Paris herkesin gönlünde taht kurmuş bir şehirdir; fakat Hâşim Paris'i, "fahişelerin" ve "derin bir hüznün" kol gezdiği bi yer olarak tasvir etmekten çekinmez. Frankfurt'u gördükten sonra Hâşim'in Avrupa şehirleri hakkındaki kanaati kesinlik kazanır: "Hayatında büyük bir Avrupa şehri gören bir adam, kendini, sonradan göreceği bütün büyük Avrupa şehirlerini evvelden görmüş sayabilir: Bu şehirler o kadar birbirinin eşidir." Hâşim'in ironik üslûbu, bu hükmün bir hayranlık mı, yoksa istihza ifadesi mi olduğunu kolayca ele vermez. Fakat yazarımız bir konuda kesin konuşur: "Almanya pembe ve büyük bir elmadır. Fakat içi kurtludur."