H A M Z A

H A M Z A
@akliselimbirdelii
140 okur puanı
Haziran 2020 tarihinde katıldı
300 syf.
·
Puan vermedi
20. yüzyılın en büyük dramlarının yaşandığı Bosna Hersek, bilge devlet adamı İzzetbegoviç’in önderliğinde kendini toparlamış, ayağa kalkmış ve Avrupa’nın göbeği sayılabilecek bir coğrafyada hayatiyet kazanmıştı. Devlet adamı olmanın çok ötesinde bir kimlik çizen İzzetbegoviç, düşünce ufkuyla sadece Bosna halkı için değil, tüm İslâm dünyası, hatta Batı dünyası için bile büyük öneme sahiptir. Bu kitapta, bu bilge devlet adamının gerek Bosna Hersek, gerekse tüm İslâm dünyası ile ilgili temel sorunlar ve bu sorunların çözümlerine ilişkin “bilgi ve hikmet” penceresinden baktığı görüş ve düşünceleri yer almakta. Muhtelif zaman ve zeminlerde yapılmış konuşmalar ve kaleme alınmış makaleler, 21. yüzyılda tetiklenmeye çalışılan “medeniyetler savaşı” kaosu için neler yapılabileceğine dair ipuçları da içeriyor.
Köle Olmayacağız
Köle OlmayacağızAliya İzzetbegoviç · Ketebe Yayınları · 2021640 okunma
Reklam
224 syf.
10/10 puan verdi
“İslam ve İnsanlığın Geleceği” kitabı kabaca “İslam Nedir” ve “İslam’ın Yeni Bir Yayılışı İçin” şeklinde iki ana başlığa ayrılır. Kitabı okurken bütüncül bir tarzda yazıldığı düşüncesine sahip oluyoruz ve kitaptaki pekiştirmeler bu düşünceyi doğrular nitelikte karşımıza çıkıyor. Bu durum, yazarın İslam’ın özü olan “tevhid” üzerinden hareket
İslam ve İnsanlığın Geleceği
İslam ve İnsanlığın GeleceğiRoger Garaudy · Timaş Yayınları · 2019294 okunma
128 syf.
10/10 puan verdi
Garaudy, kitabında İslam’ın temel esaslarına değindiği gibi, İslam’ın dirilişi için nasıl çalışılması gerektiğini, İslam’ın evrensel mesajlarının temelini, bilim ve tekniğin aslında hiç de İslam dini ile çelişmediğini ve çelişemeyeceğini, insanı ve maddeyi putlaştıran Batı medeniyetinin artık iflas ettiğini ve İslam’ın uygulama alanının aslında hayatın bütün alanlarını kapsadığına dikkati çekerek Müslümanların geleceğe sağlam adımlarla nasıl yürüyecekleri üzerine yedi bölüm boyunca “21.Yüzyılın İslam” anlayışına dair okurlarını bilgilendirir. Bunu yaparken kimsenin elinde bir hazır reçete olmadığının, olamayacağının da altını çizer. Garaudy, İslam’ın her çağa seslendiğini, Kur’an’ın aslında evrensel bir çağrı olduğunu tekrar tekrar hatırlatarak, Allah’ın ve Peygamberimiz Hazreti Muhammet’in elbette hitap ettikleri toplumun bilinç düzeyini mutlaka dikkate aldığının altını çiziyor. Bu yüzden orucun uygulanış biçiminden tutun da “şeriat”ın anlam bütünlüğüne kadar farklı örneklerle bu konunun daha rahat anlaşılmasını sağlamaya çalışmış.
21. Yüzyılda İslam’ın Dirilişi
21. Yüzyılda İslam’ın DirilişiRoger Garaudy · Timaş Yayınları · 2020157 okunma

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
208 syf.
