_İslam = Arapçılıktır. Asimilasyonla inananı araplaştırır. Her müslüman halk, araplaşmaya mahkumdur. Kuran’ın kendisi, Araplar için Arapça olduğunu söyler.(Şura 7) İnsanın tüm yaşantısı, giyimi, yemesi, içmesi, gezmesi, eğlenmesi, sevmesi, düşünmesi ve inanması “çöl bedevîlerinin kabile kanunu” ölçütlerine göre ayarlanmaktadır. İslamlaşarak milli
Akaki’yi kefenleyip kilise bahçesine gömdüler. Büyük Petersburg şehrinde de hayat devam etti. Sanki Akaki Akakiyeviç hiç var olmamıştı. Böylece, kimsenin korumadığı, bir arkadaşı olmayan, ömrünce kimseden yakınlık görmeyen, nadir bir böceği mikroskopta inceleyen bilim adamlarının bile ilgisini çekmeyen bir insan, dünyadan göçüp gitmişti.
Reklam
Adanızı bu toplum vebalarından, bu suç ve yoksulluk tohumlarından kurtarın. Öyle yasalar çıkarın ki; köyleri, çiftlikleri yıkan beyler ya hepsini yeniden yapmak ya da toprağı yeniden çiftlik kuracak insanlara bırakmak zorunda kalsınlar. Zenginlerin cimri bencilliğini frenleyin. Sömürme, tekel kurma hakkını alın ellerinden. Aylak insan bırakma yan memleketinizde. Tanımı büyük ölçüde geliştirin. Yün işlikleri ve daha başka üretim kolları yaratın. Yoksulluk yüzünden bugüne dek hırsızlık, serserilik ya da uşaklık eden, aşağı yukarı aynı kaderi paylaşan bir sürü insan ora lara gidip yararlı bir çalışma yoluna girsin. Bütün bu anlat tığım dertlere çare bulmazsanız, adaletinizle övünmeyin: Insafsızca, budalaca yalan söylemiş olursunuz. Milyonlarca çocuğu bozucu, körletici bir eğitimin pençesinde bırakıyorsunuz. Erdem çiçekleri açabilecek bu körpe fidanlar gözlerinizin önünde kurtlanıyor; büyü yüp suç işledikleri zaman, yani içlerine çocukluktan giren kötülük tohumları acı meyvelerini verdiği zaman ölüm cezasına çarptırıyorsunuz onları. Sizin yaptığınız nedir, biliyor musunuz? Asma zevkini tadabilmek için hırsızlık yaratmak.'
Severken yalnızlıktan başka nedir ki insan
Uzaklığın nedenini düşünmüyorsunuz. Yaralı bir geçmiş, çaresiz bir şimdi, ama hep ışıp duran bir gelecek. Sevginin ve inancın olduğu yerde, hiç yaşantının Dünyadan büyük olacağını sessizce biliyorsunuz. Böyle olunca da bir derviş tevekkülü ile sürgüne de, geçmişe de, geleceğe de elbette şifalı sözler büyüteceksiniz. Siz denizseniz, uzak-yakın bütün acıları göğsünüzde uyutursunuz; adanızı merhametli bir hasretle kucaklarsınız. Yoksa dünya denen, zaman denen bir hoyratlık sizin iyiliğinizi bir nefeste tüketecektir.
Hayatım Sabahat; Bir tane meleğim; sen şimdi hayatının en büyük kederini yaşıyorsun. Hafifletilmesi imkânsız acılar içindesin ve telâfisi gayrı mümkün kaybının arkasından ağlıyor ağlıyor ve ağlıyorsun. Bunları biliyor ve uykusuz gecelerimde görüyorum. Şimdi her şey sana değersiz, dünya boş geliyor. Ağlamaktan daha ağır bir şey yapamadığın için
İbnu'l-Heyyeban, Resulullah (s.a.s)'e ulaşamadan ve­fat etti. Hastalanıp, öleceğini anlayınca, yahudileri yanına çağırarak onlara şöyle seslendi: "Ey yahudi toplumu! Beni şarap ve bolluk ülkesinden, bu açlık ve kuraklık ülkesine getiren şey nedir? Bunu hiç mi merak etmediniz?" Oradakiler: "Sen bizden daha iyi bilirsin" dediler. İbnu'l-Heyyeban şöyle dedi: "Ben bu ülkeye zamanı gelmiş olan Peygamberi bekle­mek için geldim. Burası, onun hicret edeceği yerdir. Ben onun gelmesini ve onun ümmeti olmayı arzu ediyordum. Artık onun zamanı gelmiştir. Sakın ona karşı çıkmayın ey yahudiler! O, kendisine karşı çıkanların kanını akıtıcı, kadın ve çocuklarını esir edici olacaktır; fa­kat bu, sizi ondan uzaklaştırmasın!"
Sayfa 27
Reklam
İbnu'l-Heyyeban, Resulullah (s.a.s)'e ulaşamadan ve­fat etti. Hastalanıp, öleceğini anlayınca, yahudileri yanına çağırarak onlara şöyle seslendi: "Ey yahudi toplumu! Beni şarap ve bolluk ülkesinden, bu açlık ve kuraklık ülkesine getiren şey nedir? Bunu hiç mi merak etmediniz?" Oradakiler: "Sen bizden daha iyi bilirsin" dediler. İbnu'l-Heyyeban şöyle dedi: "Ben bu ülkeye zamanı gelmiş olan Peygamberi bekle­mek için geldim. Burası, onun hicret edeceği yerdir. Ben onun gelmesini ve onun ümmeti olmayı arzu ediyordum. Artık onun zamanı gelmiştir. Sakın ona karşı çıkmayın ey yahudiler! O, kendisine karşı çıkanların kanını akıtıcı, kadın ve çocuklarını esir edici olacaktır; fa­kat bu, sizi ondan uzaklaştırmasın!"
+bizim hayatımız nedir? -içi keder dolu bir vadi. +dünya nedir? -duygusuz insan kalabalığı. sen bizim karamızı sev , akımızı seven nasıl olsa çıkar.
Resim