Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur
Yabancılaşma modern şehirlerin en büyük problemlerin­den bir tanesi. Kendine yabancılaşma, insana yabancılaşma, tabiata ve nihayetinde Allah' a yabancılaşma. Yabancılaşan insan yalnızlaşıyor, tek kalıyor ve sosyal bağları giderek aşı­nıyor. Ruh sağlığının en temel rükünlerinden bir tanesi bu. Sosyal bağlarınız ne kadar kuvvetli olursa ruhsal sıkıntıla­ra karşı kendinizi o kadar koruyabilirsiniz. Sosyal bağların varlığı, depresyona ve daha ağır ruhsal hastalıklara karşı koruyucu işlev gösterir. Şizofreni ile ilgili çalışmaların so­nuçlarına göre, şehirleşme arttıkça şizofreni vakaları artıyor. Kırsal kesime göre bu çok ciddi yaygınlık gösteriyor. Biyolo­ jik bir hastalık ama toplumsal faktörler onu tetikleyebiliyor. Komşuluk ahlakı gelişmediği zaman bir mahallede, şehirde insanlar bu sosyal bağlardan hızla arınabiliyorlar. Günü­ müz toplumunda maalesef her aile kendi muhkem kalesini evine çekilmiş bir şekilde yaşıyor, kendi apartmanımızda, mahallemizde ne olup bittiğini bilmiyoruz. Apartmanımız­ dan bir cenaze çıktığı zaman orada yaşlı birinin yaşadığını öğreniyoruz. Bu da insanı yeri geldiği zaman çok ağır ruhsal zorlanmalara karşı yalnız ve savunmasız bırakıyor. Bunun bizim bire bir pratiklerimizde, ruhsal pratiğimizde karşılığı var. Pek çok insan, etrafında konuşacak bir dost bulamadığı için hastalanmış olarak gelebiliyor.
Kaygı ve yabancılaşma gibi kavramların (ve Çığlık’taki gibi, bunların tekabül ettiği deneyimlerin) postmodernin dünyasında artık yeri yoktur. Marilyn ya da Edie Sedgewick gibi büyük Warhol figürleri, 1960'ların sonlarındaki mahut tükenme ve kendini tahrip vakaları, o son derece egemen uyuşturucu ve şizofreni deneyimleri -artık bütün bunların ne Freud'un kendi dönemindeki isterik ve nevrotiklerle, ne de ileri modernizm dönemine egemen olan o klasikleşmiş radikal tecrit ve yalnızlik, anomi, kişisel isyan, Van Gogh tipi delilik deneyimleriyle pek bir ortak noktası kalmamıştır. Kültürel patoloji dinamiklerindeki bu kaymayı, öznenin yabancılaşmasının yerini öznenin parçalanmasına bırakması olarak ifade edebiliriz. Bu terimler ister istemez çağdaş teorinin gözde temalarından birini -bizzat ‘özne'nin ölümü, özerk burjuva monad veya ego veya bireyin sonu- ve bunun paralelinde, ister yeni bir ahlaki ideal, ister ampirik tanım olarak, eskiden bir merkezi bulunan özne ya da ruhun merkezini yitirmesinin vurgulanmasını çağrıştırıyorlar.
Sayfa 75 - Postmodernizm, Kıyı Yayınları, 2.Baskı, 1994. (Fredric Jameson - “Postmodernizm ya da Geç Kapitalizmin Kültürel Mantığı”Kitabı okudu
Reklam
Bir anne bilmez mi, meleği için aklı başından gideni?
Bir insanı suçlamak gerçekten çok kolay.. Hele hele konu bensem herşey söylenilebilir.. Hatta geçenlerde bir kişi şöyle bir şey dedi; Abi senin hakkında insanların bir yargıyla düşünmesinden rahatsız olmuyor musun? Kesinlikle hayır dedim..Çünkü ilk önce baktığım şey insanların aklı fikri zekâsı ve âhlaki değerleri.. Hakkımdaki bir meselenin aslına
Masonluk, Nostradamus, Kanlı Kontes...
(Kara Büyücü, İblis’in Peygamber'i Crowley'in ilhamları)_ _Abrahadabra; Ra-Horus’un Peygamberi. _Ölüm, köpekler içindir. _Düşkünleri ve mutsuzları ezin. Bu aptal insanların dertlerine azıcık bile endişelenme sakın. _Bir dilenci sefaletini asla gizleyemez. _Lütuf yok. Suçluluk yok. Tek kanun: İstediğini Yap. _Hayvan gibi olma,
_Oturarak başarıya ulaşan tek yaratık bir tavuktur. _Seksten daha ilginç bir şey keşfetmiş kişiye entelektüel denir. _Eğer doğru kullanırsan sözcükler X ışınları gibi her şeyi delip geçebilirler. _Dertlerini gözyaşlarında boğmak isteyenlere, dertlerin yüzme bildiğini söyle. _Dertten kim öImüş sanki bırak her şey dağınık kaIsın.
Diyalektik *
_Spinoza: Anlamak, sevmenin başlangıcıdır. _Leonardo da Vinci: Anlamadığın bir şeyi, ne sever ne de nefret edersin. _Marki de Sade: İnsanın anlamadığı ve bilmediği bir şeyden hoşlanmaması kadar doğal bir şey olamaz. _Gazali: Bir şeyi sevecek ya da düşman olacaksan, onu bilmen gerekir. _Freud: Sevmek için anlamaya gerek yok çünkü insan duygusal
Reklam
616 syf.
·
Puan vermedi
·
23 günde okudu
Genetik bilimin ahlaki labirentinde yolumuzu nasıl çizeceğiz?
Kraliyet Akademisi Bilim Kitabı Ödülü Gen, insanoğlunu inşa eden, onu tanımlayan kaynak kod. Sahip olduğumuz en insani şey. Ve onu anlamaktan ona yön verebilmeye geçtiğimiz bugünlerde, türümüzün belki de verip vereceği en büyük bilgelik sınavının konusu. Yazar kendi ailesindeki şizofreni geçmişinden yola çıkarak bizleri bilim tarihinin en güçlü ve en tehlikeli fikirlerden birinin doğuşu, gelişimi ve geleceği üstüne muazzam bir yolculuğa çıkarıyor.
Gen
GenSiddhartha Mukherjee · Domingo Yayınevi · 2019356 okunma
66 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.