Akış
Ara
Keşfet
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Alışveriş
Keşfet
Kitaplar
Yazarlar
Okurlar
Kitap Türleri
Dergiler
Çevirmenler
İncelemeler
Alıntılar
İletiler
1000Kitap Android UygulamasıÜCRETSİZ – Google Play'den indirin
1000Kitap iOS UygulamasıÜCRETSİZ – App Store'dan alın
ŞartlarGizlilikTopluluk KurallarıHakkımızdaReklam VerinİletişimKütüphanecilerDizinlerÇerez Politikası
©2024 · 1000Kitap Web Uygulaması · 2.38.2
128 syf.
·
Puan vermedi
İlk bakışta aşka dair bir kitap olarak görünse de öyle değil. Askeriyede görev yapan Ahmet, arkadaşı Kürşat’ı görev yerine bir konuda yardımcı olması ve araştırma yapması adına çağırır. Konu ise; bir erkek çocuğuna köyde hatta köyün camisinde yapılan cinsel istismardır. Onlarca kişinin tacizine (bir imamın bile) uğrayan küçücük bir erkek çocuğudur Sencer. Köyde muhtarın da dahil olduğu bu olayı reddeden, çocuğun deli olduğuna dair laflar çıkaran, inanmayan, umursamayan insanlar vardır. Herkes gerçeği bildiği halde susar. Pedagog Kürşat gelmesine rağmen onu da bu işten vazgeçirmeye çalışırlar ama ne Ahmet ne de Kürşat bu işin peşini bırakmaz. Bu yüreği güzel evlat Sencer’in annesi ve üvey babası da ortaya çıkan olayları reddeder ve üzerine düşmez. Bu durum karşısında Kürşat çok öfkelenir ve Sencer’i evlatlık almak ister.
Kitabın bazı kısımlarında Kürşat ile sevgilisi Umay arasındaki yazışmalara ve birbirlerine sarfettiği güzel sözlere de şahit oluyoruz.
Ne yazık ki günümüzde bu tür olaylar hâlâ yaşanıyor. Sözde müslüman bir ülkede bunların hâlâ yaşanılıyor ve yaşıyor olması da ayrı bir acı.
Ahmet Güner Sayar, 1968'de hocası Süheyl Ünver'le tanışır ve bu tanışmanın ardından kalbi bağlılıkları 1985'e kadar devam eder. Zaman içinde ise çok kıymetli dostlukları olur. Öyle ki Ahmet Bey, vakit buldukça hocasının sohbetlerine katılarak notlar kaydeder. Kitapta ise bu notları, hatıraları okuruz. Özellikle Süheyl Bey'in
Merhaba dostlar. Güzel bir Pazar gününde hepimize selamlar. Bugünün benim için ayrı bir önemi var ona da değineceğim sonlara doğru. Kitabımızda bizlere ne aktarılıyor? Bu sorunun cevabıyla ilerleyelim. 2 farklı konu görüyoruz temelde. Bunu Çerkes Ethem’in kaleme aldığı ANILARIM kitabında da göreceksiniz, eğer okursanız o kitabı da formatımıza
Bir akşam çöp kutusunda bulunmuştu Süveyda, kundağının içinde. İsminin yazıldığı bir kolye ucu çengelli iğneyle kundağının içine iliştirilmişti.
Kim neden bırakmıştı çöp kutusuna onu?
Ahmet Bey ve eşi Güner Hanım karokola teslim etmişlerdi onu. Başka bir şehirde Çocuk Esirgeme Kurumu’nda büyüdü Süveyda.
Üniversiteyi
Ana babalar duruyor da,
O hocaları kaybettik:
"Anne-baba çocuğu gökten yere indirir,
Hocalar ise yerden göğe çıkarır."
Ahmet Güner Sayar, A. Süheyl Ünver'le Sohbetler, s. 172
#kitapyorumu
Süveydâ daha bebekken çöpün yanına bırakılmıştır. Kitapçılık yapan Ahmet bey bulur ve eve getirir. Karısı Güner hanım da bebeği görünce heyecanlanır. Çengelli iğne ile kundağa iliştirilmiş bir kolye ucunda Süveydâ yazdığını görürler ve adını öğrenmiş olurlar. Önce bu bebeğe bakmak isterler fakat maddi durumları yüzünden vazgeçerler ve Süveydâ'yı karakola götürürler. Yurda yerleştirilen Süveydâ artık ailesinden uzakta bir hayatı yaşamak zorunda kalmıştır. Zehra anne dediği yurt görevlisini annesi yerine koymuş ve onu çok sevmiştir. Genç kız olduğunda yurttan ayrılıp, kendinde başka bir yurtta çalışmak istemiştir. Çalıştığı görev yerine gittiğinde Tuğrul ile karşılır. Hayatının aşkı.
Süveydâ daha neler yaşadı okuyup öğrenmeniz gerekiyor, spoiler olur bundan sonrası o yüzden susuyorum.
Kısa ve hüzünlü bir roman okudum. Yazarın kalemi daim olsun diyorum ve kendisine çok teşekkür ediyorum . Farklı bir hikâyesi olan bu kitabı okumanızı tavsiye ediyorum.