10/10 puan verdi
·
Beğendi
İsrail siyonist devleti, dikildiği Filistin'de ne tarihî, ne Tevrat'a dayalı dînî, ne de hukuki açıdan hiçbir meşraiyete sahip değildir. Ahlâkî açıdan da meşruluğu söz konusu olamaz, çünkü (ırkçılık, yayılmacılık ve devlet terörünü esas alan) gerek içerdeki, gerekse dışardaki dav- ranışı, onu diğer devletlere benzer ve hatta o devletlerin en kötüleri arasındaki bir devlet olarak karşımıza çıkarıyor. Dahası İsrail, kendileriyle çok sıkı bağlar kurduğu şu devletlere benziyor: - Öncelikle, Amerika Birleşik Devletleri'ne benziyor, çünkü Amerikalıların en kötü geleneklerini, yani Amerika'nın en eski Yerli halkına, ardından da Zencilere uygulamalarını İsrailli siyonist yöneticiler Araplara uyguluyorlar. Amerikalıların Vietnamlılara yaptıklarına benzer en kötü muamelelerde bulunuyorlar. Latin Amerika'daki en kanlı diktatörlüklere destek çıkan Amerikalıların kullandıkları o aynı "demokrasi" masallarını kullanıyorlar; - İkinci olarak, İsrail Güney Afrika'ya benziyor, çünkü aynı ırk ayrımcılığını ve aynı köhnemiş sömürgeciliği tatbik ediyorlar; - Son olarak da, eski Nazilerin ana sığınağı Salvador, Guatemala ve Uruguay'a benziyor, çünkü kendi halklarına karşı terör uygulamaları için onlara silah ve eğitimci temin ediyorlar.
İsrail Sorunu
İsrail SorunuRoger Garaudy · Timaş Yayınları · 2019132 okunma
510 syf.
·
Puan vermedi
·
3 günde okudu
Rahmet olsun.
Diriliş Yayınları tarafından iki cilt olarak basılan Hâtıralar, Sezai Karakoç’un yaşadığı dönemin toplumsal, kültürel ve siyasi hayatına ışık tutuyor. Kitabın 1. cildinde ailesi, çocukluk yılları ve okul hayatı yer alırken 2. cildinde ise üniversiteden sonraki hayatı yer alıyor. Hâtıralar içeriği itibarıyla, üstadın hem edebi hem fikri hem de şahsi yönünü en doğru kaynaktan ve en objektif şekilde anlatması itibarıyla önemli bir başucu kaynağı niteliği taşıyor. Sezai Karakoç’un “Biz koşu bittikten sonra da koşan atlarız” mısrası onu en iyi anlatan mısralardan birisi olsa gerek, Sezai Karakoç maddi varlığı ile dünyadan ayrılsa bile fikirleri ve düşünceleri ile hâlâ dipdiri ve bu dirilik-diriliş görüşünün kalbinde güller açan bir gül ağacı olarak yaşamaya devam ediyor. Evet, büyük milletlerin yetiştirdiği büyük kalpler öldükten sonra dahi sözünü söylemeye devam eder, işte Mevlâna gibi Yunus Emre gibi Sezai Karakoç’da sözünü söylemeye devam eden ve milletin sinesinde unutulmaz izler bırakan bir mütefekkir olarak hâlâ dipdiri.
Hatıralar I
Hatıralar ISezai Karakoç · Diriliş Yayınları · 202284 okunma
Reklam
168 syf.
10/10 puan verdi
·
5 günde okudu
Eser İslam'ın bir müslümanın kalbindeki yerinden bahsediyor yazar. Daha doğrusu, İslam'ı anlamak ve onun esasını kavramaktan... Günlük hayatta, ahir zamanda sanki dinimiz de ifrat ve tefrit ile İslam'dan ayrılan diğerleri ile aynı kefedeymiş gibi bir tutuma sahip insanlığın çoğu. Dini tam olarak bilmeden, anlamadan, hakkında konuşacak kadar hadsizleştiğimiz oluyor. Hatta neye inandığımızı araştıracak kadar vaktimiz olmadığını iddia edebiliyoruz. Daha nice doğru bilinen yanlışlar, anlam kargaşaları üzerine düşündürücü bir eser. İnsanlığın başından beri var olan sorulara etkileyici bir bakış açısı: Ben kimim? Nereden geldim? Nereye gidiyorum? Var oluşumdaki amaç ne? Kısaca terkibi, saflığını ve sıhhatini büyük ölçüde yitiren fikrimizin ve yaşantımızın ıslâhı için faydalı yazılardan oluşan kıymetli eser.
Müslümanca Düşünme Üzerine Denemeler
Müslümanca Düşünme Üzerine DenemelerRasim Özdenören · İz Yayınları · 20208,5bin okunma
174 syf.
