Uzaklaştı, yatak odama yürüdü ve içeri girip kapıyı kapattı.Peşinden gidebilirdim.Bir kâğıt atacı kapının kilidini hallederdi ama bir kadın sizi dışarıda bırakıp kapıyı kilitliyorsa kilidi açmak sizi içeri almaya yetmez.
Yanımızdan akan su berraktı; kaygan kayaların üzerinden coşarak akıyor, alacakaranlık küçük dalgaları gümüş rengine boyuyordu.Karım lavanta ve hindistan cevizli kek kokuyordu.
"İzin verirseniz ben idealimdeki hayatı yaşayayım.Gerçek hayata dair endişeleriniz ve benim için sıkıcı ayrıntılar beni cennetimden ayırıyor.Herkes bir şekilde ölüyor.Ben kendi ölümümü kendimce düşünmek istiyorum."
Ah, aşkın baharı meğerse farksızmış Nisan gününün o gelgeç ihtişamından.Güneş bir an olanca güzelliğiyle parlarken, ansızın bir bulut her şeyi alıp götürüyor.