Âl-i İmrân Sûresi (76)
بَلٰى مَنْ اَوْفٰى بِعَهْدِه۪ وَاتَّقٰى فَاِنَّ اللّٰهَ يُحِبُّ الْمُتَّق۪ينَ Belâ men evfâ bi ahdihî vettekâ fe innallâhe yuhibbul muttekîn(muttekîne). Meal Hayır! (Gerçek, onların dediği değil.) Kim sözünü yerine getirir ve Allah'a karşı gelmekten sakınırsa şüphesiz Allah da sakınanları sever.
Sayfa 58
Hem Kur’an-ı Hakîm lisanıyla; “Hâlâ akıllanmazlar mı?” (Yâsîn sûresi, 36/68). Ayrıca Bkz. Bakara sûresi, 2/44, 76; Âl-i İmran sûresi, 3/65; En’âm sûresi, 6/32; A’râf sûresi; 7/169; Yûnus sûresi, 10/16; ... “Hiç düşünmüyor musunuz?” (En’âm sûresi, 6/50) “Kur’an’ı gereği gibi düşünmeyecekler mi?” (Nisâ sûresi, 4/82) gibi kutsî beyanlarla meseleyi akla havale ederek onu şahit gösteriyor, insanı ikaz ve hakikati araştırmaya sevk ediyor. Bununla ilim ehline ve akıl sahiplerine, din adına makam ve kıymet veriyor. Katolik mezhebi gibi aklı devre dışı bırakmıyor, düşünenleri susturmuyor, körü körüne taklit istemiyor.
Reklam
Âl-i İmran Sûresi / 76. - 77. Ayetler
Hayır, kim sözünü yerine getirir ve kötülüklerden korunursa, şüphesiz Allah da korunanları sever. Allah'a verdikleri sözü ve yeminlerini az bir paraya satanlar var ya, işte onların ahirette bir payı yoktur; Allah kıyamet günü onlarla hiç konuşmayacak, onlara bakmayacak ve onları temizlemeyecektir. Onlar için acı bir azab vardır.
Sayfa 58 - Haktan
Yüce kitabımızda; Allah'ın dostluğu [bk. Yunus sûresi (10), 62), ilâhî övgü [Al-i Imrån sûresi (3), 186], Allah'ın yardımına ulaşmak (Al-i Imran sûresi (3), 120), sıkıntılardan kurtulmak ve beklenmedik yerlerden rızka kavuşmak [Nahl süresi (16), 120], amellerin islahı ve günahların bağışlanması [Ahzab süresi (33), 70-71), ilâhî muhabbet [Al-i Imrân sûresi (3), 76], Allah katında makbuliyet [Hucurât sûresi (49), 13], ölüm anında müjde [Yunus sûresi (10), 63], cehennemden kurtuluş [Leyl sûresi (92), 17] ve nihayet cennette temelli mutluluğu buluş (Âl-i Imran sûresi (3), 133] olarak belirtilmektedir.
14 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.