10/10 puan verdi
·
Beğendi
·
6 günde okudu
İnsanlık felakete sürüklenmekte bugün İnsanlık büyük bir ızdırap içindedir, çünkü İnsanlık İslam'a muhtaçtır. İnsanlık bugün lezzet bataklığında kurtulmamaktan dolayı sefalet içindedir. Maddeye, şehvete ve üretime kulluk etmekten usanmıştır. İnsanî vicdan; dinlenmeye, güvene ve sükûna, insanî akıl; hürriyete, serbestliğe ve canlılığa, özel anlamda aile;korunmaya, özene ve düzene, genel anlamda aile; tanışmaya, dayanışmaya, barış ve huzura, toplum ise; himayeye, düzene ve istikrara muhtaçtır. Görevimiz; insanlığı kurtarmak, onları bu bozuk hayattan ve bu korkunç bataklıktan çıkarmaktır; onlara takılıp, aynı bataklığa sürüklenmek değil! Allah her zaman bizimle beraberdir. İnsanlık Allah'ın kelâmının hak olduğunu bugün olmasa da mutlaka birgün anlayacaktır! "İşte böylece sizi vasat bir ümmet kıldık ki insanlar üze rine şahidler olasınız, Rasûl de sizin üzerinize şahid olsun!" (Bakara/143)
İslam Toplumuna Doğru
İslam Toplumuna DoğruSeyyid Kutub · Beka Yayınları · 2014208 okunma
96 syf.
·
Puan vermedi
Kitabın temel sorusu insanın hakikate nasıl ulaşabileceği ve bu yolculuğunda ona kim veya hangi grubun doğru anlamda rehberlik edeceğidir. Bu açıdan bakıldığında Gazzâlî kendi döneminde hakikate ulaştığını ileri süren dört firkadan bahseder: Kelâmcılar, Bâtınîler, filozoflar ve sûfiler. Her şeyden evvel bu grupların bilgi anlayışları ve yöntemlerini irdeleyerek bir sonuca varmak isteyecek ve nihayetinde bir firkada karar kılarak onların yolunu bizatihi tecrübe ediyor. Hakikat arayışındaki serüveni kadar kendi ulaştığı sonuçları zikrederek bir yöntem sunması da oldukça değerlidir. Aslında İmam Gazzâlî'nin daha evvel ulaşamadığını fark edip aradığı hakikat hiç kuşkusuz, bilgiye eşlik eden amel ve ahlâklanma sonucu, varacağına inandığı ve insan-ı kâmil olarak tezahür edecek olan kendi hakikati idi. Zira kendi hakikatini gerçekleştirmeden ilahi hakikate ulaşamadığını biliyor.
Hakikat Arayışı
Hakikat Arayışıİmam Gazali · Ketebe Yayınları · 20204,232 okunma
240 syf.
10/10 puan verdi
·
Beğendi
·
33 saatte okudu
Bu kitap, MİRDAD’IN KİTABIdır; derman arayanlar için bir deniz feneri, sığınmak isteyenlere bir limandır. Mirdad’ın Kitabı, sayısız okuyucunun yüreğine dokunmuş bu muhteşem hikaye, bir insanın bilincini genişletmenin ve içindekini ortaya koymanın nasıl mümkün olabildiğini yeni nesillere de gösteriyor. Kitap, temelde Mirdad ile öğrencileri arasındaki diyaloglardan oluşuyor. Bu diyaloglar, Sunak Tepesi’ndeki Nuh’un Gemisi’nde göreve hizmetkar olarak başladığı sırada geçmektedir. Diyaloglar, Mirdad’ın baş öğrencisi Naronda’nın anlatımıyla, daha çok soru cevap şeklindedir. Bu kitap dünyanın en büyük spiritüel edebiyat klasiğidir
Mirdad
MirdadMihail Nuayme · Kaknüs Yayınları · 201277 okunma
200 syf.
