Aklın Özünün İlkelliği
Genel olarak tüm semavî dinler, bilginin kaynağı konusunda ne tekamül teorisini ve ne de çevrecilik teorisini onaylamazlar. Bu teoriler, insan aklının tarih boyunca muhtelif safhalardan geçtiğinin ve aklın seviyeli bilgiye karşı merak duymasının oldukça yeni bir gelişme olduğunu, yani olgunlaşıp gelişince ortaya çıktığını ileri sürerler. Gerçekte, aklın çeşitli safhaları olduğunu, arka arkaya gelen bu safhaları onun gelişme derecesini belirttiğini gösteren tek bir delil bile yoktur. Tersine, bu konudaki bütün deliller, sahip olduğu kazanılmış bilgi yükü bakımından değil, fakat özü itibarı ile akıl, en başta ne ise yine o olduğunu gösterir. Yani, ilkel kabul edilsin veya uygar sayılsın, ilkinden günümüzdeki sonuncusuna kadar bütün insanların aklı, özü bakımından aynıdır. Meselâ Afrika'nın ilkel kavimleri arasından bir çocuk alıp Avrupa'nın en uygar yörelerinden birine getirip yerleştirelim; bu çocuk büyüyünce bir Avrupalı gibi olur. Yine bunun gibi en uygar Avrupa toplumlarından birinde doğmuş olan bir çocuğu doğar doğmaz alıp Afrika'nın ilkel kavimleri arasına götürelim, bu çocuk da büyüyünce çevresindeki Afrikalılar gibi ilkel olacaktır. Şu halde insan aklı, özü bakımından, ilk insanda ne idiyse günümüz insanında da odur. Değişen, kazanılmış bilgi yüküdür. Uygar insanı ilkel insandan ve yirminci yüzyıl insanını miladdan önceki insandan ayıran, farklı yapan, sadece bu bilgi yüküdür. Dr. Abdülhalim Mahmud