Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
"Düşlerim tutsak Yüreğim sürgün İçimde bir çocuk tedirgin..." Ahmet Kaya`🍁
208 syf.
10/10 puan verdi
·
25 saatte okudu
Daha başta “Dokuz sekizlik sevdaların sahibi ben; isimleri Meriç ve Tuna olan deniz gözlü çocukların diyarından, kömür gözlü Dicle ve Fırat’ların memleketine gidiyorum...” demiş yazar. Anlamışsınızdır bu harika cümlenin meramını. Edebiyat, özellikle de gezi yazılarında uzun uzun tasvir yapmayı bırakalı çok oldu. Kelimelerden alınmış görev,
Seyyare
SeyyareBelma Balcı · Cinius Yayınları · 20165 okunma
Reklam
"Fırtınadan arta kalmış bir teknede Tevekkül içinde, görkemli sakalı Ve iğreti parkasıyla gizlediği macerasıyla Bir acayip adam yaşardı akşamları susardı Ben konuşsam kızardı bir sürgün kasabasıydı Bir eski zamandı, Haziran'dı Çocuktum, evden kaçmıştım Gelip ona sığınmıştım Küçücük bir koydu, sığdı Burayı keşfeden belki oydu Uzaktan
Müzik: Ahmet Kaya
... Geceler mi sen, ben mi yorgunum? Mermiler mi sen, ben mi yangınım? Düşlerim tutsak Yüreğim sürgün İçimde bir çocuk Tedirgin... youtu.be/3PTW-oAYIC4 🖤
Ahmet Kaya
Gece yarısı vardiyada işçiler tedirgin, üşümekte İşten değil, güçten değil içten üşümekte Zaman geçmekte, zaman gecikmekte, zaman üşümekte
Ahmet Kaya
İçimde Bir Çocuk Tedirgin...
Reklam
Ahmet Kaya
Geceler Mi Sen Ben Mi Yorgunum Mermiler Mi Sen Ben Mi Yorgunum Düşlerim Tutsak Yüreğim Sürgün İçimde Bir Çocuk Tedirgin
Yeni Diyalektik
_Tanrı, ilk ateisttir. Ateistler _Tanrı, ilk masondur. Masonlar _Orospu çocuğu. Marques de Sade _Herkesin tanrısı kendine benzer. Yamyamların tanrısı bir yamyam; savaşçıların tanrısı bir savaşçı; hırsızların tanrısı hırsız; aşıklarınki de aşk tanrısı olacaktır. Ralph Emerson _Trakyalılara göre tanrı, sarışın ve mavi gözlüdür. Öküzlerin elleri
Bana tuhaf gelen ve tedirgin eden şey ameliyat değil Sema. Bu kadar hayat deneyimi, bilgi, birikim, okuma yazmayla geçen yıllara rağmen ölüm kavramını bir kez dahi kendim için düşünmemiştim. Ölüm yaşam kadar eski bir kavramken, yaşam kadar doğal ve kaçınılmazken, yaşamı hep kendimize, ölümü başkalarına yakın görürüz. Nedense ölüm hep dışımızda, bizden uzak ve yabancıdır. "Ölen" hep başkasıdır, bizzat kendimiz ölmeyiz. Zaten öldüğümüzde de artık o biz değiliz. O yüzden sanırım ölüme hazırlanma, kendi ölümünü normalleştirme gibi bir şey pek mümkün olmuyor. İstisnaları var elbette, tarihte bile isteye ölüme gidenlerin sayısı az değil, ama dikkat ettiysen onlara da "öldü" denmiyor "ölümsüzleşti" deniyor. Demem o ki ölüm bizim gibi faniler için kaçınılmaz sonken bile asla ona yaklaşmak istemiyoruz. Oysa ölümden uzaklaşmak için harcadığımız her saniye bizi ölüme biraz daha yaklaştırmış oluyor. Velhasıl ölmek garip şey. Bak aklıma Nevzat Çelik'in Şafak Türküsü geldi. Ahmet Kaya söylemişti yıllar önce: Toprak olmak ne garip şey anne Ölmek ne garip şey anne Uçurumlar ki sende büyür Dağdır ki sende göçer Ben yaprak derim çiçek derim Çam diplerine açmış kanatlarını kozalak derim Gül yanaklı çocuğa benzer Yine de Oğlunu yitirmek kim bilir Ne garip şey anne
Sayfa 124Kitabı okudu
Ahmet Kaya
Düşlerim tutsak Yüreğim sürgün İçimde bir çocuk Tedirgin
63 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.