...
Bir klasiği okumaya başlamadan önce siz ne yaparsınız, kendinizi nasıl hazırlarsınız, yazar ve eser hakkında nasıl bir altyapı oluşturursunuz ya da kitabın içine balıklama mı dalarsınız bilemiyorum. Ama ben, hem yazar hem de kitabı hakkında bulabildiğim makalelere, yazılara, incelemelere göz atmayı tercih ediyorum. Bu benim satır aralarını
Cengiz Aytmatov çok sevdiğim yazardan biridir. Beyaz Gemi'de nasıl çocuk vicdanımıza seslenmişse Toprak Ana'da da tüm insanlığa sesleniyor;
"Söyle Toprak Ana, doğrusunu söyle: Savaşmadan yaşayamaz mı insanoğlu"
Savaşın ne büyük yıkımlara yol açtığını bizzat toprakla dertleşen bir Annenin feryadından aktarıyor. Elimde olsaydı Siyasi liderlere okutmak isterdim kitabı. Savaşın günümüzde hala devam etmesine karar verebilen insanları asla anlamıyorum. Buna karar verilmesine, silah ticaretine, savaş üzerinden yapılan tüm çıkarlara lanet olsun.Tüm insanlık adına nasıl utanç verici bir zalimlik savaş. Toprak uğruna insanın insana zulmetmesi akıl kârı değil maalesef. Toprak dile gelse nasıl ah eder insanoğluna kanınızla sulamayın beni der demiş yazar. Çok üzüldüm içim ezilerek devam ettim. Bizim Canbolatlara çok borcumuz var insanlık adına...
İyi okumalar...
Toprak AnaCengiz Aytmatov · Ötüken Neşriyat · 202261,8bin okunma
Bak Mela etrafına. Sonra tekrar tekrar bak. Aynalar dışında sana benzeyen bir can daha yok. Boşuna değil soğuk ve umursamaz tavrım; sen yoksun. Senin sevgin yok, senin düşüncelerin yok. Ah bilsen ki seni ne çok arıyorum.. Hem bilsen ki ben aslında çok yanlış yapıyorum. Seni camlarda, rüyalarda aramak akıl kârı değil; yol bilmiyorum. Koşmam gerek heybemi kendiyle fırlatıp attıktan sonra, tüm yüzyılları karalamam lazım.. Ah şu ilaçlar bir bitse. Ne çok yorulmuşum öyle.. Geçince yorgunluğum Mela, koşacağım uçurum kenarlarından sana..
OSMANLIDA SOFRA EĞİTİMİ NİNEMİN ANLATTIKLARI
Yaşlı kadın, usulca odasından çıktı. Salondan torunu ile gelinin sesleri geliyordu:
"Oğlum, sofra hazır, çorbanı koydum; haydi gel de soğutmadan..."
Salonun en kuytu yerine geçti, yerde kendine ait köyden getirdiği minderin üzerine oturdu. Çocuk, babaannesini görünce:
Edebi eleştirinin "sansürleme" veya mevcut eseri "yeniden îmal"e gönderme yetkisi olmalıdır. Aslında, kağıt üzerinde böyle yetkisi vardır ama fiilen aktif değildir. Bunu bize ispatlayan eserlerden biri "Kuyucaklı Yusuf" romanıdır.
Edebi eleştiri edebiyatın filtresidir. Fakat, kapitalist zihniyet 'spoiler' ve 'pazar'
Onlar şehit oluyor, bizler ise şahit…
Bu şahitliğin ağırlığını taşıyabilmek ise çok zor.
***
Enfes çizimleri ve kalbe dokunan hikayeleri ile Filistin’de şehit olan kardeşlerimizin hikayelerini anlatan bir kitap bu. Hüzün ve acı ile harmanlanmış bu öyküleri empati yaparak okuyabilirsek bizlere büyük ders verecektir. Ders verirken dert sahibi de yapacaktır. Ki öyle de olmalı, bu çağda dert sahibi olmadan gafil bir şekilde yaşamak akıl karı değil. Her an başımıza ne geleceği belli olmayan şu asırda hayat ile ölüm arasında ince bir çizgi var aslında. İnsan alıklıktan sıyrılıp aklını başına almalı artık.
***
“Filistin Hikayeleri” adlı bu kitapta esas gaye özellikle 7 Ekim’den sonra yaşanan soykırıma bir ses olmak ve “Biz bir rakam değiliz.” diyen, şehadete yürüyen Gazzelilerin adlarını, anılarını hatırlamak ve ölümsüzleştirmektir. Bu kitapla kalmamalı elbette, her bir şehidin hikayesini anlatmak, tarihe not düşmek bizlere bir vazife olmalı. Allah her birinin mekanını cennet eylesin, Peygamber efendimize (sas) komşu olsunlar.
***
KİTAPTAN ALINTILAR:
“Gül kokan serin bir el onları bekliyordu.” (s.73)
“Yusuf doğduğu şehirden çıkamaz.
Gazze’de bebekler bile tutsaktır.” (s.55)
“Daha dün benden oyuncak bebek isteyen kızım şehit oldu, evet.” (s.41)
“Burada çocuklar büyüyemiyorsa çatlaklar büyür.” (s.35)
“Hiçbir yerde okul bombalanmaz ama beni içimdeki çocuklarla beraber bombaladılar.” (s.27)
. . .
ŞİİR-MİİR
K/aralamalar
(Not: Mükerrer kayıtlar, sâir hata ve düzenlemeler bir ara yapılacaktır inşallah, diyelim... Bu hususta okurlardan özür dileriz...)
KADIN ERKEK İLİŞKİLERİ ÜZERİNE BİR KESİT
(2 KİŞİLİK TİYATRO OYUNU)
Koca işinden evine gelir evde karısı onu beklemektedir. Ve sahne başlar:
(Not: K.'ları kadın E.'leri erkek olarak okuyunuz.)