Mağlup mu desem, mahçup mu?Ama ikisi de değil,Ben garip, sen güzel, dünya mutlu...Öyle tuhafım bu akşamüstü.
Bilmezler nasıl aradık birbirimizi, bilmezler nasıl sevdik. İki yitik hasret, iki parça can.”
Gene bir cehennem var yastığımda.
Ard arda kaç zemheri kurt uyur kuş uyur zindan uyurdu.
Dışarda gürül gürül akan bir Dünya..
Bir ben uyumadım
Kaç leylim bahar..
Hasretinden prangalar eskittim.
Saçlarına kan gülleri takayım.
Bir O yana.
Bir bu yana.
Kavga ederim mısraları ile. İsyan ederim, insan soyunun insanlıktan bu kadar çıkabilecek olmasına. Özlerim, kimi özlediğimi bilmeden ''birilerini'' tanımadığım bir tendir. Bazen susarak, sessiz özlerim. Bazen bağırarak çağırarak özlerim. Bazen demir parmaklıklar arkasından özlerim, gökyüzünü, tanımadığım sevgiliyi. Bazen tecritte hasta bir tutsak olurum, özlemlerimi de sevdamı da tutsak ederim, yüreğimin en derin yerine. Fermanımı yazan cellatlar sadece bedenimi tutsak eder, teslim alamadıkları düşüncelerimi '' dar ağacına '' çekerim, kendimi yargılarım, düşüncelerimi, fikirlerimi, vicdanımı, kararmaya ramak kalmış yüreğimi, yargısız infaz eder,darağacını kurar, tekmeyi kendim atar, cellada bırakmam işimi, mezarını kazar, gömerim. Çekilirim bir kenara otururum, düşünceleri,acıları, hüzünleri, özlemleri, tanımadığım sevgiliyi, uykusundan uyandırır, sessizliği bozarım. Sevdalıysanız, yada yarinden ayrı düşmüş sürgün edilmiş kocaman kocaman özlemleriniz varsa, yoksulsanız Sevdanızıda, özleminizide, öfkenizide, hep diri, hep canlı tutacak türden bir eser olmuş. Mutlaka okuyun derim.