“Televizyonu aç > kanalları gez > yeni gelin > istanbullu gelin > gelinim mutfakta > düğünümüz var > misafirim var > televizyonu kapat.
Bir kitap alın, yediye bölün. Her akşam dizi seyretmek yerine bir bölümünü okuyun. Haftada bir, yılda elli iki kitap. Değişim böyle başlar.”
-Betonlaşan sadece şehirler mi sanırsınız?
Ya kalpler ne olacak?
Kalpler, şehirlerden daha hızlı betonlaşıyor.-
-İnsanın, insanla konuşmadığı,
Arı kovanı gibi kentlerde, ayrık otu gibi yaşadığı,
Savaşın, şiddetin, nefret dilinin ve kötülüğün revaçta olduğu bir çağdayız.
Toprağın altı değil üstü karanlık
Çağımızın insanı, suskun, somurtkan ve mezar taşı gibi soğuk.
-Vefasızlığın adını vakitsizlik koymuşlar.-
Ey insanoğlu…!
Güneş yüzüne değil, biraz da yüreğine vursun ki, içindeki buzullar erisin.-
.
-Ömrümün yarısını insan olmak için,
diğer yarısını da insan kalmak için harcadım.-
.
-İnsan gidecek yolu olduğu için değil, varacak yeri olmadığı için huzursuzdur.-
-Huzur, gönlün gelincik tarlasıdır.-
.
-Huzur, kördüğümün çözülmüş halidir.-
.
-Huzurun yolu,
kendini yontmaktan geçer.-
.
-Huzursuzluğun kaynağı talepkârlıkta huzurun ise kanaatkârlıkta yatar.-
Kitabın 113. incelemesini yapan bir okur olarak baştan ifade etmek isterim ki, kitabın içeriğine, yazıldığı döneme, yazarın içinde bulunduğu şartlara, teknik özelliklerine ve benzeri konuların detaylarına girmeyi pek düşünmüyorum. O nedenle, kitabı henüz okumayan okurların sitedeki birbirinden değerli incelemelere göz atmalarında fayda var...
Ben
"Olmasaydı sonumuz böyle!"
Şiştt...
Sakin.
Spoiler falan vermedim.
Ama ne olur benden bu kitabı spoiler vermeden incelememi beklemeyin, yine de elimden geleni yapacağım. En son Martin Eden beni bu kadar yakmış, yıkmıştı. Ama Martin için üzülmüştüm o kitapta. Bu kitapta kime tutunduysam kaldı elimde.
Ağaca güvendim çürüdü. İnsana
"Aşk, bir bedende iki kişi."
“Ey aşk...! bir mucize gerçekleştir şimdi
Şapkandan bir kumru havalansın
Bana öyle büyük ki bu kalp,
Gelsin yüreğime yuvalansın”
Kitabı okurken sımsıcak bir yürek buldum. Yaşam kavgasının molalarında, sıcacık bir poğaça, buğusu üstünde demli bir çay, sevgi ve vefayla beslenmiş hoş bir muhabbet, zifiri
Yalnızlığım beni hiç yalnız bırakmaz,
Her sabah uğurlar akşam karşılar.
Tek sorun,
-İnsan yalnızlığına sarılamıyor ki.
.
-Bazılarının insan fobisi var,
Adına yalnızlık diyorlar.-
-Yalnızın kapısı, açılacak olmasından değil,
UFUKTAKİ SEN
Karşımda güneş batıyor ufuktan
Güneşin rengi denize dağılıyor
Rüzgarlar esiyor başka diyarlardan
Kulağıma hafiften bir sesin tınısı geliyor
Herkes güneşin batışı izlediğimi sanarken
Oysa Seni
Bir kitap düşünün...
Henüz okumadığınız,
Kapağını dahi açmadığınız bir kitap...
Ne kadar yabancı geldi değil mi?
Şimdi bu kitabı okumadığınızı düşünün.
Belki de gerçekten okumadınız.
Kapağını dahi açmadınız.