"Mehmed Akif Ersoy Okuma Etkinliği" (26.05.2020 - 15.07.2020)
Merhabalar, öncelikle herkesin Ramazan Bayramı’nı kutlarım. Rabbim daha nice bayramlara ve Ramazanlara hayırlısıyla kavuşmayı ve hakkıyla istifade edebilmeyi nasip etsin inşallah. Fark eden okurlar olmuştur belki, bir süredir Mehmed Akif üzerine okumalar yapıyorum. Bu süreç bilinçli bir program dahilinde de olmadı. İsmet Özel “Kitaplar insanı
Merhaba arkadaşlar, "Mehmed Akif Ersoy Okuma Etkinliği" (#73989455) sona ermiştir. Etkinliğe katılım gösteren tüm okurlara teşekkür ederim. İnşallah herkes için güzel bir deneyim olmuştur. Etkinlik sürecinde sizlerden gelen inceleme ve alıntıların toplu hali aşağıda paylaşılmıştır. Keyifli okumalar dilerim.
Reklam
ŞİİRİ NASIL YAZARDI?
Evvelâ pilânını hazırlardı, pilân üzerinde fazla tevakkuf ederdi... Vâkıâ, üstâd Millî İstiklâl marşımızı iki dakika içinde mecliste yazmıya başlayıverdi. Fakat, bütün memleket şâirleri kaynaşırken, acabâ o, daha evvelden kendisince zihninde bir pilân hazırlamamış mı idi? Onun ruhu kıpırdamıyor mu idi? Mehmed Akif pilânını hazırladıktan sonra eline avuç içi kadar bir kâğıt alır, şiirini ona karalamıya başlardı. Şiiri o kadar kolay yazamazdı. Çünkü müşkilpesentti. O, minik kâğıd üzerine döktüğü mısra’lar, kelimeler üstâdın elinden neler çekmezdi! Çok vakit mısraları, beyitleri kâğıtcığına tam olarak yazardı. Fakat kelimeler üzerindeki tevakkufu fazlaca idi.
Sayfa 58
Evet, ona tam bir "İslâm şairi" diyebiliriz. Kuvvetli, îmanlı, ateşli bir İslâm şairi! Fakat, Türk dâima başta kalmak şartiyle. Dört lisanı edebiyatile bilen Âkif Türk olarak yazdı, Türk ola rak düşündü, Türk olarak yaşadı ve nihayet Türk olarak öldü." (Hasan Basri, Âkifnâme).
Sayfa 50
Henüz on, on iki yaşında iken Akif’te şâirlik alâmetleri görünmiye başladı. Vezinli vezinsiz, ma’nâlı, ma’nâsız nazımlar söylemiye çalışırdı. Akif’i şâir yapan, o ma’sumâne güzelliklere gönül verişler, o suretle kendinden geçişlerdir. Aşık olmayan şâir olamaz. Onun âşıkaane, şâirâne beytleri çoktur. Bir zamanlar memleketin maruf pehlivanları sırasına geçmesi de şâirliğinden ve âşıklığından ileri geliyordu.
Sayfa 16 - İbn-ül’emin Mahmud Kemal
Hiç unutmam; bir akşam bizi Ankara’da evine çay içmiğe çağırmıştı.Biz gitmek üzere iken o, koşa koşa bize geldi, dedi ki: «bu akşam çayı sizde içeceğiz.» Ben tabîî memnun oldum. Fakat, bunun sebebini de anlamak isterdim. Sordum, gülerek dedi ki: — Bizim odanın kilimini bir fakire vermişler! O oda ki mefrûşâtı zâten o tek kilimden ibaretti ve o tek kilimi bir fakire veren de kendisi idi!
Sayfa 33
Reklam
Milli Marş Şairinin Dostu-Hasan Basri Çantay
Basri Bey, Ankara'da Tâceddin Dergâhı'nda Akif'in etrafinda toplanan sohbet meclisinin baş müdavimlerinden biri olmuş. O kadar ki, Mehmed Akif Bursa'nın işgali üzerine yazdığı meşhur "Bülbül" şiirini "Basri Bey oğlumuza" ibaresiyle kendisine ithaf etmiştir. Biz Basri Bey'i ziyaret ettiğimiz zaman ondan, Akif hakkında büyük bir kitap hazırlamış olduğu, çalışmalarının epey tamamlandığı ve yakında yayınlayacağı müjdesini almıştık. Aslında Âkif'in ölümü üzerine hemen çıkarmayı düşünmüş; fakat sonra "zülf-i yâre dokunacak" taraflarından dolayı çekinmiş. 1950'li yılların demokrasiye yeni yeni ısınan atmosferi de, demek hocaya kâfi görünmemişti ki Akifnâme'nin yayını Basri Hoca'nın ölümünden ancak iki sene sonra gerçekleşebildi. Verilen bilgi ve hatıralar bakımından muhakkak çok zengin ve değerli olan Akifnâme'ye şimdi bakıyorum da pek de o kadar "zülf-i yâre dokunur" bir şey yok. Belki kendisine göre var olanları hayatının son zamanlarında kendisi çıkardı. Belki de bize bazı şeylerin yazılması bugün çok kolay geliyor, onların yaşadığı sıkıntıları idrâk edemiyoruz.
Sayfa 107 - Dergah, 2017
Secde
Üstâdın secdesi Safahat'ın arşı alasıdır : Şühudundan cüdâdır, çok zemanlar var ki, îmanım; Bu vahdetzåre, güya, geldim amma bin peşîmanım: Huzur imkânı yok, dünyâyi etmiş cezben istila; Ne hüsrandır, ilâhi, mâbedim, çep çevre, vaveylâ! Derinlikler, kovuklar, kuytular, şellâleler, yarlar, Bulutlar, yıldırımlar, çöller, enginler, sular,
Sayfa 212Kitabı okudu
Âkifname Neden Geç Neşredildi?
Hasan Basri Cantary'in "Âkifname" kitabı, Akif'in ölümünü müteakip günlerde basılmak üzere hazırlanmış ve fakat bazı sebeplerden ötürü neşri 1966'ya kalmıştır. - Bu kitabın neşri neden gecikti? Artık ardından gidilecek bir sorumuz daha var var :)
Sayfa 127 - TimaşKitabı okudu
Ecdadını zannetme, asırlarca uyurdu; Nerden bulacaktın o zaman eldeki yurdu? Üç kıt’ada, yer yer, kanıyan izleri şâhid, Dinlenmedi bir gün o büyük nesli mücahid.
454 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.