Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur
36- Özgürlüğü sağlama ve siyonist projeyi ortadan kaldırma programının dayanması gereken temel, İslâm olmalıdır. Çünkü Yüce Allah doğru kullarını zafere erdirmeyi, onlara yardım etmeyi vaadetmiştir. Ayrıca bu, İslâm ümmetinin akidesidir. Ümmetin hayrı ve kurtuluşu ona bağlıdır. Bunun yanı sıra büyük halk kitlelerini bu mücadeleye yönlendirip
Sayfa 55
Kudüs Mekke'dir; hiçbir fark yoktur. Mekke ne ise, Medine ne ise, Mescid-i Haram ne ise, Mescid-i Nebevî ne ise, Mescid-i Aksa bizim için aynısıdır.Kudüs meselesi bizim için sadece izzet meselesi, şeref meselesi değil; bir iman ve akide meselesidir. Bu hakikati Müslümanlar olarak iyice anlamak zorundayız. Bunu anladığımız zaman ne olacak biliyor musunuz? Analar Kudüs için doğuracak, çocuklar Kudüs için büyüyecek, gençler Kudüs'ü sevda edinecek, ihtiyarlar Kudüs Kudüs diye inleyecek. Biz bu ümmetin her ferdinin yüreğine bu sevdayı koyana kadar Kudüs'ün mahzuniyeti ve mazlumiyeti bitmeyecek. Bu iş hamasetle olmaz, bu iş sadece slogan atmakla olmaz. Bu iş bizde bir sevdaya dönüşecek..Yol gün başımızı yastığa koyduğumuz zaman, bugün Kudüs için ne yaptım sorusunu sormak zorundayız, kendi kendil mize. Çünkü Kudüs varsa ümmet vardır. Kudüs varsa izzet ve şeref vardır. Eğer Kudüs yoksa da darmadağın olmuş bir ümmet vardır..Bu yüzden dirilme meselesinde Kudüs bizim için inanılmaz bir hedeftir.
Reklam
"Vâsıtiyye Akîdesi"nin Önemi...
Şüphesiz ki İbn Teymiyye’nin te’lif ettiği "el-Akîdetu’l-Vâsıtıyye" selef akidesini dile getiren eserler arasında en kolay olmakla birlikte, ifadeleri en açık, delil getirmesi en doğru, söz dizisi de en kısa olanlardandır. Bu akide yeryüzünde büyük bir kabule mazhar olmuştur. İlim talebeleri ve incelemelerde bulunanlar bunu büyük bir
Sayfa 8 - 9-10 / Takva Yayınları
Yeni Çağ mecmuasının yazarlarından biri de Marmaduke Pickthall'du ( 1875-1936 ) . Osmanlı topraklarında seyahat eden Pickthall , 1913'te İstanbul'a gelmişti . Burada İttihat ve Terakki'nin ileri gelenleri ile tanışmış , dönüşte Yeni Çağ için yazılar yazmaya başlamıştı . Bir farmason olan Pickthall , 1917'de , müslüman
Sayfa 34
Öncelikle sağlam bir akidenin inşası olmalıdır. Akide işin temeli olduğu için en başa alınması gereken de budur. İman esasları ve bunların hayata yansıtılması çok iyi kavranmalıdır. Sonra ticarî hukukun derinlemesine öğrenilmesi gerekir. Helaller, haramlar, mekruhlar, şüpheli şeyler ve İslâm'ın ticarî alanda söylediği ilkeler, alış-veriş şekilleri, borçlanma hukuku, faiz meselesi ve daha nice mesele kifayet oranında öğrenilmelidir. Bu konuda Hz. Ömer'in şu uyarısı hiçbir zaman unutulmamalıdır. O der ki: "Bizim çarşımızda, dinde belli bir derinliği olmayan kimselerden başkası alış-veriş yapmasın.” [17] Neden? Çünkü İslâm'ın alış-veriş hukuku meselesinde söylediklerini bilmeyen ve bu konuda belli bir seviyesi olmayan her an yanlış yapabilir, başkalarını yanlış işlere sevk edebilir. Bundan dolayı Müslüman bir tüccar, kesinlikle ticarî hukuka dair bilinmesi gerekenleri öğrenmelidir.
Kudüs Mekke'dir; hiçbir fark yoktur. Mekke ne ise, Medine ne ise, Kudüs de odur. Mescid-i Haram ne ise, Mescid-i Nebevî ne ise, Mescid-i Aksa bizim için aynısıdır. Dolayısıyla Kudüs meselesi bizim için sadece izzet meselesi, şeref meselesi değil; bir iman ve akide meselesidir. Bu hakikati Müslümanlar olarak iyice anlamak zorundayız. Bunu anladığımız zaman ne olacak biliyor musunuz? Analar Kudüs için doğuracak, çocuklar Kudüs için büyüye cek, gençler Kudüs'ü sevda edinecek, ihtiyarlar Kudüs Ku düs diye inleyecek. Biz bu ümmetin her ferdinin yüreğine bu sevdayı koyana kadar Kudüs'ün mahzuniyeti ve mazlumiyeti bitmeyecek. Bu iş hamasetle olmaz, bu iş sadece slogan atmakla ol maz. Bu iş bizde bir sevdaya dönüşecek... Yol budur. Her gün başımızı yastığa koyduğumuz zaman, bugün Kudüs için ne yaptım sorusunu sormak zorundayız kendi kendimize.Çünkü Kudüs varsa ümmet vardır. Kudüs varsa izzet ve şeref vardır. Eğer Kudüs yoksa da darmadağın olmuş bir ümmet vardır... Bu yüzden dirilme meselesinde Kudüs bizim için inanılmaz bir hedeftir. Ve bu hedef Selahaddince, Nureddin Zengîce, Yavuz Sultan Selimce, Sultan Abdülhamitçe, İzzeddin Kassamca, Ahmed Yasince yürek lerimizde olmalıdır. Böyle olmadığı müddetçe bu iş de olmayacak..
Sayfa 201Kitabı okudu
Reklam
Osmanlı'nın, Yavuz Sultan Selim'in Mısır'ı fethinden sonra Eşarî âlimlerin istilasına uğrayıp iddiası, işte Kelam'ın İslam dünyasında Gazâlî'den sonra kazandığı formu bilmeyenlerin, anlamayanların uydurduğu bir iddiadan ibarettir. Çünkü Osmanlı dönemi İslam düşüncesi Kelâmî karakterdedir ve Osmanlı uleması Kelâm'da değil, Akide'de Eşarî veya
Akide meselesinde
Hafız Bezzar da şöyle dedi: ALLAH ona öyle bir ilim ve istikamet vermiştiki, yazdığı kitaplar ile bid'at ve heva ehlinin uydurdukları tüm bid'at ve hurafeleri geçersiz kılıp, sapıklıklarını ve Şeriat-ı Muhammediye'ye aykırı tutumlarını ayan beyan ortaya çıkarmıştır.
Sayfa 30 - Takva YayınlarıKitabı okudu