Amerika'da, İngiltere'de ahlak dine dayanırmış. Bu ne kadar kökü içeride düşünce böyle? Amerika'da bir sürü de tarikat vardır. Şu halde hemen tekkeleride açalım. Suriye'ye Mısır'a giden şeyhleri geri çağıralım, sokakları keşküllü dervişlerle dolduralım. Ne hallere düşmüşler! Demekki halkın gözünü boyamak için ellerinde başka çare kalmamış..
Sayfa 150 - 1947Kitabı okudu
Yöneticiler vurguncuların suç ortağıdır; yasalar da, azınlığın çoğunluğu saymasına yet­ki veren "bir eşkiyalık" düzenini korumaktadır; burjuvazinin tekelinde olan eğitim gerçeğe karşı kullanılan bir savaş sila­hıdır; ahlak, devlet gücünü elinde tutan sınıfa boyun eğerek her şeyin yolunda gidebileceğini halka öğütlemekte; din de, cennete gidebilmek için "bu dünyada yoksulun yoksul kalma­sı" gerektiğini tekrarlamaktadır.
Reklam
Bir halkın ya bir kavmin ahlâk kesbetmesi aklî yeteneğinden doğar. Nâkıs(eksik) akıldan makbul ahlâk ve edep doğmaz..
İlerlemek Nedir?
İlerlemek, yurtta herkesi en aşağı ilkokuldan geçirmek ve dünya çapında üniversiteler kurarak dünya çapında bilginler yetiştirmektedir. İlerlemek yurtta yüksek bir ahlâk seviyesi ve aile düzeni, fertler arasında sevgi ve saygı yaratmak, her türlü ahlâksız ve anormal fert ve akımları tasfiye etmek, hak ve ahlâk düşüncelerini kafalara sokmak, siyasî sınırlar dışında kalan soydaşlara yardım elini uzatabilmektedir. Yoksa ilerlemek fikir ve düzen bozucu yazılar yazmak veya yazıları Türkçeye çevirerek milleti birbirine düşman sınıflara bölmek, çirkin ve ahlâksızca yayınlar yapmak, millî mukaddesatla alay etmek ve yabancılara sinsi sinsi uşaklık etmek değildir.
Sayfa 152Kitabı okudu
akıl kendini güvende hissetmediği zaman çalışmaz,
Sayfa 132
Müsveddeler de vardır!
Kimseye yük olmamak bir ahlak dersidir; ben kimseye yük olmuyorum! Ben kendi ekmeğimi kazanıp yiyorum; doğru, kuru bir parça ekmek, hatta kararmış ekmek; ama çalışarak kazanılmış yasal ve hile hurda yapmadan elde edilmiş bir ekmek. Ne yapayım! Yazıları temize çekme işiyle az kazandığımı bende biliyorum; yinede gurur duyuyorum bundan; çalışıyorum, ter döküyorum. Ama sonuçta gerçekten böyle; yazı temize çekiyorum! Günah değil ya yazı temize çekmek? "Zaten o yazı temize çeker!", " Bu memur müsveddesi var ya," derler, "yazı temize çeker!" Bunda onursuz bir şey var mı? ...Fakat herkes eser verecek olsaydı, kim yazıları temize çekecekti? Yani biliyorum bana gerek olduğunu, vazgeçilmez olduğumu ve insanların saçmalıklarına kulak asmamak gerektiğini. Ama ne yazık ki müsvedde diyerek bir benzerlik buluyorlar! Tamam da bu müsvedde lazım size, bu müsvedde işinize yarıyor, bu müsvedde sayasinde işler yolunda gidiyor, bu müsveddeye ikramiye vermeniz lazım; müsvedde olsa bile! (Devuşkin bile yolunda ya jnknmjmj)
Reklam
Türümüzün tarihinde zengin yoksul uçurumu bu kadar aşılmaz olmamış, zenginler servetlerini bu kadar fütursuzca sergilememiş, servet, şöhret uğruna değer yargılarımız bu denli alt üst edilmemiş, ahlak bu denli umursanmaz duruma gelmemişti.
Sayfa 105Kitabı okudu
Kant'ın; Königsberg'deki mezarının en ünlü yazıları.
Ne kadar sık ve uzun düşündüysem, şu iki şey hep yeni ve artan bir hayranlık ve huşuyla doldurdu ruhumu: Üstümdeki yıldızlı gökyüzü ve içimdeki ahlak yasası. Ve devam ediyor, "yukarıda ve içimde bir Tanrı olduğunun kanıtı bunlar."
Sayfa 383Kitabı okudu
Babeuf, daha o zamandan, devletin bir alet, bir sınıfın bir başka sınıf üzerindeki egemenliğine alet olduğuna parmak basıyor. Bütün politik ve töresel kurumların egemen sınıfın baskısını yasalaştırmaya çalıştığını görüyor: Yöneticiler vurguncuların suç ortağıdır; yasalar da, azınlığın çoğunluğu saymasına yetki veren "bir eşkiyalık" düzenini korumaktadır; burjuvazinin tekelinde olan eğitim gerçeğe karşı kullanılan bir savaş silahıdır; ahlak, devlet gücünü elinde tutan sınıfa boyun eğerek her şeyin yolunda gidebileceğini halka öğütlemekte; din de, cennete gidebilmek için "bu dünyada yoksulun yoksul kalması" gerektiğini tekrarlamaktadır. Savaşlara gelince, onlar da, her şeyden önce, dışarıda kazanılan zaferlerle içerideki baskıyı unutturmaya yaramaktadır. Babeuf, kamusal kurumların sınıf politikasının iç yüzünü açıkça ortaya koyan ilk insandır.
Sayfa 21 - Cumhuriyet Kitapları
Kahkaha attım:)))
"Afrikalılar bir yabancıya rast gelince, ona "ne yaparsın, nerelisin, ne iş görür veyahut nece konuşursun?" diye sormazlar, "ne dansı edersin?" diye sorarlarmış. İnsan ilk bakışta böyle bir soruyu yadırgar, belki de gülünç bulur. Fakat bu soru "kimlerle yatıp kalktığını bana söyle, sana kim olduğunu söyleyeyim" sözü kadar tabii ve o kadar da derindir. Çünkü dans bir insanın hangi kabileye, millete, ne çeşit musiki ve ahlak anlayışına, ne gibi inanç ve sosyal âdetlere mensup olduğunu belirtir. Bize sorsalar, "hiçbir şey, dans etmeyiz" diye cevaplamak gerek, çünkü saz ile ah elaman çekerek,vah yandım diye inleyerek dans edilmez a. Mesela gel de kürdili hicazkar makamı ile, rahat-ül ervah ile oyna, hiç oynanmaz ki derim.."
289 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.