Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
O küçük tasaların, hesapların, hemen arkasında, omuz başında karanlıkta pusu kurmuş küçük düşmanlar gibi beklediklerini biliyordu. Çirkin, alaycı, zalim kalabalıkları, nefeslerini teninde duyacak kadar ona yakındı. İnsan ömrünun hikâyesi bir bakıma, Güliver Cüceler Memleketinde gibi bir şeydi; siz farkına varmadan birtakım küçük, nisbetsiz, mânasız, parmak kadar mahluklar dört tarafınızı alıyorlar, bir nevi örümcekler gibi kirli salyalarıyla etrafınızda birtakım ağlar örüyorlar, sizi sarıp sarmalıyorlar, kendi kendinizin mumyası yapıyorlardı. Bununla da kalmıyorlardı, etrafımızla aramızda her tesadüf ettikleri şeye kendi bulanık, sıkıcı rengini veren bir perde geriyorlar, bizi onun arasından güneşi görmeğe zorluyorlardı. "Faust'un ölümü..." Bu bilgi devini, bu doymaz iştihayı yere vurmak için şeytan ne çarelere başvurmamıştı. Fakat o her tecrübeden muzaffer çıkmış, her felâketin üstünde kalmıştı. Nihayet kapı aralığından giren endişe gözlerini kör eder, ondan sonra kaderin çukuruna düşer. Vâkıa bu bir ölümün hikâyesiydi; fakat hakikatte asıl hayatımızı anlatır. Hakikatte ömrümüz bu cinsten bir yığın ölümlerle dolu idi. Ölmüş saatlerimiz, günlerimiz, senelerimiz olduğunu, yıllarca farkına varmadan bir hiçin sarraflığını yaptığımızı, yaşamadan yaşadığımızı kim inkâr edebilirdi. "Hatta õyleleri var ki bir kere olsun ruhlarının gerçeğine doğmadan ölürler..."
Sayfa 308 - DergâhKitabı okudu
Hakikatte ömrümüz bu cinsten bir yığın ölümlerle dolu idi. Ölmüş saatlerimiz, günlerimiz, senelerimiz olduğunu, yıllarca farkına varmadan bir hiçin sarraflığını yaptığımızı, yaşamadan yaşadığımızı kim inkâr edebilirdi. "Hatta öyleleri var ki bir kere olsun ruhlarının gerçeğine doğmadan ölürler..."
Reklam
“Şimdi iyice anlıyorum ki demin etrafımda dolaşan ve uçuşlarının fantazisine hayran olduğum güvercinler aslında bu şeffaf âleme ait, ondan bizim dünyamıza açılmış rüyalardan başka bir şey değildir. Bu âlemde her şey var. Geçmiş günlerimiz, hasretlerimiz, ıstıraplarımız, sevinçlerimiz, ümitlerimiz, hepsi orada kendi hususiyetlerini yapan renklerle mevcut.”
Hakikatte ömrümüz bu cinsten bir yığın ölümlerle dolu idi. Ölmüş saatlerimiz, günlerimiz, senelerimiz olduğunu, yıllarca farkına varmadan bir hiçin sarraflığını yaptığımızı, yaşa­madan yaşadığımızı kim inkar edebilirdi. "Hatta öyleleri var ki bir kere olsun ruhlarının gerçeğine doğmadan ölürler..."
Ölmüş saatlerimiz, günlerimiz, senelerimiz olduğunu, yıllarca farkına varmadan bir hiçin sarraflığını yaptığımızı, yaşamadan yaşadığımızı kim inkar edebilirdi. "Hatta öyleleri var ki bir kere olsun ruhlarının gerçeğine doğmadan ölürler..."
Sayfa 308Kitabı okudu
GÜNLERİMİZ
İçlenme, beyhudedir, maziyi sakın anma! O vefasız yavruya benzer ki günlerimiz. Kendini yuvasından bırakır bir akşama Benzeyen göle, sessiz... Ruhundaki susuzluk engin mesafelere Duyurmadan ne anne ne bir yuva hasreti, Narin kanatlarıyla uçar orman, dağ, dere Ve bir gün bir çukurda bulunur iskeleti. Ahmet Hamdi Tanpınar
Reklam
Ölmüş saatlerimiz, günlerimiz, senelerimizin olduğunu, yıllarca farkına varmadan bir hiçin sarraflığını yaptığımızı, yaşamadan yaşadığımızı kim inkar edebilirdi. "Hatta öyleleri var ki bir kere olsun ruhlarının gerçeğine doğmadan ölürler..."
Sayfa 308Kitabı okudu
Hakikatte ömrümüz bu cinsten bir yığın ölümlerle dolu idi. Ölmüş saatlerimiz, günlerimiz, senelerimiz olduğunu, yıllarca farkına varmadan bir hiçin sarraflığını yaptığımızı, yaşamadan yaşadığımızı kim inkâr edebilirdi. Hatta öyleleri var ki bir kere olsun ruhlarının gerçeğine doğmadan ölürler...
Sayfa 308Kitabı okudu
Şimdi iyice anlıyorum ki demin etrafımda dolaşan ve uçuşlarının fantazisine hayran olduğum güvercinler aslında bu şeffaf âleme ait, ondan bizim dünyamıza açılmış rüyalardan başka bir şey değildir. Bu âlemde her şey var. Geçmiş günlerimiz, hasretlerimiz, ıstıraplarımız, sevinçlerimiz, ümitlerimiz, hepsi orada kendi hususiyetlerini yapan renklerle mevcut.
Geçmiş günlerimiz gerçekten sararmış takvim yapraklarına benzer mi?
Reklam
Güzel yaşlardı
İçlenme, beyhudedir, maziyi sakın anma! O vefasız yavruya benzer ki günlerimiz. Kendini yuvasından bırakır bir akşama Benzeyen göle, sessiz... Ruhundaki susuzluk engin mesafelere. Duyurmadan ne anne ne bir yuva hasreti, Narin kanatlarıyla uçar orman, dağ, dere. Ve bir gün bir çukurda bulunur iskeleti. Ahmet Hamdi Tanpınar
"Bu âlemde her şey var. Geçmiş günlerimiz, hasretlerimiz, ıstıraplarımız, sevinçlerimiz, ümitlerimiz, hepsi orada kendi hususiyetlerini yapan renklerle mevcut."
Sayfa 115Kitabı okudu
“Hakikatte ömrümüz..bir yığın ölümlerle dolu idi. Ölmüş saatlerimiz, günlerimiz, senelerimiz olduğunu, yıllarca farkına varmadan bir hiçin sarraflığını yaptığımızı, yaşamadan yaşadığımızı kim inkar edebilirdi. Hatta öyleleri var ki bir kere olsun ruhlarının gerçeğine doğmadan ölürler..”
196 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.