Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur
Wikileaks belgeleri, AKP ve hükümet içinden isimlerin ABD elçileri tarafından çeşitli sınıflandırmalara tabi tutulduğunu gösteriyor. İdeolojik görüşüne göre, dindarlar, milliyetçiler ve pragmatikler... Cemaat yakınlığına göre, Gülen cemaatine yakın olanlar ve Nakşibendilik gibi diğer tarikatlara mensup olanlar. Bu konuda dikkat çeken en önemli ayrıntı AKP içindeki Gülencilerin Abdullah Gül şahsında, Nakşibendiliğin ise Tayyip Erdoğan şahsında liderliğe kavuşması.
Sayfa 102
“AKP seçimleri kaybederse içsavaş çıkar”, “AKP’nin bekası devletin bekasıdır”, “Ben ölürsem devlet parçalanır” söylemlerinin tamamı yumuşak hegemonik rejimin “İktidarı devretmeyeceğiz” manifestolarıdır.
Reklam
Yeni muhafazakarlık, insan aklına ve bilimsel bilgiye karşı bir saldırıdır. Bir tür "ortaçağa dönüş" ideolojisidir. Türkiye'de saldırıdır AKP'nin ve bu partinin saçaklarında yeralan liberallerin tem­sil ettiği yeni muhafazakarlık ile ABD'de de Neo-Con akımın gerçekte burjuva demokrasisini bile reddeden seçkinci ve fa­şizan özünün saklanması, insan aklını yeniden teslim alma girişiminden başka bir şey değildir. BOP ve ılımlı İslam stratejisi basit birer jeo-strate­jik yönelim değil, arkasında büyük ideolojik yığınak bulunan küresel bir gerici saldırıdır.
Tan: AKP Diyarbakır"i kazanabilir
ABD'li diplomatların görüştükleri diğer isim bugün HDP Milletvekili olan Altan Tan'di.
Sayfa 335Kitabı okudu
AKP ve Erdoğan'a destek için acele ettiler
Kriptoya göre, AKP'yi TSK'ya karşı mücadelesinde destekleyen Kürt siyasetçiler hayal kırıklığına uğradı.
Sayfa 333Kitabı okudu
Reklam
Tayyip Erdoğan, AKP iktidarını Cumhuriyet’i ve laikliği tasfiye etmekle eleştiren kesimlere büyük bir kinle saldırıyor.
AKP Sağcı Değil, İslamcı Bir Parti AKP’yi, Hürriyet ve İtilaf, Terakkiperver Cumhuriyet Fırkası, Demokrat Parti, Adalet Partisi ve ANAP gibi “muhafazakâr modernleşmeci” partilerin tarihsel, felsefi, siyasal ve örgütsel olarak düz bir devamı ya da bu akımın son halkası saymak doğru değil.
Amerika'ya, Erdoğan'ı kullanın diyen AKP kurucusu.
Bir dönem Başbakan Erdoğan'ın danışmanlık yapan AKP kurucularından işadamı Cüneyd Zapsu, Washington'a gittiler. Başkan Bush'un yakın çevresiyle görüşme amacı taşıyan bu ziyaret tam anla­mıyla bir skandala dönüştü. Görüşmenin yapıldığı 7 Nisan 2006 günü Cüneyd Zapsu, AKP hükümetine güvensizlikleri­ni bildiren ABD'lilere şöyle diyordu: "Size ihtiyacımız var. Siz de AKP ile bir dönem daha yaşa­mak zorundasınız. Başbakan Erdoğan'ı devirmeye çalışmak ve lağım deliğinden aşağıya süpürmek yerine, onu kullanın."
Reklam
Israrla adının "Ergenekon" olduğu iddia edilen Kontrgerilla bir NATO örgütlenmesidir. Tuhaflık da tam buradadır. Çünkü, "NATO'dan çıkalım" diyenler, illegal bir NATO örgütlenme­si olan Kontrgerilla üyeliği ve darbecilikle suçlanmaktadır. Oysa bu ülkedeki bütün darbeler ABD ve NATO desteğiyle yapılmıştır. Durum çok açıktır; Ergenekon soruşturmasının Kontrgerilla ve darbecilerin yargılanmasıyla ve hesap sor­makla bir ilgisi yoktur. AKP-Cemaat koalisyonunun rakiple­rini ve cumhuriyeti tasfiye operasyonudur.
Genel olarak bürokrasinin, özel olarak Emniyet Örgütü'nün, Cumhurbaşkanlığının ve Yüksek Yargının ele geçirilmesi, 12 Eylül 2010 referandumu ile Anayasa'nın de­ğiştirilerek yeni "hukuk düzeni"nin kurulması ve devlete ha­kim olmak demekti. AKP-Cemaat koalisyonu diğer iktidar odaklarını tasfiye etmiş ve bütün iktidarı eline geçirmişti. Dolayısıyla liberallerin entelektüel ortamda adeta bir terör estirerek genel kabule dönüştürmeye çalıştıkları "iktidarda­ ki muhalefet" palavrası da 12 Eylül referandumu ile bütün inandırıcılığını yitirmişti. Bazı liberal meczuplar dışında bu siyasi şarlatanlığa inanan da kalmamıştı.
Cemaat-AKP koalisyonu fetret dönemini Ergenekon operesyonuyla bitirdi.
AKP'nin egemen ol­duğu Hükümet ve Meclis çoğunluğu Ahmet Necdet Sezer'in temsil ettiği Cumhurbaşkanlığı, yüksek yargı, üniversiteler ve Türk Silahlı Kuvvetleri ile çatışıyordu. Fetret dönemlerinin kalıcı olması ve çok uzun sürmesi do­ğası gereği mümkün değildi. Ya güçlü bir şehzade çıkacak ve diğerlerini tasfiye ederek bütün iktidarı elinde toplayacaktı ya da bu süreç, ülkede bir dağılma ve çözülmeylekoydu sonuçlana­caktı. Nitekim öyle de oldu. ; AKP-Cemaat koalisyonu Erge­nekon soruşturması yoluyla rakiplerini ya tasfiye ederek ya da sindirerek bütün iktidara el koydu.
Ülkede dinci-faşizan bir rejimin kurulması yolunda atılan en büyük adımlardan biri olan 12 Eylül 2010 anayasa referandumunda Ufuk Uras ÖDP’den tamamen farklı bir tutum takındı. ÖDP söz konusu dönemde, doğru ve devrimci tutum takınarak TKP, EMEP ve Halkevleri ile birlikte “hayır” cephesi içinde yer alırken, Ufuk Uras ise adeta Tayyip Erdoğan ve AKP iktidarının sözcülüğünü yapıyordu.
Kullanıldıktan sonra, buruşuk bir peçete gibi bir kenara atılan Hasan Cemal gibi isimler başta olmak üzere, çok sayıda liberal yazıcı, daha önce, “Elbette AKP hükümetinin de hataları var, onları biz de eleştiriyoruz, ama iktidarın ana yönelimi doğrudur ve bu nedenle desteklenmelidir.
1.500 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.