Galiba ben bu çağa ait biri değilim Nevzat Komiserim.
azaptan başka bir şey içinde değilim, bu benim kendi azabım, sadece bana ait bir azap, doğası benim doğam, insanın acıya yatkınlığından uzak, ondan çıkıp yaşlanmış, insani olandan, insan için mümkün olan her şeyden çıkıp yaşlanmış. Son zamanlarda benim için her şeyin çok belirgin bir biçimde aralıksız bir acıya dönüştüğü,
Sayfa 106
Reklam
Size ait değilim artık, içinizden biri değilim. Ama yükseklerde ama diplerde dışınızda bir yerdeyim.
"Endişeler bir tane değil ki Ma. İnsan baştan aşağı endişe yumağı, öyle çok konu var ki..." "Hayır, yanılıyorsun. Hepi topu sadece iki endise var." "İki mi?" diye hayretle soruyorum. "Tabii ki. Bak, insanın her endişesi şu iki seçenekten biri: Ya istediğim olmazsa? Ya istemediğim olursa? Her endişene bak, bu
"Bulutlar esniyor. Gün yine dönüyor. Su ve zaman tereddütle akıyor. Kaybolan şeylerin sessizliği kulaklarımda. Hiçbir yere ait değilim, kendime bile... Buz gibi vücudum. Isınmalıyım. Ana karnına, kainatın en huzurlu köyüne dönebilsem..."
Sayfa 277Kitabı okudu
Benim Arapça, Türkçe, Kastilya dili, Berberi dili, İbranice, Latince, sokak İtalyancası konuştuğumu duyacaksın; çünkü bütün diller ve bütün dualar benim dillerim, benim dualarım. Fakat ben hiçbirine ait değilim. Ben yalnızca Tanrı’ya ve dünyaya aidim; ve yakında bir gün yine onlara döneceğim.
Reklam
Olduğum yerde olmak istemiyorum ama olduğum yerden çıkıp gidemiyorum da. Şu an yaşadığım her şey o günlerin aynısı. Evde olmak istemiyorum, ama her akşam eve dönüyorum. İşte olmak istemiyorum ama her gün işe gidiyorum. Bir şey beni hep dışarıya çekiyor. Hiçbir yere ait hissedemiyorum kendimi. Hiçbir eve, hiçbir aileye, hiçbir topluluğa. Hiç arkadaş grubum olmadı benim mesela. Bir futbol takımı tutmadım. Bir siyasi partiyi desteklemedim. Bir derneğin, bir hayır kurumunun üyesi değilim. Bir memleketim yok, oralı hissetmiyorum. Apartman toplantılarına bile gitmedim, o apartman beni ilgilendirmiyor, oraya ait değilim. Sadece orda oturuyorum. Ve ben bu hali armut ağacının tepesinden beri üstümde taşıyorum.
Sayfa 120Kitabı okudu
Sizden farklıyım, ama yabancı değilim. Sırlarınızı satmam ,size kelebek atmam, fakat bana ait olanı ve benim ait olduğumu unutmam.
Farkına bile varmadan duygularımı yitirdiğimin bilincindeyim. Artık buraya ait değilim, yabancı bir dünyada yaşıyorum. Yapayalnız kalmayı ve kimsenin beni rahatsız etmemesini istiyorum. İnsanlar çok konuşuyor -onlarla ilişki kuramıyorum- insanlar yüzeysel şeylerle meşguller.
Sayfa 186 - Batı Cephesinde Yeni Bir Şey Yok*Kitabı okuyor
"Ondan başka hiçbir kadının bana dokunmadığını biliyor musunuz? Hiç sevilmediğimi, hiç dokunulmadığımı? Tamamen gözlerden uzak bir yaşam sürmenin nasıl bir şey olduğunu biliyor musunuz? Kimseyle tek kelime etmediğim günler çoktur, yalnızca belki bir iki defa Gasthaus sahibine 'Guten Morgen' ve 'Guten Abend' dediğim olur. Evet Josef, 'Yer yok, yurt yok' sözlerinin anlamını doğru yorumladınız. Ben hiçbir yere ait değilim. Evim yok, her gün konuşabileceğim arkadaş grubum yok, bana ait bir şeylerle dolu bir dolabım yok, aile ocağım yok. Hatta vatanım bile yok, zira Alman vatandaşlığından çıktım ama hiçbir yerde, İsviçre pasaportu alabilecek kadar uzun kalamıyorum.
Reklam
Aralık 1493
Kaybolan şeylerin sessizliği kulaklarımda. Hiçbir yere ait değilim, kendime bile… Buz gibi vücudum. Isınmalıyım. Ana karnına, kâinatın en huzurlu köyüne dönebilsem…
Sayfa 277Kitabı okudu
"Bir baharı hak ettim, hiç kimseye hiçbir şey borçlu değilim."
Her şey bana yabancı, her şey, bana ait bir insan yok, bu yarayı kapatacak bir yer yok. Burada ne yapıyorum, bu hareketler, bu gülüşler ne anlama geliyor? Buralı değilim —başka bir yerden de değilim. Yüreğimin hiçbir destek bulamadığı bu yerde dünya bilinmeyen bir görüntüden başka bir şey değil. Yabancı, kim bu sözcüğün anlamını bilebilir...
Ben epeydir o 7 Haziran günündeki ben değilim artık, oysa hala o zamanki "bana" ait olan yazı masasının başında oturuyorum, o benin kalemiyle ve onun eliyle yazıyorum. O zamanki "ben"den tam da bu olay nedeniyle tamamen koptum; artık ona dışarıdan, soğuk ve yabancı bir tavırla bakıyorum. Ve onu, hakkında pek çok esaslı şey bildiğim, ama yine de benim dışında bir oyun arkadaşı, bir iş arkadaşı, bir dost olarak tasvir edebilirim. Bir zamanlarki "ben" olduğunu hiçbir şekilde hissetmeden hakkında konuşabilirim, onu eleştirebilirim veya yargılayabilirim.
Hani özgürlük? Hepsi kul hakkı..
Kadınların Elizabeth Dönemi'nde şiir yazmamasının sebebini soruyorum; ama nasıl bir eğitim aldıklarına, onlara okuma yazma öğretilip öğretilmediğine, oturma odalarında tek başlarına oturup oturamadıklarına, kaç kadının yirmi bir yaşından önce çocuk sahibi olduğuna, kısacası sabah sekizden akşam sekize kadar ne yaptıklarına bile emin değilim.
1.500 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.