Yaşayan çok kıymetli yazarların çok merak ettiğim kitaplarını, onlar toprağın altına girince okumak gibi kötü bir huyum var. Aynı zaman dilimi içinde yaşadığımız, aynı dünyaya baktığımız yazarların kitaplarını keşfetmenin ve okumanın ne denli kıymetli olduğunu bilsem de - ve bunun için çabalasam da - çoğu zaman erteliyorum o kitapları ve
Şekerli suya ekmek banan çocuklardık
Ve tuza
Yaralı pantolonlarla bilye peşinden koşan,
Çamurda yuvarlanan,
Düştükçe yuhalanan
Kurbağalarla aynı gölette yüzen
Aklı üç karış havada,
Düşü gökyüzünde başıboş gezen çocuklar…
Yanık bir türküde pişirirdi lor çorbasını annem
Ve bir uzun havada susadıkça umuda, gözyaşlarını içerdi
Acılar bir çay
“Georges Perec 1936 yılında Fransa'ya göçmüş Polonya Yahudisi bir ailenin oğlu olarak Paris'te doğmuştur. Babası Icek Judko Perec II. Dünya Savaşı'nın hemen başında cephede, annesi Cyrla Perec ise tahminen 1943 başlarında Auschwitz toplama kampında ölmüştür. Ayrıca üç aile büyüğünü de toplama kamplarında kaybetmiştir.”
Yazarın okuduğum ilk kitabı.
Arisontopolis devlet radyosu, akşam yayınlarında şu haberi veriyordu:
'' Allo allo...Sayın dinleyiciler! Şimdi aldığımız bir habere göre, şehrin en büyük akıl hastanesinden elli deli bugün kaçmayı başarmışlar ve şehre dağılmışlardır...Son dakika alınan haberden askeri kuvvetlerin de işbirliğiyle polisin bütün arama taramalarına rağmen akıl
Üç kadın, üç farklı hayat, farklı korkular, benzer maskeler...
Sude güzel, çekici ve ünlü bir sanatçı. Şöhret basamaklarını tırmanırken her adımda güçlü görünmek için yavaş yavaş kendini yitiren, 'güç' maskesi ardında yaşayan bir kadın.
Miraç her yardıma koşan, iyiliksever, başarılı psikolog ve belli bir kalıptan çıkmaya korkan, sevgiye aç ama