Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur
Ne ağır geçti can sıkıcı gündüz! Ne uzun sürdü akşamın alacakaranlığı! Ve ben bu karanlık gecede ne uzun bekledim seni!
Sayfa 59 - Türkiye İş Bankası Kültür YayınlarıKitabı okudu
Kadınlarımız ://
Köylerde daha çok kadınlarımız çalışır bizim Sabah ezanıyla kalkarlar Doyururlar insanları ve hayvanları Sonra vururlar çocuklarını sırtlarına Tarlaya koşarlar yalınayak Nasırlı eller ve kara toprak Savaşırlar bütün bir gün Yakıp kavuran bir güneşin altında Çocuk ağlar Kadın ağlar Toprak ağlar Bazen acır da kadınların haHne Bir serinlik gönderir karlı dağlar Akşamın alacakaranlığı Yeni bir çilenin başlangıcıdır
Sayfa 403Kitabı okudu
Reklam
“Ne ağır geçti can sıkıcı gündüz! Ne uzun sürdü akşamın alacakaranlığı! Ve ben bu karanlık gecede ne uzun bekledim seni!”
Aslında onlar için gece olmuş gündüz olmuş fark etmiyordu, ister sabahın alacakaranlığı ister akşamın alacakaranlığı, ister sessiz gece yarısı ister gürültülü öğle saati, körler daima sisin içindeki güneş gibi göz alıcı bir beyazlıkla çeviriliydi. Onlar için körlük, sıradan karanlıklarla çevrili halde değil, görkemli bir ışığın içinde yaşamaktı.
Yanı başımda gördüğüm sen misin? Ne ağır geçti can sıkıcı gündüz! Ne uzun sürdü akşamın alacakaranlığı! Ve ben bu karanlık gecede ne uzun bekledim seni!
Sayfa 59
Burası Türkiye Sultanım Rahat vermezler sevişenlere Burada Kadınların koynuna Bıçak tehdidiyle girilir Burada Aşıklara kelepçe vurulur İnsanlarımız yoksun yaşarlar aşktan
Sayfa 4110Kitabı okudu
Reklam
Güneş başını almış gidiyordu. Bir burukluk çöktü içime. Akşam oluyordu. Karanlık sarı yansımalarla sardı önce. Rahmetle gülen ruhum akşamın alacakaranlığı ile mahzunlaştı. Gün akşamla tutuştu. Usulca giden güneşin ardından bakakaldım. Geceleri gündüzlerle kilitlemek, karanlığı aydınlık ile gizlemek istedim. Olmadı...
Körlerin ışık yanılsaması denebilecek bir üstünlükleri vardı,ister gündüz,ister gece olsun,ister sabahın ya da akşamın alacakaranlığı,şafak vaktinin sesizliği ya da tam öglenin gürültüsü,körler,siste kalmış güneşe benzeyen görkemli bir beyazlık içinde hareket ediyorlardı.Körlük onlar için,basit bir karanlık içinde değil,parlak bir ışık içinde yaşamaktı.
Körlerin, ışık yanılsaması denebilecek bir üstünlükleri vardı. Aslında, ister gündüz ister gece olsun, ister sabahın ya da akşamın alacakaranlığı, şafak vaktinin sessizliği ya da tam öğlenin gürültüsü, körler, siste kalmış güneşe benzeyen görkemli bir beyazlık içinde hareket ediyorlardı. Körlük onlar için, basit bir karanlık içinde değil, parlak bir ışık içinde yaşamaktı.
Akşamın Alacakaranlığı
Akşam oluyor. Günün çalışmalarıyla yorulmuş zavallı kafalarda büyük bir rahatlayış başlıyor; alacakaranlığın yumuşak ve bulanık renklerine bürünüyor şimdi düşünceleri.
Reklam
Gençlikte hüzün, sabahın alacakaranlığı; yaşlılıkta ise akşamın alacakaranlığıdır.
Gün en güzel silahlarını bırakıyor, akşamın alacakaranlığı karşısında, acı ton değişimleriyle, çalı çalı, yol yol, gül gül, geri çekiliyordu. Mırıltılı bir nöbetçi, inatçı bir buz kütlesi olan süs havuzu durgun karanlıkları deliyor, onun dik, sıvı palmiyesi etrafındaki çiçek öbekleri mırıltılarla doluyordu. Taze otun içinde binlerce yıllık bir macera yaşanıyordu. Derken bir badem ve toz kokusu genç adamın içini bulandırdı. Gözleri hizasındaki ufuk çizgisi eski bir tiyatronun sahne ışıkları gibi yandı; .. .
Sayfa 284 - Sel Yayıncılık 1. Baskı Ekim 2021Kitabı okudu
Aslında, zamanın gündüz ya da gece,sabahın ya da akşamın alacakaranliğı olmasının, şafak vaktinin sessizliği ya da öğle saatinin gürültüsü patırtısı içinde bulunmalarının körler için fazla bir önemi yoktu, onlar her zaman, sisin içinde parlayan güneşin verdiği ışık gibi , görkemli bir beyazlık içinde yüzüyorlardı. Körlük onlar için, sıradan karanlıklar içinde değil, görkemli bir ışık içinde yaşamaktı.
Ne ağır geçti can sıkıcı gündüz! Ne uzun sürdü akşamın alacakaranlığı! Ve ben bu karanlık gecede ne uzun bekledim seni!
Sayfa 59 - İş Bankası Kültür YayınlarıKitabı okudu
159 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.