Bilindiği gibi, bellek her şeyi yeniden yaşama döndürebilir, ama kokuları asla; hem de, hiçbir şey geçmişi, bir zamanlar kendisiyle bağlantılı olan bir koku kadar iyi ve tam olarak canlandıramadığı halde...
... öğle sonu serinlemek için buzdolabından yeşil bir elma çıkardım, elmanın soğukluğu elimi yaktı, dişlemek üzereyken suya tuttum, su sesi kar uğultusuna dönüştü o anda. Eski, çok eski bir duygunun canlanışıyla ürperdim. Kulağıma köpek havlamaları çalındı uzaktan. Bozkır ayazında kurtlarla kapışmaya hazırlanan köpeklerin görüntüsüyle dişledim elmayı. Dişlerimde zehir gibi bir düşünce sızladı, gözlerimde telaşlı, atılgan havlamaların ateşi...
Böyle, her şey olduğumuz anlar vardır. Ayaküstü, "Köpek, kurt ve elma oldum" diye yazmışım. Kentte, göç sonrası, köpek havlamalarının hep o ulumaların eksikliğiyle yankılandığını, ruhumun bu nedenle acı çekmiş olabileceğini düşünüp unuttuğumu hemen, gece rüyasını gördüğümü düşündüğüm şeyin..
Nabokov, kimi okur ve eleştirmenlere göre deli olarak addedilse de, benim gözümde salt bir yazar olmanın çok ötesinde, gerçek bir dahidir. Zaten bilirsiniz ki, delilik ile dahilik arasında da çok ince bir çizgi vardır. Bu biraz iddialı bir tez olsa da, onu okuyan ve özümseyen her okurun, ben gibi düşüneceğinden şüphe duymuyorum.
Maşenka,