“Hiç aklına geliyor muyum?" dedi yüzüme bakarak.
Acıklı ve acınacak bir halde itiraf etmeliyim ki evet. Aklıma geliyorsun. Bunun mantıklı hiçbir tarafı yok. Kendimden nefret edecek kadar zavallı olduğum doğru ama elimde değil. Aklıma geliyorsun her seferinde ve aynı zavallıca duyguyla seninle bir araya gelebileceğimizi umut ediyorum. Karşılaştığımızda ne diyebileceğimi düşündüm defalarca. Ne yazık ki bunu çok düşündüm ve sana bağırıp çağırabilecek kadar bile takatim kalmadı geçen yıllar boyunca. Seni düşünürken bütün kelimelerimi kaybettim.
O kalabalığın içinde bir anda göz göze geldik; o anın büyük şaşkınlığıyla karşılıklı hiç konuşmadan bakakalmışken aramızdaki bu rahatsız edici sessizliği "Hiç aklına geliyor muyum?" diye bir soruyla bozdu. Ondan duymak isteyeceğim herhangi bir kelime bile olmadığını düşünüyordum ki olabilecek en tuhaf ve sarsıcı soruyu sormuştu. Sessizliğin rahatsız ediciliğini tercih ederdim.
_İnsan nasıl canını kurtarmak için kaçarsa bir ayıdan, ben de öyle kaçıyorum karım olduğunu iddia eden o karıdan. Ben artık kendimin değilim. Ben bir eşeğim. Bir kadının kocasıyım. Üstümde hak iddia eden kadına aitim. Siz nasıl atınız üstünde hak iddia ediyorsanız o da benim üstümde öyle. Bir hayvana sahip çıkar gibi istiyor beni. Hani beni bir
_Her seçiş bir vazgeçiştir.
_Sonunda kendim olabilmek için, değişiyorum.
_Ezilenler arasında din adamı yoktur. Din adamları, ezen sınıfların asalaklarıdır.
_Oy verdiğiniz hükümet soykırım işlerken siz kurban değilseniz, o zaman kesinlikle işkencecisiniz.
_Hepsi birden aynı şeyi düşünmeye neden bu kadar önem veriyorlar.
_Düşünmek için zaman