Zottirik şeyler dinliyoruz sanıyorsunuz ama , dönüp dönüp elimizinde gönlümüzün de gittikleri ..
Ozan Manas
*Gökçe Kız
*Bir Ülkü Uğruna
Ali Kınık
*Tanrı’nın Ordusu
Alperen Kekilli
*Müptelayım
Ahmet Şafak
*Reislerde Sever
İçerisinde Ahmet Kaya'nın şarkısı olarak bilinen ve kitaba adını da veren Şafak Türküsü'nün de bulunduğu Nevzat Çelik'in şiir kitabı. Ahmet Kaya'nın zaten birçok şarkısı bu tür şairlerin şiirlerinden oluşur. Nevzat Çelik'in bunu 12 eylülde hapiste idamı beklerken yazmış ama idam edilmemiş. Hala yaşıyor yani.
Şafak Türküsü şiirinin orijinalinin şarkıdakinden daha uzun olduğunu görürsünüz okursanız.
Ayrıca bir baskısında Can Yücel'in de kısa bir önsözü var.
Bunu yapmaya er geç mecburuz. Her tarihin zaruretlerinden biri de budur. Mademki şiirimizde Nef’î’nin müzikal muhayyilesi bir şafak gibi infilak etti, Nedim'in neşesi bir mevsim gibi güldü ve Nâilî'nin ağırbaşlı melankolisi hâlâ bile ruhun hâllerini bazı tabiat unsurlarının vakur edasıyla söylüyor, bundan sonra yetişecek şairlerimiz bu güzellikleri göz önünde tutmaya, onları kendilerine ilave etmeye, ilhamlarının yıldızlı boşluğuna bu trapezlerden sıçramaya mecburdurlar.
Ve mademki mimarimizde şeklin, adedin ve nispetin en asil terkiplerinden birine eriştik. Mimarlarımız da bu kemalden yürümek zaruretindedirler. Mademki musikide bir Itri'yi, bir Dede Efendi'yi yetiştirdik, ledünnî hakikatlerin kapılarını bir kere daha zorlamış olduk demektir. Devam etmeye mecburuz.
Ruhun içten aydınlık gecesine onların peşinden
inmek. Ve orada ölümü yenmek bizim için bir mukadderdir.
Dilim seni söylesin, kalbim hep seni ansın.
Sevginle çarpmayan kalp göğsümde bulunmasın.
Misk kokan toprağına yüzlerimi sürmeden
İsyan ile çürüyen gözlerim kapanmasın.