her gün bir yenisi eklenen, eklendikçe önemsenmeyen, önemsenmedikçe çığ gibi büyüyen utanç tablosudur. daha geçen gün aç susuz bırakılıp, eve kapatılıp dövülerek işkence edildikten sonra bir otobüs durağına bırakılan kadın öldü, bugün birlikte yaşadığı sevgilisinden ayrılmak isteyen kadın bacaklarından vuruldu ve hayati tehlikesi var, ve yine bugün eşinden boşanmak isteyen, bir apartmanda kapıcılık yaparak yaşamaya çalışan kadın kocası tarafından bıçaklanarak öldürüldü. bunlar son birkaç gündür aklımda kalanlar ve tabii ki sadece bildiklerimiz, bilmediklerimiz cabası. ölmese de gururu ayaklar altına alınmış, çocuklarının yanında bir hiçmiş gibi davranılmış, ezilmiş, söz hakkı olmayan, başları önlerinde korkuyla yaşayan yüzlerce kadın.
nasıl bir dünya yarattınız, kimsiniz nesiniz ki bunu yaşatmayı kendinizde hak görüyorsunuz?
ben utanıyorum böyle bir ülkede, bu umarsızlığın içinde yaşamaktan. ama bunu değiştirmeye gücü olanlar utanmıyor, sıkılmıyor, umursamıyor, caydırmıyor, cezalandırmıyor, korkutmuyor, ancak laf. istiyorum ki insan yerine konmasınlar, ruhlarındaki katıksız cahil vahşetin karşısındaki çaresizliği yaşasınlar, bir an bile olsa yaşayarak öğrensinler.