya gelerek mutasavvıfların ahlak ve yaşantılarının bir kısmını değiştirip daha iyi hale getirmek isteseler bunu asla başaramazlar. Çünkü onların görünen ve görünmeyen bütün hal ve hareketleri peygamberlik kandilinin ışığından beslenmektedir. Yeryüzünde, aydınlanmak için peygamberlik ışığından daha ileri bir ışık yoktur!
124 syf.
5/10 puan verdi
Ahlâk İlmine dair..
Eser Osmanlının son döneminde okutulan bir nevi hülasâ ilm-i ahlak eserlerinden birisi... Maalesef günümüz Türkçesine tam çevrilememiş; kimi kelime ve terkibler eski lisanda kalmış. Üstelik tüm konuları soru sorarak ele alması ve cevabını delil sunmadan, ezbere dayalı tek bir kalemde vermesi ilmî değerini düşürüyor. Belki bu türlü eserler daha ziyadesiyle pratik ders notu arayanlara hitap edebilir... Tavsiyem: Aynı konuları daha kapsamlı ve delilleriyle zenginleştirerek ele alan Ahmet Hamdi Akseki Hocanın "Ahlak İlmi" isimli eseridir.
İlm-i Ahlâk ve Ulûm-ı Dîniyye Dersleri
İlm-i Ahlâk ve Ulûm-ı Dîniyye DersleriAli Rızâ Kudsî Efendi · 20221 okunma
NURETTİN TOPÇU ( Tarih dersleri ile ilgili düşüncesi ) Tarih ders kitapları ve dersleri olayların hazırlanmış hapları gibidir. Tam bir kronoloji ve olgu ezberciliğinden oluşmaktadır. Aslında, olayları aklın mahkemesi huzuruna getirip akıl yürüten ve onları sebeplerini araştıran tarih ilmi, okullarımızda masalcılıkla efsaneci zihniyeti besleyen, ezberciliğe yol açan zararlı bir nakil olmuştur. Her şey, orta çağ da nasılsa öyle öğretilmektedir. Hükümdarlar sıralanıyor, zaferler alkışlanıyor, kuvvetliler tebrik ediliyor ve genç dimağlara vakanüvislerin satılmış hükümleri hakikat diye sunuluyor. Okutulan tarih kuvvetlilerin akıttığı kanların, saltanat tarihidir. Medeniyet tarihi daha okullarımızda gün yüzü görmemiştir.
1.092 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.