Atsız'ın Kalem Kavgaları ve Kalem Kavgalarında Atsız Üslubu 1930'lardaki kalem kavgaları: Atsız, kalem kavgalarıyla da tanınmış bir isimdir. Onun deyişiyle "mürekkepli kalem tartışmaları” ilk yazı hayatından vefatına kadar sürer. Bu tabiri Atsız, 1956 yılında Ocak gazetesinde yazdığı "Bir Felsefe Öğretmeninin Yanlışları"
Atsız'ın Orhun'daki eleştirilerinden biri de Hasan Âli (Yücel)'nin Türk Edebiyatına Toplu Bir Bakış kitabı için yazılmıştır. "Alaylı Âlimler" başlıklı yazının girişinde dönemin genel eleştirisi bulunmaktadır. Atsız'ın, 1930'ların ilk yarısı için yaptığı bu genel eleştiri bence önemlidir. Bu sebeple ilk paragrafı
Reklam
Dalkavuklar Gecesi'nde de adı ters çevrilmiş (İduskam) olumsuz kahramanlardan biri olarak yer alan Sadri Maksudi hakkında Atsız'ın fikri sonradan değişmiştir. 30 Ağustos 1964'te Ankara Türkocağı'nda yapılan Türkçüler Derneği Kurultayı'nda saygı duruşunda bulunulan ölmüş "Türkçüler" arasında Sadri Maksudi de vardır (Ötüken 9, 12 Eylül 1964:9). Ve nihayet Atsız'ın "Profesör Caferoğlu Ahmet" başlıklı yazısındaki şu cümleler, bu konuda fikrinin değiştiğinin kesin delilidir: "Son kırk elli yılda, Türkiye'de yaşayıp da millî kültür ve sanat alanında seçkin yer tutanlar arasında Dış Türkler'in çokluğu dikkati çeken ve üzerinde durulması gereken bir konudur. Akçuraoğlu Yusuf, Ağaoğlu Ahmed, Ayaz İshakî, Zâkir Kadirî, Abdullah Battal Taymas, Sadri Maksudi, Reşit Rahmeti Arat, Akdes Nimet Kurat, Ahmet Temir, Zeki Velidi Togan, Abdülkadir İnan, Mehmet Sadık Aran ve diğerleri gibi Caferoğlu Ahmet de..." (Ötüken 134, Şubat 1975: 3).
Atsız gençliğinde Sadri Maksudi aleyhinde çok şiddetli yazılar yazmış, fakat Şubat 1975'te Ahmet Caferoğlu için yazdığı bir yazıda "son kırk elli yılda, Türkiye'de yaşayıp da millî kültür ve sanat alanlarında seçkin yer tutanlar arasında" Sadri Maksudi'yi de saymıştır.
Kampanya: Atsız Affedilmelidir! Atsız'ın hapse atılmasıyla ilgili ilk protesto bir Alman bilim adamından gelmiştir: Dr. Heinrich Georg Baum. 20 Kasım 1973'te Bon'daki Türkiye Büyükelçisi Vahit Halefoğlu'na yazdığı bir dilekçede olayı protesto ettiğini ifade ediyor, Cumhurbaşkanı'na da bir dilekçe yazdığını belirtiyor ve
Tanrıya şükür ki, yüzyıllık Rus istilâsı, Azeri Türkünü ne içten, ne de dıştan parçalamaya muvaffak olmuştur. Tam aksine, Rus mektepleri bile, Azerbaycanlının ruhunda besili bir milliyetçilik fikrini geliştirmiş, kızgınlaştırmış, istiklâl kalıbına döküvermiştir.
Reklam
108 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.