Cahilsin okur öğrenirsin. Gerisin ilerlersin. Adam yok yetiştirirsin. Her şeyin bir çaresi vardır. Fakat insan bozuldu mu, bunun çaresi yoktur.
Ahmet Hamdi Tanpınar, Mahur Beste
Fazla teferruata girmeden şurasını da işaret edeyim ki,saat kadar derin şekilde olmasa bile bu benimseme ve uyma keyfiyeti bütün eşyamızda vardır. Eski şapkalarımız,ayakkabılarımız,elbiselerimiz ne gün geçtikçe bizden bir parça olmazlar mı?Onları bu sık sık değiştirmek isteyişimiz de bu yüzden değil midir? Yeni bir elbise giyen adam az çok benliğinin dışına çıkmışa benzer:
Kendinden uzaklaşmak, ona bir değişikliğin. arasından bakmak ihtiyacı, yahut "Ben artık bir başkasıyım!" diyebilmek saadeti.
Her dakikam yeni bir zilletti.Her saat talihsizliğim başka bir çehresiyle karşıma çıkıyordu. Halbuki bütün bunlara hiçbir sebep yoktu.Hiçbiri bilerek yaptığım bir hata yüzünden değildi.Hepsi kendi kendine gelmişti.
Bak doktor, dedim.Benim hiçbir şeyim yok.Sadece talihsizim.Başıma durmadan münasebetsiz işler gelir.Bu talihsizlik daha beni nereye kadar götürecek,bilmiyorum.
Zaten bakmasını bilen göz için karanlık, karanlık değildir. O ışığın cevheridir. Şâir, beyhûde yere:
Neler gördü bu şeb bîdâr olanlar!
diye haykırmıyor.
Ne içindeyim zamanın,
Ne de büsbütün dışında;
Yekpare, geniş bir anın
Parçalanmaz akışında.
Bir garip rüya rengiyle
Uyuşmuş gibi her şekil,
Rüzgârda uçan tüy bile
Benim kadar hafif değil.
Başım sükûtu öğüten
Uçsuz bucaksız değirmen,
İçim muradına ermiş
Abasız, postsuz bir derviş.
Kökü bende bir sarmaşık
Olmuş dünya sezmekteyim,
Mavi, masmavi bir ışık
Ortasında yüzmekteyim.
Ahmet Hamdi Tanpınar
Fakat neyi aldatabilirdim, kime anlatabilirdim? İnsan neyi anlatabilir? İnsan insana, insanlara hangi derdini anlatabilir? Yıldızlar birbiriyle konuşabilir, insan insanla konuşamaz.
Zannetme ki, sana kabuğunu kır, diye cevap verecegim... O zaman dağılırsın! Sakın kabuğunu kırma; genislet... ve kendine mal et, kanınla işle ve canlandır. Kabuğun kendi derin olsun...