Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur
Kuşkusuz bir insanın bütün isteklerini elde etmesi ve sevdiği bütün şeyleri kaybetmeden elinde tutması mümkün değildir. Çünkü içinde bulunduğumuz değişme ve bozulma aleminde değişmezlik ve süreklilik diye bir şey yoktur. Değişmezlik ve süreklilik yalnızca ve zorunlu olarak bizim için müşahadesi mümkün olan akıl aleminde geçerlidir.
Sayfa 51 - Türkiye Diyanet Vakfı
sevdiklerimizi kaybetmemek ve isteklerimizden mahrum kalmamak istiyorsak akil alemini gözetmeli; Seveceğimiz ve isteyeceğimiz şeyleri o alemden seçmeliyiz. Eger böyle yaparsak bir kimsenin elimizdekileri gaspetmesinden onlara bizim aleyhimizde olarak herhengi bir elin malik olmasından ve sevdigimiz şeyleri kaybetmekten kurtulmuş oluruz.
Sayfa 51 - Türkiye Diyanet Vakfı
Reklam
Eski tanrı, eskiden yapabildiği hiçbir şeyi yapamıyordu artık. Aslında onu başlarından atmaları gerekirdi. Ama onlar ne yaptı? Tanrı kavramını değiştirdiler -ve doğallıktan uzaklaştırdılar: ödedikleri bu bedel sayesinde de ona tutunmaya devam ettiler. -Javeh, "adaletin" tanrısı - o artık İsrail'le bir bütün ve halkın kendine olan güveninin ifadesi değildi: o artık sadece belli şartlar altında tanrı sayılıyordu... Tanrı kavramı, her mutluluğu ödül olarak, her talihsizliği ise tanrıya karşı itaatsizliğin cezası ve "günah" olarak yorumlayan ve papazlardan oluşan politik kışkır- tıcıların eline düştü: onların sözde "namuslu dünya düzenine" sahip bu en yalancı yorum-tarzları, "neden" ve "sonuç" doğa kavramlarını kesin olarak tepetaklak etmiştir. Doğal neden- sellik, ödül ve ceza ile yok edilmişse bir kere, tabiata aykırı bir nedenselliğe ihtiyaç duyulur: geri kalan ve doğal olmayan her şey bunu takip edecektir. Yani yardımcı olan, akıl veren ve cesaret ile özgüvenin her talihli ilhamının temel kavramı olan tanrı yerine -taleplerde bulunan bir tanrı... Ahlak artık bir halkın yaşam ve gelişim şartı ile yaşamın en alt içgüdüsü olmaktan çıkmış soyut bir hale gelmiştir. O, yaşama karşı tezatlık, düşgücünün temel kötüleştirilmesi ile her şey için "kem göz" şeklini almıştır.
Tanrı'dan gelen vahiy düşüncesi, 6. yüzyıl köleci insan aklının ortaya koyduklarından başka bir şey değildir.
Turan Dursun
Düşünür görünüp insan aklına, insan düşüncesine güvenmeyen, tarım, zanaat, ticaret ve tıp konularında bile, peygamberlerin kılavuzluğuna başvurmanın şart olduğunu savunan, insanı saçmalık kaynaklarına bağlayan, kendisine alim diyen, cehaletle beslenen kişiler türeyecektir. Bunların çoğunluğu, çıkarlarını, insanlarını aldatmakta gören, yüz karası kimselerdir.
Onlar sözü dinlerler ve en güzeline uyarlar. İşte onlar Allah'ın doğruya ilettiği temiz akıl sahipleridir. Zümer 18
Reklam
Eğer bu adam derse ki: “Ben falcılık yoluyla olsun, tıp açısından olsun, bazı şeyleri inceledim. Denemelerim sonucu, bunların kimisinin doğru olduğunu gördüm ve içimden de bunun doğru olabileceği kanaatine vardım. Böylece bunların kabul edilemez olmadığını, kaçınılması ve uzak durulması gereken şeyler olmadığını gördüm. Oysa Nübüvvet yoluyla
din sınırlıyor mu?
İnsan şunu düşünmeli: Benim düşünen aklım ve seçme yetkim neden var? Eğer bir sınırsızlık olacaksa bunlar ne işe yarayacak. Sınırsızlık içinde ben neyi düşünüp ve neyi tercih edeceğim? Daha da ötesi aslında sınırsızlık içinde bunların hiçbirine gerek yok.O zaman bizi insan olarak ayrıcalıklı kılan bu akıl ve irade gereksiz mi? Acaba bizim diğer canlılardan hiç farkımız olmasa, daha mı iyi olur?
