Cem Davran
Hem #güldüren hem #düşündüren eser arayışında olan arkadaşlarım burada mı?
Erzincan,Kemaliyeli bir baba ile Rize,Çayelili bir annenin çocuğu olarak İstanbul’da dünyaya gelen başarılı oyuncu,çocukluğundan itibaren sözüne güvenilen,arkadaş ortamında strateji uzmanı olan,kıymetli bir #oyuncu ve #sunucu dur.Sanırım #cemdavran ı tanımayan yoktur.Hafızalara #ruhsar dizisiyle kazınan Cem Davran bir cok tiyatro da oymamış,değerli bir #tiyatrooyuncusu dur.Olgun, fevri hareket etmeyen,kibar, sağ duyulu bir adam olan Cem Bey.her daim evlatlarına karşı iyi bir yol gösterici hem de sevecen bir babadır.Kendisine sağlıklı,huzurlu,mutlu,uzun ömürler diliyorum.
#bugidişgidişdeğil eserinde okurunu hiç yormamış Cem Bey,eski İstanbul aşığı olarak eski İstanbul u Cem Bey den okumak benim için büyük bir keyifti.Anne ve babasına duyduğu özlem yüreğime dokundu
“Şimdi altmış yaşındayım,cok yaram berem yok ama küçük ağrılarım kaldı geçmişten….”
“Akvaryumdaki balık gibi inandım hayata,suyu mutlaka biri değiştiriyorsa ne gam,sen nefes almanı sorgula…”diyor Cem Bey satırlarında.
Tiyatroda gecen mutlu anıları,çocukluğunu okumak bana öyle iyi geldi ki.İnsallah daha nice nice eserlerini okumak nasip olur.
Sıcacık yüreği ısıtan bir #deneme kitabı okumak istiyorsanız,sizi geçmişe götüren bu eseri ısrarla #tavsiyeediyorum Kalın sağlıcakla
İmkânsız gibi görünen proje birkaç ay içinde gerçekleşmişti. Sonuç Zühtü’nün dediği gibiydi. Cam merdivenden bahçeye indiklerinde, görüntü muhteşemdi. Binlerce renkli balık camdan onlara bakıyordu.
Zühtü heyecanla, “Dünyanın en büyük akvaryumunu yaptık!” diye bağırdı. “Hem de yapay değil, doğal!”
Emine, “Sadece insanlar için değil, balıklar için de,” diye ekledi. “Çift yönlü. Balıklar bizi seyrediyor, biz de onları! İlk ‘insan akvaryumu’!”
Yönetmen, Mahmut’un da eline bir kâğıt tutuşturmuştu. Kâğıtta, yarı at yarı insan Kentaur’un resmi vardı. Bir de şiir yazılıydı.
“Yarı insan yarı at
ya da
yarı at yarı insan
Tuhaf bir canlı mı
yoksa bir kaza mı?
Kentaur der ki,
Doğrusu ne at olmak ne de
insan.
Doğrusu budur.
Canlıya iki şey gerekir
iyi bir beyin
ve kaslı bir bacak
kısacası
düşünmek
ve kaçmasını bilmek.”
Emine, “Ama ben yine de insanların balıkları akvaryumlara hapsetmesine sinir oluyorum,” dedi.
Mahmut ve Zühtü şaşırarak Emine’ye baktılar. Hiç böyle düşünmemişlerdi. Zühtü, balığı Zühtü’nün akvaryumunda hapis hayatı yaşadığını hiç düşünmemişti.