Jorge Luis Borges, zihnimin içine korkunç bir dalış yaptı. Kum Kitabı sıradan bir öykü kitabı değil öncelikle bunu belirtmem gerek. Her bir öyküsü sanki ayrı bir kitap okumuş doyumunu veriyor. Asla sonu yok...
Bu kitapta kesinlikle kara büyü var...
Hiçbir kitap, okuma, düşünce, düş son değil... Gerçekler ise asla duru değil...İnsanın asıl
Oğlum bir hafta sonra evleniyor. Sorumluluk sahibi bir baba olarak ona öğüt vermem gerekiyor. Fakat bunu evde yapamam çünkü annesi ağız tadıyla öğüt vermeme izin vermez, sözü ağzımdan kapıp kendi devam eder. İş yerimden oğluma telefon açtım, "Akşam yemeğini dışarıda birlikte yiyelim." dedim. Deniz kenarındaki bu şirin lokantada şimdi onu
Sen ne yaptığının farkında mısın dostum? Son zamanlarda beyninden başka her şeyi kullanır oldun. Evinin telefon numarasını hatırlayama- din geçen gün de; iki yüz elli hafızalı cep telefonundan öğrendin kendi numaranı. Oysa
eskiden yüzlerce telefon numarasını ezbere biliyordun.
Hesap makinen olmadığı için 76'yla 13'ü çar- pamadın o gün.
Uzun yıllardır bu sevinçli haberi bekliyordu. Sanki ayakları yerden kesilmiş heyecanından uçuyordu. Hemen beyine, annesine, ne bileyim, onun derdini yüklenen herkese bu müjdeli haberi vermeliydi. Hızlı hızlı hastane merdivenlerinden indi. Gördüğü herkese gülümsüyordu. Kapıdaki dilenci çocuğa çıkarıp 20 milyon verdi. Çocuk şaşkınlık içinde gözleri
Oğlum bir hafta sonra evleniyor. Sorumluluk sahibi bir baba olarak ona öğüt vermem gerekiyor. Fakat bunu evde yapamam çünkü annesi ağız tadıyla öğüt vermeme izin vermez, sözü ağzımdan kapıp kendi devam eder. İş yerimden oğluma telefon açtım, "Akşam yemeğini dışarıda birlikte yiyelim." dedim. Deniz kenarındaki bu şirin lokantada şimdi onu
Oğlum bir hafta sonra evleniyor. Sorumluluk sahibi bir baba olarak ona öğüt vermem gerekiyor. Fakat bunu evde yapamam çünkü annesi ağız tadıyla öğüt vermeme izin vermez, sözü ağzımdan kapıp kendi devam eder. İş yerimden oğluma telefon açtım, "Akşam yemeğini dışarıda birlikte yiyelim." dedim. Deniz kenarındaki bu şirin lokantada şimdi onu
“…Olur ki, hoşlanmadığınız bir şey
sizin için hayırlı olur. Olur ki, sevip
arzu ettiğiniz bir şey sizin için şer
olur. Doğrusunu Allah bilir, siz
bilmezsiniz!” (Bakara, 216)
Uzun yıllardır bu sevinçli haberi
bekliyordu. Sanki ayakları yerden
kesilmiş heyecanından uçuyordu.
Hemen beyine, annesine, ne bileyim,
onun derdini yüklenen herkese
_Ben sana bok demem. Boklar duyar ar eder. Bir zerren düşse boka, onu da mundar eder. Tanrı senin hamurunu, necasetle yoğurmuş. Anan seni sıçar iken, yanlışlıkla doğurmuş.
_Rakı, şarap içiyorsam sana ne? Yoksa sana bir zararım içerim. İkimiz de gelsek kıldan köprüye. Ben dürüstsem sarhoşken de geçerim
_Göbekler perçin olmuş, hava geçmez aradan.
Geçmişin hatırına, akreple yelkovan geri döner mi?
(Sahnede ki bankta oturan Aslı, cep telefonuyla oynayıp saçma sapan fotoğraflar çekmektedir. Sağ taraftan sahneye giren Alp, Aslıyı görür. Göz göze geldiklerinde fonda bir aşk şarkısı başlar, ardından ışık loş hale gelir. Sahne normale döndüğünde Alp tereddüt eder ama sonra Aslının yanına
Uzun zamandır kendime rutin oluşturmak istiyorum ama şu an kendimi hala bundan uzakta hissediyorum. Bazı şeyleri her gün yapmak, alışkanlığa çevirmek istiyorum o yüzden bu kitabı gördüğümde çok ilgimi çekti. Rutinlerle alakalı başka birçok kitap araştırdım, onları da okuyacağım. Bu kitabın içinde gerçekten yardım ettiğini düşündüğüm bakış açıları