Rüya; görenin aynı anda sahne, aktör, suflör, rejisör, yazar, seyirci ve elestirmen olduğu bir tiyatrodur. Carl Gustav Jung
Sayfa 25 - Sufi Kitap YayınlarıKitabı okudu
Hayat seni istediği kadar ürkütsün, canını yaksın, en yakınların çirkin maskeler taksınlar... "Hayat bu" de kendi kendine, ikinci kez çağrılmayacağım bir oyun, bir zevkler ve acılar oyunu, bir inançlar ve aldatmalar oyunu, bir maskeler oyunu. Bir aktör ve bir gözlemci olarak sonuna kadar oyna, gözlemcilik daha iyidir, ne zaman istersen bırakabilirsin.
Sayfa 151Kitabı okudu
Reklam
Çoğu aktörlerin öz kişilikleri tam anlamıyla gelişemez; çünkü onların başka kişilikleri yansıtan aynalar olmaları gerekir. Ne var ki, usta bir aktör, tümüyle başka bir kişi olacak kadar kendinden geçmez, kendi benliğini yitirmez.
Sayfa 186 - Yapı Kredi Yayınları
Şimdi, "Küresel sermaye nasıl oluştu?" sorusuna da cevap aramamız lazım. II. Dünya Savaşı'ndan sonra Amerika Birleşik Devletleri Japonya'yı yendi ve bir barış anlaşması imzalandı. Aradaki savaşlara rağmen, husumete rağmen, Amerika Birleşik Devletleri Japonya'ya hem teknoloji hem de sermaye desteği sağladı ve Japon Mucizesi denen gelişmeyi gerçekleştirdi. Ama ABD'nin asıl yaptığı şey, Japonya'nın ürettiği mal ve hizmetleri satın almak ve bunun karşılığında ona borçlanmak şeklindeydi. Böylece âdeta Japonya'yı ucuz emek olarak kullanıyordu ve karşılığında da hiçbir şey vermiyordu. Bu, aynı zamanda Japonya'nın bu ihracattan doğan alacaklarının belli bir kesimde, yani finans kesiminde toplanması sonucunu doğurdu. Benzer süreç Avrupa'da, Almanya'da da işledi. Ortadoğu petrolünde ortaya çıkan kazançlar da bir finans kesiminde toplandı. Bu büyük sermaye giderek sadece ekonomik aracı değil, aynı zamanda siyasi aktör konumuna geçti ve dünyaya yön verir hâle geldi. Bunların ordusu yoktu, devlet kurumları yoktu; ama dünya üzerindeki en etkili güç haline geldiler. Mesela Sovyetler Birliği dağıldıktan sonra Rusya'yı kontrol altına aldılar. Birçok yerde siyaseti etkilediler ve renkli devrimler dediğimiz devrimleri de yaptılar. İşte dünya üzerinde ekonomiye yön veren bu güçtür.
“İnsanın birini etkilemesi demek ona kendi ruhunu vermesi demektir de ondan. Bu insan kendi doğal düşünceleriyle düşünmez artık, kendi doğal ihtiraslarıyla yanmaz. Erdemleri sahici değildir. Günahları -günah diye bir şey varsa eğer- ödünçtür. Bu insan başka birinin müziğinin bir yansıması olup çıkar, kendisi için yazılmamış bir rolde oynayan bir aktör. Yaşamanın amacı kişinin kendini geliştirmesidir. Doğamızın gereğini kusursuz olarak gerçekleştirmek: İşte her birimizin burada olmamızın nedeni budur. Oysa şimdilerde insanlar özbenliklerinden korkuyorlar. Görevlerin en yücesini, yani kişinin kendi özbenliğine olan görevini unutmuşlar. Hayırseverliklerine diyecek yok. Açları doyuruyor, dilencileri giydiriyorlar. Gel gör ki kendi ruhları aç, çıplak. Soyumuzda cesaret diye bir şey kalmamış. Belki de hiçbir zaman yoktu. Toplum korkusu -ki ahlakın temelidir-, bir de dinin püf noktası olan Tanrı korkusu: Bizi yöneten iki şey işte bunlar.”
Bir dedektif olmaya karar verdiği için sahneler iyi bir aktör, bilim ise bir akılcı kaybetmişti.
Reklam
Geri199
1,000 öğeden 991 ile 1,000 arasındakiler gösteriliyor.