Ortaçağ'da, daha sonraki çağlarda da olacağı gibi, İslam'a dair en çok polemik yaratan iki konu alkol yasağı ve çokeşlilikti. Her ikisi de Hıristiyanların akıl erdiremedikleri meselelerdi. Hem Yunanca, hem de Arapça yazan Theodore Ebu Kurra'nın eserinde çokeşlilikle ilgili bir tartışma vardı. Migne'nin Patrologia Graeca adlı 161 ciltlik eserinde Theodore ve bir Müslüman çokeşlilik üzerine tartışmaya girerler. Theodore Müslüman'a İslam'daki poligamiyi nasıl açıkladığını sorar. Müslüman ise bunun için iki sebep bildirir: zevk ve çok sayıda çocuk yapabilme imkânı.
Farabi, insanın beden, akıl ve ruhtan oluştuğunu, kendi özünü tanıması için önce Allah’ı tanıması gerektiğini savunur.
Reklam
Şeriati Yenmek
Akılcılığın seslenişine kulak verip, laikliğe ve Atatürk devrimlerine sarılı olarak şeriatçının yalan kökenli sahte saltanatına ve aydınlığa başkaldıran başıboş saldırılarına karşı savaşım vermektir. Bu savaşımı verebilmek için, her şeyden önce İslam şeriatının içyüzünü, daha doğrusu özünü öğrenmemiz ve öğretmemiz, şeriat verilerini akıl süzgecinden geçirecek cesareti göstermemiz gerekir.
Aleyhisselâma Hikmet verilmişti. Hikmet: Din'de Fıkıh, akıl ve sözde isabet demektir.
Sayfa 1088 - EpubKitabı okudu
Türkiye, akıl ve bilim yerine, inanç/din merkezli bir bilgi anlayışını koyan, siyaset sınıfının ve dinci oligarşinin eline düşmüştür.
480 syf.
·
Puan vermedi
·
3 günde okudu
KAPI || YAŞAR ÖZDEMİR Herkese merhabalar… Kilit/Anahtar/Kapı üçlemesinin son kitabı ile geldim. İlk iki kitapla çözülmeye başlayan şifreler, öğrenilen oyunun kuralları, yaşadıkları kayıpların peşine düşen ekip sonunda kapıyı aralayıp son sahnedeki planla yüzleşiyorlar. Bir seçim yapmak zorundalar. Ama bu sürek kolay olmayacaktır. Demir ve ekibinin elitlere karşı verdiği mücadele akıl oyunlarıyla devam ediyor. Peki bu mücadelenin kazananı kim olacak.! Okudukça kurguya acaba diyorsunuz çünkü anlatılanlar o kadar gerçeğe dayalı ki, din üzerinden oynanan oyunlar, elitlerin toplantı zamanlarında konuştukları konular. Gerçek hayatla bu kitabı karşılaştırıp sorgulayacaksınız. Büyük araştırma ve büyük emekle ortaya çıkarılmış bu seriyi okumalısınız. Görmezden gelip uyumaya mı devam edeceksiniz yoksa uyanıp sürüyle mücadeleye katılacak mısınız? “Kusursuz olduğu düşünülen bir planın kusuru, kusursuz bir plan yapılabileceği yanılgısıdır.” “Aynı yolda ilerleyen insanlar için birbirlerini görmeseler de birbirlerinin ayak seslerini duymak kıymetlidir.” “Toprak, bitki için ne ifade ediyorsa zaman da insan için odur.” “İnanç sahibinden beklenen, kutsal kitabı okuyup anlamak, düşünmek ve uyarılara kulak vermektir.” “Yanlış yoldaki adınım doğruluğu sorgulanmaz.”
Kapı
KapıYaşar Özdemir · Feniks Kitap · 202342 okunma
Zeki, olgun müslüman kadın öyle bir kadındır ki dışı ile içi arasında denge kurmuştur. Kendisinin beden, akıl ve ruhtan meydana geldiğini idrak etmiş ve herbirine hakkını vermiştir. Hiçbiri aleyhine diğerine ağırlık vermemiştir. Ve bu dengeyi kurarken de ona teşvik ve terğib eden hak din İslam’ın yolunu, usûlünü kullanmıştır.
Sayfa 114Kitabı okudu
1.500 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.