Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur
Zannetme ki güldür, ne de lale, Âteş doludur, tutma yanarsın, Karşında şu gülgûn piyale…İçmişti Fuzûlî bu alevden, Düşmüştü bu iksîr ile mecnûn Şi’rin sana anlattığı hâle…Yanmakta bu sâgardan içenler, Doldurmuş onunçün şeb-i aşkı, Baştan başa efgân ile nâle…Âteş doludur, tutma yanarsın, Karşında şu gülgûn piyale…
Ahmet Haşim – Merdiven Şiiri
Ağır ağır çıkacaksın bu merdivenden, Eteklerinde güneş rengi bir yığın yaprak Ve bir zaman bakacaksın semaya ağlayarak… Sular sarardı… Yüzün perde perde solmakta, Kızıl havaları seyret ki akşam olmakta… Eğilmiş arza, kanar, muttasıl kanar güller, Durur alev gibi dallarda kanlı bülbüller, Sular mı yandı? Neden tunca benziyor mermer? Bu bir lisan-ı hafidir ki ruha dolmakta, Kızıl havaları seyret ki akşam olmakta… Ahmet Haşim (1887, Bağdat – 4 Haziran 1933, Kadıköy)
Reklam
Dünya basınına göz atılınca hükmedilir ki, zamanımızda mide ve bağırsak beyinden çok daha şerefli bir organ payesini bulmuştur.
Sayfa 22 - CanKitabı okuyor
"Ardıma dönüp bakıyorum da, dallarımı kıran rüzgârları bile affetmişim ama bir kendime uzanamamış elim.." Ahmet Haşim
Şairimizin bu dizesinde ne anlatmak istediğini bir zaman düşünmüştüm. "Sular mı yandı? Neden tunca benziyor mermer?"(Ahmet Haşim/Merdiven) Bir tecahül-i arif sanatıymış meğer. Akşam güneşinin yansımasını anlatıyormuş. Neden böyle oldu diye sormalarımız yok mu işte onlar da bir tecahül-i ariften ibaret.
"Büyük bir üstadın dediği gibi, yarının insanları fikrin, fel­sefenin, mantık ve belagatin nesirle daha iyi ifade edildiğini anlayacaklar ve müziğin kardeşi olan şiiri, havanın değişen renklerini ve ruhun firari titreyişlerini tespite ayıracaklardır."
Sayfa 42
Reklam
Bu bir cellat oyunudur. Kestiğiniz hayvanların akan kanları karşısında kalbiniz hiçbir acı duymuyor mu? - Hayır! Hissiz bir medeniyet terbiyesiyle karşı karşıyaydım. Göz­lerimi korkuyla kapadım.
Sayfa 84
Arkaya baka baka, yere yuvarlanmaksızın, istenilen yönde kaç adım gidilebilir?
Sayfa 71
İttihat ve Terakki yalnız siyasi bir partinin adı değildi, ya­rım yamalak tarihi bilgilerin ve ham bir zevkin kaynakların­ dan akıp gelen bilimsel ve estetik bir akımın da ismiydi. Bir taraftan sözde inkılapçı ve yenilikçi olan İttihat ve Terakki edebiyatı, diğer taraftan ruh ve manada garip bir geçmişe ta­pınmayla sakattı. Bu edebiyat "şimdi"den nefret edip geçmişe hayran olur, şehirden korkup köye doğru kaçardı.
Sayfa 69
Serveti bu gibi alçak ellere bu kadar kolayca boyun eğmiş görenler cüzzamlı olmaktan, sakat olmaktan utanır gibi fakir olmaktan da utanmaya başladılar. İşte bu suretle parasız görünmek utancı, dünya sahasında namus utancını mağlup etti. -Namusumdan utanmaya başlıyorum.
Sayfa 66
Reklam
Ne sen, Ne ben, Ne de hüsnünde toplanan bu mesâ, Ne de âlâm-i fikre bir mersâ,
Sayfa 78 - Karbon KitaplarKitabı okudu
… Suyu yâkuta döndüren bu hazân, Bizi gark eyliyor düşüncelere…
Sayfa 126 - Karbon KitaplarKitabı okudu
Rakipsiz bir mücadelede zeka­nın yapacak bir işi olmadığı için talih kendini teslim ederken akıllıları budalalardan ayırmadı.
Sayfa 66
Muhakkak keskin şarap, eskisi gibi artık üzümden değil, banknottan çekiliyor.
Sayfa 66
Fikirlerine emin mahfazalar bulama­yan bir medeniyetin düşünme kabiliyetini kaybetmekte ge­cikmeyeceğinden hiç şüphe etmemelidir.
Sayfa 64
1.500 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.