10/10 puan verdi
·
Beğendi
·
3 günde okudu
"Ben bir şey biliyorsam, o da hiçbir şey bilmediğimdir.” Sokrates
Felsefe denilince birçoğumuzun aklına ilk gelen isim Sokrates’tir. Yunan Felsefesinin kurucularındandır. Platon´un hocası olan Sokrates, görüşleri, tartışmaları yeni iktidarın temsilcileri tarafından beğenilmediği için, yeni tanrılar icat ettiği, görüş ve tartışmalarıyla, gençleri baştan çıkardığı gerekçesiyle ölüme mahkum edilmiştir. Sokrates,
Sokrates'in Savunması
Sokrates'in SavunmasıPlaton (Eflatun) · Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları · 202052,4bin okunma
Reklam
96 syf.
10/10 puan verdi
·
Beğendi
·
26 saatte okudu
'Sevgi'yle 'umut'la yaşar insan... Bir muhteşem Tolstoy eseri daha...Harika kurgularla insanlığın içinde kaybolduğu yaşam kargaşası,hırsı, bir adım sonrasını göremezken insan, yıllar sonrasının planlarını yapması ve bu planları yaparken şu anki yaşamını unutması öyle güzel anlatılıyor ki bu hikayelerde.Okuyup bitirdikten sonra insanın kendi hayatını sorgulamaması mümkün değil. Farkındalık yaratan bir kitap.Şiddetle tavsiye ediyorum. ' İnsan neyle yaşar ? ' sorusuna çok güzel bir cevap buluyorsunuz bitirdikten sonra... Keyifli okumalar. ''Biliyorum ki insanlar sadece kendilerini düşünerek var kalıyor gibi görünseler de aslında onlara hayat veren tek şey ‘sevgi’dir. Seven Tanrı’ya; Tanrı, sevene yaklaşır. Sevgiyi var eden sadece O’dur çünkü.” ''Adam bir yıl sonrasına hazırlanıyor, ama akşama varmadan öleceğini bilmiyor'' diye düşündüm... “Biz her şeyimizi veriyoruz da, neden hiç kimse bize bir şey vermiyor.” "Ölmek için çok genç, yaşamak için fazla telaşlıydık
İnsan Neyle Yaşar?
İnsan Neyle Yaşar?Lev Tolstoy · Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları · 2019190,1bin okunma
256 syf.
10/10 puan verdi
·
Beğendi
·
5 günde okudu
Erich Fromm “sahip olmak” ile “olmak” ilkelerini ya da yönlenişlerini, insan varoluşunun iki temel kategorisi olarak değerlendirir.  Mala, mülke, şöhrete, insana, bilgiye “Sahip olmak” demek, onları ele geçirmek, kendine mal etmek, onlara egemen olmak ve dilediğince kullanmak anlamına gelir. Ama bu maddesel sahip oluşların sonu yoktur. İnsan hiç bir zaman yeterince şeye sahip olamayacaktır. Çünkü maddesel olan, elle tutulan aldatıcı ve geçicidir. Bu nedenle “sahip olmak” tutkusundaki insanlar hep kendilerinden fazla şeye sahip olanları kıskanacak, az şeye sahip olanlardan ise, kendi mallarına göz dikecekleri telaşı ile korkacaklardır. “Olmak” ise “sahip olmak”ın karşıtıdır. Hiç bir şeyi elde etmeye, kendine mal etmeye ve ona egemen olmaya çalışmaz. “Olmak” her şeyi kendi bütünlüğü, canlılığı, yaşamı ve gelişimi içinde sevmek demektir. Böyle davranan bir insan, dışsal ve maddesel olana bağlanmaksızın kendini geliştirip, evrimleşmeye çalışır ve insanlık bilinci ile diğer insan kardeşlerini sevmek, onlarla bir olmak arzusunu taşır. Özetle “sahip olmak” ilkesine göre kurulmuş olan tüm düzenler ve toplumsal sistemler, insanları mutlu etmekten, onları doğru yöne yöneltip, evrimleşmelerini sağlamaktan uzaktırlar, yani yanlıştırlar. Öyleyse sorunun çözümü kendiliğinden ortaya çıkmaktadır. İnsanlığın kurtulabilmesi için ilk ve tek şart, “sahip olmak” ilkesinden “olmak” ilkesine geçmektir. Bunu gerçekleştirebilmek; toplumsal düzeni, sosyal, ekonomik ve politik kurumları yenilemek, böylece o toplumdaki insanların “olmak” ilkesine göre davranmalarını sağlamakla olur.
