Nuri Efendi belki saat tamirinden ziyade saatlerin ayarında titizdi. Ayarsız saat bu halim selim adamı âdeta çileden çıkarırdı. Meşrutiyet’ten sonra bilhassa şehir saatleri çoğalınca “ayarsız saat göreceğim” korkusu ile muvakkithaneden çıkmaz olmuştu. Ona göre işlemeyen, kırılmış, bozulmuş bir saat hastalanmış bir insana benzerdi.
Güleç yüzüyle çıkar koğuştan Binbaşı Ömer Halis. İnce yapılı, orta boylu, kara yağız bir Anadolu delikanlısıdır. Irice burnu ve açık kulakları muzip bir ifade de katmaktadır bu ciddi adama. Ama gösterişten uzak sıradanlığında kadim destanlarda anlatılan kahramanların görkemi gizlidir adeta. Farkında olmadan hayranlıkla bakakalmıştır arkasından Ahmet Muhtar. O anda olması gereken yerde olduğundan şüphe etmeyen, tereddütsüz, kendinden ve davasından emin gencecik bir adam.
"Hiçbir şey bitmiyor Selim, hiçbir şey. Her şey birbirine karışıyor, kenetleniyor. Dipte olanı birdenbire en üstte görüyorsun. Hepsi suyun yüzüne çıkmak için vaktini bekliyor."
Aydaki Kadın, Ahmet Hamdi Tanpınar
"Hiçbir şey bitmiyor Selim, hiçbir şey. Her şey birbirine karışıyor, kenetleniyor. Dipte olanı birdenbire en üstte görüyorsun. Hepsi suyun yüzüne çıkmak için vaktini bekliyor."
Aydaki Kadın, Ahmet Hamdi Tanpınar