İdeal ümmetin; Allah'a teslim olan (Bakara, 2/128), hayırlı ve faziletli işler yapan (Bakara, 2/143), iyiliği emredip kötülükten sakındıran (Al-i Imran, 3/104), hak ve adaleti gözeten (Araf, 7/159, 181), özellikle geceleri kıyamda durup Allah'ın ayetlerini tilavet eden ve secde eden (Al-i İmrân, 3/113), Allah'a karşı derin saygı ve sorumluluk duygusuyla hareket eden (Mu'minün, 23/52) müminlerden meydana geldiğine dikkat çekilmektedir. Bu özelliklere sahip kişilerden oluşacak ideal ümmet, günah ve düşmanlıkta değil iyilik ve takvada yardımlaşarak (Maide, 5/2) Allah'ın vadettiği dünya ve ahiret mutluluğuna ulaşacaktır.
Ey mü’minler! İçinizden hayra çağıran, iyiliği emredip kötülüğü yasaklayan seçkin bir topluluk bulunsun. İşte onlar, doğru ve kalıcı yatırım yapıp kurtuluşa erenlerin ta kendileridir.
"İçinizden (herkesi) hayra çağıran, iyiliği (meşru şeyleri; tevhidi ve sâlih ameli) emreden ve kötü olandan men eden bir ümmet (bir topluluk)[29] olsun; işte onlar kurtuluşa erenlerdir."
[29] Bu topluluk, ilmiyle Allah'ın rızasına uygun amel eden alimler ve yöneticiler ile ona maddi ve manevî destek veren cemaat veya cemiyetlerden oluşur.