Sahip Olmak ya da Olmak
Sahip Olmak ya da OlmakErich Fromm · Say Yayınları · 20153,459 okunma
200 syf.
10/10 puan verdi
·
Beğendi
·
5 günde okudu
Erich Fromm kitaba işte bu en can alıcı soruyla girer : “Sevmek bir sanat mıdır?” Ve evet der, sevmek yaşamak gibi bir sanattır. Eğer sevmek bir sanatsa, öyleyse bilgi ve çabaya gereksinimi vardır. Tıpkı diğer sanatlardaki gibi sevgiyi de öğrenmemiz, onu öğrenmek için çaba harcamamız ve disiplinle çalışmamız gerekir. Dolayısıyla, aslında sevmeyi
Sevme Sanatı
Sevme SanatıErich Fromm · Say Yayınları · 202018,4bin okunma
159 syf.
·
Puan vermedi
·
Beğendi
·
32 saatte okudu
İnsanı anlamak her çağın sorunu olmuş, topluluklar büyüdükçe ve üretim arttıkça da insanın toplum içindeki hareketlerini anlamak ve yönetmek daha ciddi bir sorun haline gelmeye başlamış. Tarih hep bu düşüncelerin, akımların, buna bağlı olarak ortaya çıkan yönetim şekilleri üzerinde yazılmış ve yazılmaya devam ediyor. Bu kitapta yazan tarih de devrim sonrasındaki Fransa'da oluşan Sosyalist düşüncenin temelini bize gösteriyor. Sosyalizm ve sosyolojinin çıkış noktasını anlamak, sonradan etkilediği akımlarla (örneğin Marksizm) benzerlik ve farklılıkları görmek için güzel bir başlangıç kitabı.
Saint-Simon: İlk Sosyolog, İlk Sosyalist
Saint-Simon: İlk Sosyolog, İlk SosyalistCemil Meriç · İletişim Yayıncılık · 2017901 okunma
223 syf.
10/10 puan verdi
·
Beğendi
·
4 günde okudu
Vicdanın gür sesidir Ahlâk!
Ahlâk, insanın yaradılışından beri olan, kalbin soluğundan çıkıp aklın kavrayışına uzanan bir yoldur. Toplumun birlik bütünlüğünü, güzellik davalarını ortaya çıkaran tüm bunlarla beraber sağlayan ve koruyan yine ahlâk değerleri olmuştur. Insanoğlunun bilimlerin özünü oluşturan yine ahlâk olmuştur. Düşünce ve eylem düzeneklerimizi hareket ettiren ahlâk, filozofların fikir özü(Pascal,Tolstoy,Rousseau,Kant), bilim insanların doğruluk terazileri olmuştur. Nurettin Topçu Ahlak isimli eserini lise 1 ve 2. sınıflar için hazırlamış. Evet, bu eseri bir ders kitabı. Topçu, ahlâkın özünün "Akıl" diyenlere karşılık ahlâkın özünün "duygu" olduğunu savunanlardan da bahseder. Bunlar Pascal ile Rousseau'dur. Pascal, ahlâkı :insanın ilmi" diye tarif eder. Rousseau ise ona "kalbin ilmi" diyor. Ahlak, konusu itibariyle ahlak kaidelerini sunan ve zorla benimsetmek isteyen bir eser değil. Ahlak'ın nasıl doğduğunu, kimler tarafından yorumlandığını, kimlerin katkıda bulunduğunu, toplum ve din dahil, ahlakı etkileyen birçok etmeni ele alarak genel hatlarıyla konuyu bir bütün halinde ve kapsamlıca işlemiş bir eserle karşı karşıyayız.  Nurettin Topçu, konuyu genel hatlarıyla ele almış, ahlak kurallarından ziyade ahlak kavramını açıklamış ve satır aralarında "ideal" bir gençliğin ahlak anlayışını da vermiş. Anlatımı ve içeriğinde tarafsız olan bu eser, yönlendirici konumdayken Topçu'nun idealindeki yöne doğru yönlendirme yapmış diyebilirim. Tanrı kelimesi yerine Allah kelimesinin kullanılması da bunun önemli ayrıntılarından birisi.
Ahlak
AhlakNurettin Topçu · Dergah Yayınları · 2019980 okunma
33 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.