Ne elinizden gidene, nede başınıza gelene üzülmeyin… •Al-i İmran/153
Hizmette muvaffakıyetin en esaslı anahtarı sabır ve sebattır. Allah Teâlâ âyet-i kerîmede şöyle buyurmuştur: "Ey îmân edenler! Sabredin, sebat gösterin, sabır yarışında düşmanlarınızı geçin, hazırlıklı ve uyanık bulunun ve Allâh'ın emirlerine itaatsizlikten sakının ki felâha erebilesiniz." (Âl-i İmrân, 200) "Ey îmân edenler! Allah'tan sabır ve namazla yardım dileyin. Şüphesiz ki Allah sabredenlerle beraberdir." (el-Bakara, 153)
Reklam
Sabır
Yüce Allah, şöyle buyurmuştur: «Ey iman edenler, sabrediniz ve sabırda yarışınız...» (Al- i Imran: 200) «Kesinlikle sizi biraz korku, biraz açlık, mallardan, canlardan, ürünlerden biraz eksiltmekle deneriz, sabredenleri müjdele...» (Bakara: 155) «Sabredenlerin mükâfatlan hesapsız bir şekilde verilecektir..» (Zümer: 10)  «Kim sabreder ve affederse şüphesiz bu hareketi, yapılmaya değer işlerdendir.» (Şûrâ:43)  «Ey iman edenler, sabır ve namaz ile Allah'tan yardım isteyiniz.Şüphesiz, Allah sabredenlerle beraberdir..» (Bakara: 153) «İçinizdeki mücahidleri ve sabredenleri ortaya çıkarmak için kesinlikle sizi deneyeceğiz.» (Muhammed: 31)
Sayfa 35
Al-i İmran Suresi 153. Ayet Ne elinizden gidene, ne de başınıza gelene üzülmeyin.
Tutarsızlıklar
Al-i İmran suresini ele alalım. Bu sure'de Uhud savaşından söz edilirken (K. 3 Al-i İmran 121-129) birden bire faiz yasaklarına geçilir(K. 3:30),hemen sonra Uhud savaşı ile ilgisi bulunmayan başka konulara atlanır (K. 3 :130-142) ve tekrar Uhud savaşı'nın anlatımına dönülür (K.3:143-148).Uhud bozgunundan dolayı Tanrı'nın müslümanları sorumlu tuttuğu ve cezalandırdığı görülür (K.3: 152-153) ; ancak ne var ki hemen akabinde Uhud felaketi'nin,Tanrı'nın müslümanları sınaması, denemesi olduğu belirtilir.(K. 3: 152)
Allah Teâla Kuranda Sabredenler İçin Verilecek 8 Lutüf Zikretmiştir
1.İlahi muhabbet.Bu,şu âyette zikredilmektedir: "Allah sabredenleri sever. [Al-i Imran 3/146] 2. İlâhî yardım. Bu,şu âyette zikredilmektedir: "Şüphesiz Allah sabredenlerle beraberdir" [Bakara 2/153] 3. Cennet köşkleri.Bu,şu âyette zikredilmektedir. "Onlar,sabretmelerinden dolayı kendilerine mükafat olarak cennet köşkleri verilecektir" [Furkan 25/75] 4. Bol sevap.Bu,şu âyette zikredilmektedir: "Ancak sabredenlere mükafatları hesapsız ödenecektir" [Zümer 39/10] 5. Müjde.Bu,şu âyette zikredilmektedir: "Sabredenleri müjdele" [Bakara 2/155] 6, 7, 8. Mağfiret,rahmet,hidayet. Bunlar da diğer âyette şöyle zikredilmiştir: "Onlar için Rab'lerinden bolca bağış ve rahmet vardır,onlar gerçekten hidayete ulaşmış kimselerdir." [Bakara 2/157)
Reklam
Kur'ân hayatta insanın başına gelen musibetlerin bir imtihan olduğunu, bu imtihanı sabırlı olanların kazanacağını bildirir (Furkan, 20). Bu sebeple inananlar Allah'tan sabır dilemeli (Bakara, 250: A'raf, 126) ve kendileri sabırlı davrandığı gibi birbirlerine de sabrı tavsiye etmelidirler (Beled, 17: Asr, 3). Ayrıca "Sabredin ve sabırda yarışın" buyrulur (Âl-i İmrán, 200). Kur'an-ı Kerim'de Allah'ın sabredenlerle beraber olduğu (Bakara 153, 249; Enfâl, 46, 66), onları sevdiği (Âl-i Imran, 146), sabır ve takvâlarıyla güzel davranışlarda bulunanların ecirlerinin asla zayi edilmeyeceği (Hüd, 115; Yusuf, 90), onlara kat kat mükâfat verileceği (Nahl, 96; Nisá, 25), sırf Allah rızası için sabredenleri meleklerin tebrik edeceği (Ra'd. 20-24) ifade edilmektedir.
Sayfa 111Kitabı okudu
Nefsani arzulara, (özellikle) kadınlara, oğullara, yığın yığın biriktirilmiş altın ve gümüşe, soylu atlara, sağmal hayvanlara ve ekinlere düşkünlük insanlara çekici kılındı. İşte bunlar dünya hayatının geçici menfaatleridir. Halbuki varılacak güzel yer, Allah'ın katındadır. De ki: Size bunlardan daha iyisini bildireyim mi? Takvâ sahipleri
Mecazı ve Allah dostlarını inkar eden mezhepsiz Seleficilerin, bahsini hiç sevmedikleri o meşhur Hadis-i kutsî; Hz. Ebu Hüreyre (radıyallahu anh) anlatıyor: "Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm) buyurdular ki: "Allah Teâla Hazretleri şöyle ferman buyurdu: "Kim benim veli kuluma düşmanlık ederse, ben de ona harp ilan ederim. Kulumu bana yaklaştıran şeyler arasında en çok hoşuma gideni, ona farz kıldığım şeyleri eda etmesidir. Kulum bana nafile ibadetlerle yaklaşmaya devam eder, sonunda sevgime erer. Onu bir sevdim mi artık ben onun işittiği kulağı, gördüğü gözü, tuttuğu eli, yürüdüğü ayağı (aklettiği kalbi, konuştuğu dili) olurum. Benden bir şey isteyince onu veririm, benden sığınma talep etti mi onu himayeme alır, korurum. Ben yapacağım bir şeyde, mü'min kulumun ruhunu kabzetmedeki tereddüdüm kadar hiç tereddüte düşmedim: O ölümü sevmez, ben de onun sevmediği şeyi sevmem." (Buhârî, Rikak 38.) Seni kendime tâbi etmek zorunda değilim ama seni Muhammed aleyhisselam’a tâbi etmek zorundayım! Çünkü son Peygambere itaat etmeyenler, ebedî olarak ateştedir! “Yüzleri ateşte evrilip çevrildiği gün: 'Eyvah bize! Keşke Allah’a itaat etseydik, RASÛLE İTAAT ETSEYDİK!' derler.” (Ahzab 66) “De ki: Allah’a ve RESÛLÜNE itaat edin. Eğer yüz çevirirlerse, bilsinler ki Allah kâfirleri sevmez.” (Âl-i İmrân 32) “Muhammed’in canı, (kudret) elinde olan Zât’a yemin olsun ki; bu ümmetten Yahudi veya Hıristiyan herhangi bir kimse beni duyar da sonra benimle gönderilen dine inanmadan ölürse, mutlaka cehennem ashâbından olur!” (Müslim, İman: 70, no:153)
57 öğeden 31 ile 40 arasındakiler gösteriliyor.