Muhammet Vural'ın Gülbeyaz kitabı üzerine bir inceleme
'Hasretinden diye başlamış Ahmet Arif'; Ne güzel anlatmış sevdayı belki bu çağda kaybettigimiz ama eskilerin ise en iyi bildiği şeyi , eskiden güzeldi sevmek, özlemek, hasret çekmek kimbilir ? Sözlerin konuştuğu değil yüreklerin konuştuğu sevda nerede kaldi , sahi biz nerede kaybettik ? Hangi mısrada, hangi sözde, hangi çağda unuttuk sevdayı? Şimdi ise boşa geçen vakit misali sadece geçiyor ömrümüz...
Ahmet Arif ne güzel anlatmış...
Nerede bir can ölse, oralı olur yüreğim. Olmalı zaten. Olmazsa, insan olmaz yüreğim.
Osman Nihat Akın
Ahmet Rasim'in torunu Türk bestekâr Osman Nihat Akın....
İlk bestesi “Ne müşkülmüş seni sevmek, sana yâr olmak” güfteli Suzinâk makamındaki şarkısıdır. Kendisinin söylediğine göre dedesi bir gün yanına çağırarak bir şeyler okumasını söylemiş. Osman Nihat Akın bu eserini okuyunca, çok beğenen Ahmed Rasim Bey, kimin olduğunu sormuş. Kendi eseri olduğunu söylemeye cesaret edemeyerek Hacı Ârif Bey’in olduğunu söylemiş. Duygulanarak gözleri dolan Ahmed Rasim Bey;
“-Böyle bir eseri ancak o yapabilir” diye söylenmiş.
Şarkısının beğenildiğinden cesaret alınca dedesine gerçeği anlatmış...
Her eseriyle muhteşem bir bestekâr.
"Mizahi Hasbihal" adında bir kitabı varmış.
Zamanında çok aradım ama bulamadım.
Sadece okumak için değil böyle bir bestekârın kitabının kütüphanemde olması bile tarif edilemez bir mutluluk olurdu benim için.
Zamanınız olursa bestelerini dinlemenizi şiddetle tavsiye ederim.
Bu güzel, saygıdeğer insanı rahmetle, sevgiyle anıyorum... 🌹