Ahmet Güner Sayar, 1968'de hocası Süheyl Ünver'le tanışır ve bu tanışmanın ardından kalbi bağlılıkları 1985'e kadar devam eder. Zaman içinde ise çok kıymetli dostlukları olur. Öyle ki Ahmet Bey, vakit buldukça hocasının sohbetlerine katılarak notlar kaydeder. Kitapta ise bu notları, hatıraları okuruz. Özellikle Süheyl Bey'in
480 syf.
·
Not rated
Sabri Ülgener, nam-ı diğer Türk Weber. İstanbul Üniversitesi İktisat Fakültesi’nin önemli isimlerinin başında gelir Ülgener. Çünkü Ülgener çağdaşlarının veya seleflerinin yaptığı gibi tercüme ile yetinmemiş tezleriyle birlikte senteze gitmiş bir isimdir.
1933 yılında Almanya’dan ülkemize sığınan birçok Alman profesör ülkemiz üniversite hayatının
#kitapyorumu
Süveydâ daha bebekken çöpün yanına bırakılmıştır. Kitapçılık yapan Ahmet bey bulur ve eve getirir. Karısı Güner hanım da bebeği görünce heyecanlanır. Çengelli iğne ile kundağa iliştirilmiş bir kolye ucunda Süveydâ yazdığını görürler ve adını öğrenmiş olurlar. Önce bu bebeğe bakmak isterler fakat maddi durumları yüzünden vazgeçerler ve Süveydâ'yı karakola götürürler. Yurda yerleştirilen Süveydâ artık ailesinden uzakta bir hayatı yaşamak zorunda kalmıştır. Zehra anne dediği yurt görevlisini annesi yerine koymuş ve onu çok sevmiştir. Genç kız olduğunda yurttan ayrılıp, kendinde başka bir yurtta çalışmak istemiştir. Çalıştığı görev yerine gittiğinde Tuğrul ile karşılır. Hayatının aşkı.
Süveydâ daha neler yaşadı okuyup öğrenmeniz gerekiyor, spoiler olur bundan sonrası o yüzden susuyorum.
Kısa ve hüzünlü bir roman okudum. Yazarın kalemi daim olsun diyorum ve kendisine çok teşekkür ediyorum . Farklı bir hikâyesi olan bu kitabı okumanızı tavsiye ediyorum.
Rica ediyorum bu tür kitapları herkes okusun! Ancak sırf eleştirmek için okuyanlar okumasın! Cahil kalmakta ısrar edenlerin böyle kıymetli eserleri okumasını istemiyorum. Kitap için yazılan ilk inceleme olduğu için bu kez incelemeyi daha doğrusu kitap için verdiğim bilgiyi biraz uzatacağım ancak umuyorum ki benden sonra mutlaka kitabı okuyup güzel incelemelerini bırakacak benden daha derin insanlar vardır. Mutlaka onlarında incelemelerine gözatınız...
Bende bulunan kitap baskısı Kavram yayınları 1991. Kitap bana yine bir akademisyen olan Rahmetli Güner Göymen tarafından hasta yatağında hediye edilmişti. Kitabı üniversite mezuniyetim nedeni ve Arkeoloji alanındaki bitirme tezim nedeni ile o yıllarda yarım bırakmıştım ancak bu sefer dinç bir kafa ile tekrar okudum. Öncelikle kitap felsefe tarzında ve kitabın tamamı ahlâk felsefesi üzerine diyebilirim. İçindekiler kısmından şöyle örnekler vereyim ki onu gerçekten okumak isteyen okuyucuya ulaşsın kitap
* Yeni Bir Ahlâk Sisteminin Kurulmadı Lüzumu
*Yeni Ahlâkın Beliren Temelleri
*Tabiatta Ahlâk Esasları
*İptidai Kavimlerde Ahlâk Telakkileri
*Ahlâkın İnkışafı
*Hristiyanlık, Orta Çağlar, İntibah Devri
*17._18. Asırda Yeni Ahlaka Ait Fikirlerin Açıklanması
*19. Yüzyılda Ahlâk Hakkındaki Telakkilerin Açılması
*19. Yüzyılda Ahlâk Hakkındaki Telakkilerin Açılması (devamı)
Egerki kaldıramayacağınız bir kitap ise lütfen sırf eleştirmek için okumayın. Bence muhteşem bir kaynak..
128 syf.
·
Not rated
İlk bakışta aşka dair bir kitap olarak görünse de öyle değil. Askeriyede görev yapan Ahmet, arkadaşı Kürşat’ı görev yerine bir konuda yardımcı olması ve araştırma yapması adına çağırır. Konu ise; bir erkek çocuğuna köyde hatta köyün camisinde yapılan cinsel istismardır. Onlarca kişinin tacizine (bir imamın bile) uğrayan küçücük bir erkek çocuğudur Sencer. Köyde muhtarın da dahil olduğu bu olayı reddeden, çocuğun deli olduğuna dair laflar çıkaran, inanmayan, umursamayan insanlar vardır. Herkes gerçeği bildiği halde susar. Pedagog Kürşat gelmesine rağmen onu da bu işten vazgeçirmeye çalışırlar ama ne Ahmet ne de Kürşat bu işin peşini bırakmaz. Bu yüreği güzel evlat Sencer’in annesi ve üvey babası da ortaya çıkan olayları reddeder ve üzerine düşmez. Bu durum karşısında Kürşat çok öfkelenir ve Sencer’i evlatlık almak ister.
Kitabın bazı kısımlarında Kürşat ile sevgilisi Umay arasındaki yazışmalara ve birbirlerine sarfettiği güzel sözlere de şahit oluyoruz.
Ne yazık ki günümüzde bu tür olaylar hâlâ yaşanıyor. Sözde müslüman bir ülkede bunların hâlâ yaşanılıyor ve yaşıyor olması da ayrı bir acı.
Türkiye'nin en güzel dergisi Çünkü ATLAS, Türkiye'nin ilk ve gerçek gezi dergisi oldu. ATLAS, yolculuk etmeyi, doğayla ya da başka kentlerle içiçe yaşamayı sevenlerin ellerinden düşürmeyecekleri bir dergi. Insan yapısının ayrılmaz parçası olan keşfetme duygusuna sahip herkes ATLAS'ı okuyacak. ATLAS'la göz kamaştıran coğrafyalar gezilecek, hafta
